İnsan içinden geldiği gibi yaşamalı hayatı oyunsuz kuralsız hani derler ya gidişat neyi
gerektiriyorsa. O şekilde yaşamalı fakat dürüstçe yaşadıklarından pişman olmadan ya da
yine dürüstçe pişmanlıklarını bilmeli insan. Geçmişe dönüp baktığımızda keşke
diyebileceğim hiçbir şey yok belki bunları söylemek bir insan için mutluluk verici bir şey.
Sebebine gelince belki de karşımdakilere açık olabilmem.
Ben çok açık olabilirim fakat huzurlu mutlu olabilirim de fakat ya çevreme göre mutlu değilim?
Neden mi?
Başta çocuk gelinler, kadına olan tutum şiddet, dünyadaki kargaşa, vahşet, savaş, çatışma,
doğanın maalesef katledilmesi, ekonominin bir türlü bitmeyen ve bitmeyecek dengesizliği.
Yok, muş gibi olan ama varlığı insanlıkla eski sınıf ayrımı. Yani insanların çirkin yüzleri
sebebi ile ben mutluluğuma inat mutluluğumdan utanıyorum.
Aslında ülke çapında bilinçlendirilmemiz gerek. Bırakalım da çocuklar çocuk gibi yaşasınlar
çocuklarını olmaz mı? Aşkta sonsuzluk var mıdır? Aşktan aşka değişir belki. Aşk farklıdır
ama insanın yaşama olan aşkı doğaya olan aşkı sanırım sonsuzdur
Nekadar çok farklı ne kadar çok aşta yaşasak sonuç itibari ile oda bitecek
Soyumuz ya da soyluluğumuz belki soysuzluğumuz bence insanların göz rengi gibidir. Hani
seçemediğimiz ancak birlikte yaşadığımız gibi. Belki ailemiz gibi. Gerçi istisnalar kaideyi
bozmaz şimdi lensler var rengini de değiştiriverir insan. Ailesini siliverir bir kalemde insan bu.
Hayattan zevk alma umudumuzu yetirmeden her şeye rağmen yaşamaksa kalan bir damla
hayatı doya doya yaşamak ümidiyle…
Tolga TURAN