Fehmi koru bir yazısında iktidar için, kendisinin hoşuna gitmeyen senaryolar yazıldığından bahsediyor ve “İtirazlarım var” diyor.
Seçim sürecinde heyecan normaldir. Bunu da normal karşılamamız gerekir. Ancak ortam böyle gözükmüyor. Diyor demesine de; “Gerçek anlamda ‘heyecan’ bir tek Ak Parti’nin itibar ettiği yazarlarda kendini belli ediyor” diye yazmış.
Koru’nun yazısının devamında, “Ankara ve İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi de kaybeder” lafının üzerine duruyor ve anladığım kadarıyla bu konuda, iktidar taraftarı yazarların endişe ve heyecanlarının olduğunu, kedince doğrulayıcı örneklerle konuyu işliyor.
“Siyaset sürprizlere açıktır” diyerek endişe edilen Ankara ve İstanbul’u kaybetme konusunda ve diğer önemli il ve ilçelerde kendine göre sürprizler bekliyor. Bunu da: “Olamaz mı? Olabilir elbette. ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ için yapılan referandumda, ‘Evet’ oyları başta İstanbul ve Ankara olmak üzere 17 büyükşehirde ‘Hayır’ oylarından daha az çıkmıştı. Ak Parti ile MHP’nin ittifakı o büyükşehirleri kaybetmeyi engelleyememişti.” Diye yazdığını görüyor ve şahsının bu yönde beklentiye girdiğini sanıyorum.
Yazısının devamında sonuçların kendinin istediği/arzu ettiği gibi çıkması durumunda acaba neden böyle sonuç çıktı diye soruyor ve sebeplerini aklınca da sıralıyor.
Aday profili.. “Ak Parti’nin itibar ettiği yazarlardan” Süleyman Özışık’ın bu eğilimde olduğunu ifade ediyor. Sanki kendisi öyle düşünmüyor.. Aklı sıra” İtibar edilen yazar” söylüyor diyip kendisini kurtaracak.
Devamında; itibar edilen başka yazarların ağzından (güya kendisi demiyor): Yerel seçimde büyük kayba uğraması sonucu; Ak Parti’nin bazı vekilleri ile yanlış gösterilmiş belediye başkanlarının yeni parti kurmaları endişesinin dile getirildiğinden dem vuruyor. Kendisi değil, “iktidarın itibar ettiği yazarlar” demiş/yazmış oluyor. Kendisini kurtarmış oluyor. Aklı sıra..
Ak Parti’den ayrılacakların yeni parti kuramazsa, Saadet Partisi’ne geçebilecekleri hayaliyle yatıp kalkıyor sayın yazar. Bu da var yazdıkları içinde.
Sayın Koru yazısının devamında; “partiler nasıl ortaya çıkar, nasıl ortadan kaybolur?” sorusunu da sorarak beklentilerini yazıyor.
Bana göre; boş laflar, boş beklentiler. İstanbul ve Ankara için televizyonlardaki açık oturumları ve adayların konuşmalarını takip ettim. Birçok konuşmacı Binali Yıldırım ile diğer adayın karşılaştırılmasında Yıldırım’ın açık ara önde olduğunu/olacağını söylüyorlar. Bana göre İmamoğlu’nun önde olduğunu söylemek abesle iştigal etmektir.
Mansur Yavaş’ın Habertürk’teki konuşmasını sonuna kadar izlediğimde; heyecan olmadığını ve özellikle, ben siyasetten ayrılmıştım/yokum demiştim ama ısrar ettiler kabul etmek zorunda kaldım der gibi davrandığını gördüm. Bana göre çok zayıf bir profil oluşturdu. Didem Yılmaz sordu; ilçe adaylarının belirlenmesi konusunda etkiniz olacak mı dedi. Efendim neymiş, 2014’de sözü geçmiyormuş da bu kez fikrini düşüncelerini söyleyebilecekmiş. O zaman etkili değilmiş de şimdi etkili olabilecekmiş.. 2014’de çok az bir oyla kaybetmiş.. O zaman sandıklara kendisi müdahale edemiyormuş.. Şimdi artık kendi kontrolünde olacakmış.. Ve kazanacak.. Ben bunları anladım.. Bu ve benzeri düşüncelere gülünür..
Türkiye’de demokrasi Ak Parti ile netleşti/dinamikleşti. Seçimlere katılım Avrupa’da %50 iken Türkiye’de %80’in üzerinde. Milli irade söz sahibi ve Türk halkı tercihlerine yapılan zorlamaları ve tehditleri canıyla, kanıyla yok ediyor. Vatandaş demokratik kazanımlarını kullandırmak istemeyen “zillet itifakı”na gerekli cevabı daha önceki seçimlerde verdiği gibi 31 Mart’ta da verecektir. Devlet başkanını halk seçsin mi dedik halka ‘Evet’ dedi. Başkanlık sistemini sorduk yine ‘Evet’ dedi halkımız. Muhalefet hepsine ‘Hayır’ dedi ve kayıp etti. ‘Hayır’ verdi ama devlet başkanı adayı gösterdi ve kaybetti. Binali Yıldırım’ın bakan olduğu dönemde yaptırmayız dedikleri Marmaray, 3. Köprü ve İstanbul Hava Limanı yapıldı ve sıkılmadan kullanıyorlar. Dünyada benzeri bulunmayan bu eserlerin mimarı Binali Yıldırım’a İstanbul halkının hayır diyecek beklentisi içinde olanlara Allah akıl sağlığı nasip etsin derim.
Bu arada Konsensus Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nden Murat Sarı’ya göre, Binali Yıldırım %53, Ekrem İmamoğlu %46 oy alacak.
Erdoğan düşmanlığı ve hırsı olanların sürekli kaybetme korkusuyla panik durumunda oldukları görülmektedir. 9 seçimde sürekli aynı veriler/düşüncelerle aynı hesapların yapıldığı ve bir türlü hesapların tutturulamamasından kaynaklanan saçma konuşmaların/düşüncelerin artması ve birikmesi normal.
Vatandaş güvenilir yüz istiyor.
Hoş kalın. 31 Ocak 2019. Ankara. İsmet Kadıoğlu.