Batı Çalışma Grubu (BÇG), 28 şubat 1997 tarihinde MGK kararlarının uygulanıp uygulanmadığını takip etmek üzere kurulmuş bir yapıydı. BÇG, Güven Erkaya’nın görevinin bulunduğu deniz firmasıdır. Fikir ise o zaman Genelkurmay 2. Başkanı olan Çevik Bir’e aittir.
Çetin Doğan mahkemedeki bir savunmasında şöyle diyor: “BÇG faaliyetleri 10 nisan 1997 tarihli kuruluş yönergesinde açıkça yazılıdır.. Bu yönerge Genelkurmay Başkanlığınca yayınlanmıştır.. BÇG’na verilmiş görev özetle ‘Siyasi İslam’a geçit vermemek için ülkede meydana gelen irticai faaliyetleri ilgili yetkililere bildirmektir..’ ”
Batı Çalışma Grubu’nun esas kuruluş amacı “Siyasal İslam’a geçit vermemek” miş.
Bu olumsuz grubun faaliyetlerinin ne olduğunu örneklendirelim. Isparta’da dershane sorumlusuydum. Bir bilgi geldi BÇG kontrole gelecek. Başörtülü öğrenci bulundurmak yasak. “Siyasi İslam.” Tabi ki yasak olmalı. Öğrencilerimizden başörtülü gelenler var. Derhal gelecek olanları getirtmedik. Gelenleri de dershaneden gönderdik. Ne günlerdi..
Denizli’de dershanede öğretmenim. İmam Hatip’li başörtülü kız öğrencileri okula sokmuyorlar. Kızlar karşıma geçip boncuk gibi gözyaşı döküyorlardı. “Hocam, aynı fikirleri paylaştığımız erkek arkadaşlar okula girebiliyor. Başımızdaki bez parçasının suçu ne?” diyorlardı. O günler, ne günlerdi..
“Helalleşme ile, zalim, mazlumdan üzerindeki hakkı bağışlamasını dilemiş olur.” Mazlumdan hakkını helal etmesini isteyen zalim, bir daha mazlumun hakkını çiğnememesi gerekir.
Başörtülü kamusal alanda bulunma hakkını çiğneyen/direten CHP idi. Ve bu konuda Kılıçdaroğlu; en çok başörtülü kızlarla helalleşmek istediğini, katıldığı bir canlı yayında söylemişti. “Hata yaptık. Başörtülü kızlar, üniversiteye giderken alınmadıklarına itiraz etmedik” şeklinde konuşmuştu. Ama maalesef yıllar önce katıldığı bir programda ise başörtüsü ‘bir metrelik bez parçası’ şeklinde ifade etmişti.
Değişti mi..? Asla değişmeyecek. İktidar oldukları anda (olabileceklerini hiç sanmıyorum da..) o kötü günleri yaşatmak için ellerinden geleni geri koymayacaklar.
Sürekli röportaj verdikleri gazetede yazan “üstün adam” bakın ne buyurmuş; “Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması meslek etiğine aykırıdır. Nötr olamazdır.”
Hani bunları aşmıştık. Helalleştik..
Değişen bir şey yok demek ki.
Bayan başörtülü psikolog olamaz. Erkek olursa olur mu? Bez parçası yok ama başörtülü ile paralel düşüncelere sahip.. Erkek psikolog başörtüsünü savunuyor.
Başörtülü kızlarla helalleşmek isteyen ya da helalleştiğini sanan Kılıçdaroğlu bu düşünceli bir yazara ne dedi? Maalesef hiçbir şey..
Kılıçdaroğlu acaba iktidar olabilirse, başörtülülerin olamayacağı mesleklerin belirlenmesi için, üniversitede o bölümler için “sadece başı açıklar ve erkekler içindir” şartı mı konacak?
Başörtülü ‘nötr’ olunamazmış. Ama başı açık ‘nötr’ olabiliyormuş.
Hala ‘helalleşeceğiz’ diyor Kılıçdaroğlu. Ne derler; “sen onu benim külahıma anlat.” Güç elinize geçerse, zulmetmeye kaldığınız yerden devam edersiniz. Bu durumda İslam’a karşı sizin ‘nötr’ olmanızı beklemeyelim. Mümkün görülmüyor. Buna hiçbir zaman düşünce/tıynetiniz müsait değil/olmadı..
Üstün Dökmen’in yazısını bu şekilde gündeme getirmemin sebebi; bu kişiye haddini bildirmek Kılıçdaroğlu’na ait olmalıydı. Başörtü sorununu CHP/Kılıçdaroğlu çözmüştü! Geçmişteki yaptıklarından da pişmandı! Helalleşmek istiyordu!..
Bence bu ikilemlerde bir problem var. Bir psikologa görünün ama Üstün Dökmen olmasın. Yazdıklarına göre o ‘nötr’ değil. Psikologunuz ‘nötr’ olsun!..
Bu konu ne güzel Kılıçdaroğlu/CHP tarafından kapatılmıştı. Ama Üstün Dökmen Hocamız, üstün bir çabayla yeniden gündeme taşıyıp hortlattı. Tabi düşünceler 2023 Genel ve Başkanlık seçimlerinde değerlendirilecektir. Üstün Hocamız Ak Parti’nin ekmeğine yağ sürdü! Başı örtülü olanlar oy kullanmada bunu değerlendirecektir ve değerlendirmelidir.
Üstün Hoca’nın bu yaklaşımına CHP’li yazarları/yandaşları da balıklama atlayıp destek verdi! “Doğru söylüyor adam” diyenler olduğunu görüyoruz/duyuyoruz.
Rabbim sonumuzu hayır eyleye.
Sağlıklı olun. Ağustos 2022, Anamur. İsmet Kadıoğlu.