Tıpkı bir ağacın kökü ne kadar derinlerde olması durumunda, o kadar da boyu uzun olur, geçmişimizin/kökümüzün ne kadar aşağılarına ulaşırsak geleceğimizi sağlama almış oluruz. Köklerimizi kuvvetli tutmalıyız ki, büyümeyi taşıyabilelim. Kökü olmayan bir ağaç ayakta kalabilir mi? Bir ağaç tüm görkemini/gücünü kökünden alır. Toplumlar da tüm gücünü geçmişinden alır. Kökünü yok sayan ağaç ayakta kalamaz. Tıpkı ağaç gibi, geçmişini yok sayan toplumlarda ayakta kalmada zorlanacaktır. Tarihimiz olmazsa, geleceğimiz olmaz/olamaz. Ancak, tarihimizi yok saymadan, unutmadan veya unutturulmadan geleceğimizi inşa edebiliriz.

İşte bu amaçla zaman zaman yaşadığım köyü anlatıyorum. Gidiyor bizzat eskilerin yaptıklarını yaşayarak göstermeye çalışıyorum. Babamın ve diğer amcalarımın terk edilmiş bağı bahçesi kimsesizlikten, bakımsızlıktan, susuzluktan bağ olmaktan çıkmış, dağ olmuş. Bahçelerin çevresindeki koruma duvarları yıkılmış. Ancak susuzluğa alışmış ve de malların ulaşamayacağı konumlardaki nar ve asma gibi meyvelerde yılına göre nar ve üzüm olmakta. Ben zaman zaman narları mevsiminde gidip bizzat kendimin topladığı olmuştu. Bu sene korona dolayısıyla şehirlerden uzaklaşmak amaçlı üzümden pekmez kaynatma ön plana çıktığına şahit oldum. Ben de gecikmiş olmasına rağmen kendi tarlalarımız olan Akçaalan ve Haftçağızdaki üzümleri toplamak ve pekmezini kaynatmak üzere köye gittim.

Görevimiz geçmişi geleceğe aktarmak ya Çocukluğumdaki yaşadığım bölgede çok ilginç isimler ve söylemlerle yerler olduğunu hatırladım. Ama ben bir süre oradan ayrıldığım ve orada yaşamadığım için isimleri unuttuğumu fark ettim. Bir hayli sorma ve soruşturmalarla çok ilginç isimleri de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bizim çocuklar ve torunlara hatıra olsun amacıyla, yazmalıyız diye düşünüyorum.
Yazaca
ğım 17-18 isim, 3-4 kilometrelik yol boyu yerlerin ismidir. Bu isimler doğudan batıya sıralı şekilde şöyle; ilginç isimler: Kocabelen, Köyceğiz, Akçakeleyme, Akçaalan, Gedikyatak, Kayaağıl, Ağılıkoyak, Hayıtlıkoyak, Baklaharmanı, Bükçeğiz, Söbüce Tarla, İn Önü, Haftçağız, Buğday harmanı, Bozburun, Teknecik, Eğrik, Karakoyun, Dekekayası…

Bu isimlendirmelerin mutlaka bir anlamı var. Ağı, zakum ağacının mahalli ismi. Koyak çok küçük suların toplanarak aktığı dere. Çok küçük olduğu için dere denmiyor koyak diye isimlendiriliyor. Bu koyakta ağıl dediğimiz ağaçlardan oldukça çok. Ağılların bulunduğu yer anlamında Ağılıkoyak ismi verilmiş. Haft, tarlayı sulamak için kullanılan su havuzunun mahalli ismi. Cığız, cik, cık eklemeleri de küçültme. Haftçağız da bu amaçlı küçük haftın olduğu yer. Tekne; yine küçük miktarda su kabı; ağaçtan yapılmış. Bir çeşme ve önünde hayvanların su içebilmesi için ağaçtan yapılmış su teknesi. Bu amaçla da teknenin bulunduğu yere de Teknecik ismi verilmiş.

Akçalan; bademlik, arpa buğday ekilen yer, karpuz kelek ekilen yer, asma ağaçlarının dikildiği yer, sakızlak ağaçlarının olduğu yerler. Burası 100 dönümlük, mandal mandal kısmen düzeltilmiş sarp arazi. 4 farklı ailenin 25er dönümlük orman arazisinden çok öncelerden açılmış/düzeltilmiş yerler. 60-70 sene öncesinden kaçak ekim yapılan orman arazisi.. Ancak uzun süre ekim yapılır ve meyve yetiştiriciliği gibi bahçe yapılırsa orman yerine şahsa tapulu yer olarak verilirmiş diyerek bütün bu araziye herkes badem ekmiş. Onun için buranın bir ismi de Bademlik. Ama su çok az olduğu için susuzluğa alışabilecek meyveler ekilmiş. Bir miktarda asma da dikilmiş. Bu arada erkenden baharda ekinle birlikte susuz yetiştirilebilecek şekilde karpuz ve kelek/kavun da ekilirdi. Tabi satmak için değil ailenin kendisinin yemesi için. Bu konu devam edecek.
Hoş olun. Ocak 2021, Anamur. ismet Kadıoğlu.