Biz, senelerden beri bu maddenin uygulanması için çok çalıştık.
Bir çok şeyin gücü olduğu söylenir...
Aşkın gücü, inancın gücü, iman gücü…
Ama öyle bir yer ve öyle bir an gelir ki; paranın gücü öne çıkar.
Bölücü ve gericilere, kardeşlik nutukları söylendi, top, tüfek, bomba
atılacağı söylendi ve yapıldı... ama aldırmadılar.
Ne zaman ki ihbar edenlere ikramiye-para verileceği söylendi... feryada
başladılar.
TERÖRİSTİ İHBAR EDENE ÖDÜL
Terörle Mücadele Kanunu 1991 yılında çıkarıldıktan seneler sonra 2006
yılında yapılan bir değişiklik ile “teröristlerin yakalanmasına yardımcı
olanlara, yerlerini veya kimliklerini bildirenlere para ödülü verileceği”
yolunda bir değişiklik yapıldı.
Teröristler ve destekçileri, bu yol ile kimliklerinin ve eylemlerinin meydana
çıkacağı korkusu ile bu maddeye karşı çıktılar.
Madde bu güne kadar uygulanmadı.
Uygulanmasının getireceği yararları belirttik.
Arama sayfalarında “Teröristleri ihbar edenlere ödül verilmelidir,
a.erdem akyüz”diye girildiği takdirde 2011 yılından beri yürüttüğümüz
mücadelenin örnekleri görülecektir.
Sağır sultan duydu ama yetkili ve görevliler duymadı.
YENİ DÜZENLEME
Nihayet geçtiğimiz günlerde 31 Ağustos 2015 tarihinde Resmi Gazete’de bir
yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmelik ile verilecek olan ikramiyeye ilişkin
düzenlemeler yapıldı.
Bu yönetmelik de uygulanacak gibi değil.
Bir çok aksaklıkları yanında, terörü meslek edinenler “İnsan komşusunu
ihbar eder mi, ayıptır” diye propaganda yürütmeye başladılar.
Ulan, senin komşun terörist mi. Eğer terörist ise, insanları öldürürken iyi de,
ihbar edince mi kötü.
Kaldı ki benzer madde; esrar, eroin gibi uyuşturucu satanlara da
uygulanıyor. Ona neden karşı çıkmıyorsun. Zaten teröristler, geçim ve para
kaynaklarını da bu yol ile yani uyuşturucu kaçakçılığı ile sağlıyorlar ya o da ayrı
bir konu..
BOMBADAN DAHA TESİRLİ
Sınır ötesi ve kara harekatının yapılması elbette zorunlu ve yararlıdır. Ancak
bu harekat sırasında, “uçaktan veya yerden atılan bombalardan birinin
parasının, suç örgütünü ihbar edecek olanlara verilmesi halinde, bir bomba
ile elde edilecek kazançtan çok daha fazlasının elde edileceği” kuşkusuzdur.
Yasaya göre; ihbarda bulunanlara ödül verilebilmesi için, suçun işlenişine
katılmamış olmaları öngörülmektedir. Suçun işlenişine katılmış olsun veya
olmasın, geçerli ihbarda bulunan herkese ödül verilmelidir. Zira suçun işlenişine
katılanlar, suçu ve suçluyu çok daha iyi bileceklerdir. Bu kişilerin yaptıkları
ihbarlar çok daha fazla gerçek ve sonuç getirici olacaktır. Suç işlemiş olanların
itirafçı olmaları halinde ceza almadıkları dikkate alındığında, ihbarda
bulunmaları durumunda da ödül almaları mümkün olmalıdır. Ancak bu şekilde
olumlu sonuçlar elde edilebilir.
Aynı ödül, ihbar neticesi yapılan “operasyona katılan görevlilere” de
verilmelidir.
UYGULAMA ÖRNEKLERİ
Uluslararası alanda, diğer devletler ve sivil toplum örgütleri de bu yola
başvurmaktadırlar. Aynı uygulama; Almanya,İtalya, Amerika’da terör suçlarının
yanında adi suçlarda da uygulanmaktadır. El Kaide gibi terör örgütlerinin
yanında, esrar kaçakçılığında ve son yıllarda örneği görüldüğü üzere Saddam
gibi devrik liderlerin yakalanmasında dahi başvurulmuş ve başvurulmakta olan
etkin bir yöntemdir.
Üstelik bir terör olayı sonrasında, sayısız aramaların yapılması, dağda
bayırda gizlenen teröristlerin bombalanması yanında, ödül vererek mücadele
yöntemi çok daha insani ve uygar bir mücadele yöntemidir. “Milyonlarca
liraya mal olan bir bombanın yapacağından çok daha etkili ve sonuç
getiricidir.”
Tabii bu söylediklerimiz, sonuç almak isteyen kişiler için geçerlidir.
Ancak bu uygulamanın, yazılı ve görsel basında ağırlıklı bir şekilde duyuru
ve reklamı yapılmalı, uygulama örneklerine önemle yer verilmelidir.
SON SÖZ
Önemli olan, terör ve teröristle, gerici ve bölücü akımlarla –sözde değil,
özde- mücadele edilip edilmeyeceğidir.
Gerçekten mücadele edilecekse yapılacak çok ve etkin şeyler vardır. Aksi
takdirde şimdiye kadar olduğu gibi havanda su dövülecektir.
Açık olarak söylemek gerekir ki ; “Eğer bir ülkede terörle başa
çıkılamıyorsa bu; terörün gücünden değil, terörle uğraşanların
güçsüzlüğünden veya kötü niyetinden kaynaklanmaktadır.”
Av.A.Erdem Akyüz