Kuzey Irak’ta Barzani ve taraftarları 25 Eylül’de bir referandum yani halkoylaması yapacaklarını duyurdular.
Konu bir halk oylaması olunca masum gibi görünüyor.
Ama referandumun konusu bağımsız bir kürt bölgesi, kürt devleti kurulması olunca iş değişiyor.
SINIRLARI NE
Üstelik bu muhayyel kürt devletinin sınırlarına bakınca, Türkiye Cumhuriyetinin topraklarına, hükümranlık haklarına açık bir saldırı olduğu görülüyor.
İnanılır gibi değil ama; şehitlerimizin kanları ile sulanmış Erzurum, Kars, Diyarbakır, Mardin gibi bir çok illerimiz bu bölge içinde görülüyor.
Bir düşünelim.
Bu şekildeki açık bir tehdit ve ülkenin sınırlarının ihlali, toprak tecavüzü; bir başka ülkeye yöneltilse, mesela Almanya, Fransa için yapılsa neler olur ve nasıl bir karşılık bulur. Bizde neler yapılıyor. Daha düne kadar “postal yalayıcı” olarak tanımlanan bu kişiler, Barzani, Talabani, Neçirvan Barzani, bu cesareti kimden alıyorlar. Bu kişiler yakın tarihlerde Türkiye’ye davet edilmiş ve resmi törenlerle karşılanmışlardı.
TÜRKİYE’DEN OY
Üstelik bu referandumda, Türkiye’den de internet kanalı ile oy kullanılabilecekmiş.
Oy kullanılsın veya kullanılmasın, Türkiye’den de binlerce, milyonlarca oy kullanıldığını ileri sürecekler. Aksini inandırabilirsen, inandır.
Bu senaryonun ön hazırlığı olarak Irak ve Suriye’de çıkarılan iç harp sırasında, milyonlarca arap Türkiye’ye akın etti. Referandum sonucunda verilecek kabul oylarının büyük çoğunluğu bu kişilere ait olacak veya öyle olduğu kabul edilecek. Bu durum bizdeki sıkıntıyı artıracaktır.
ÇÖZÜM YOLLARI
GÖÇMENLER SINIR DIŞINA(1)
Bunu önlemek için yapılacak şey; referandum öncesinde, Suriyeli ve arap göçmenlerin toplanarak, Türk sınırı dışına, Suriye ve Barzani tarafına yollanmasıdır. O zaman mülteciler, bu derdi başlarına açan kürt yöneticilerle ters düşecek ve biz de birkaç dertten kurtulmuş olacağız.
PETROL BORU HATTI(2)
Ayrıca, kürt işgali altında bulunan Musul ve Kerkük petrolünü sevketmek için yapılan boru hattına Ürdün ve diğer arap ülkeleri izin vermemiş, boru hattı Türkiye üzerinden geçilerek yapılmış, kürt bölgesi ve İsrail’e büyük bir taviz verilmişti. Türkiye üzerinden Akdeniz’e çıkan petrol geliri, Türkiye’ye tehdit olarak dönmektedir. Bu durumda yapılacak bir diğer şey; Kuzey Irak-Ceyhan boru hattının kapatılması ve Barzani’nin Türkiye’de bulunan paravan şirketlerine el konulmasıdır.
KERKÜK’DE NÜFUS(3)
Bütün bunların yanında, elimizde tarihi haklarımıza dayanan çok kuvvetli olanaklarımız da vardır.
Bir süre önce yapılan nüfus sayımına göre Kerkük’de nüfusun % 73’ü Türkmen, % 13’ü Arap, % 9’u kürt ve ancak % 5’inin hristiyanlardan oluştuğu görülmüştür.
Kısaca bu yerler birer Türk yerleşim yerleridir.
MİSAK-I MİLLİ HUDUTLARIMIZ(4)
Ayrıca Atatürk’ün Söylev ve Demeçlerinde yer aldığı üzere, 1920’de yaptığı konuşmasında : “Hep kabul ettiğimiz esaslardan birisi ve belki birincisi olan hudut meselesi tayin ve tesbit edilirken, Hudud-u Millimiz, İskenderun’un cenubundan (güneyinden) geçer, şarka doğru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtiva eder. İşte Hudud-u Millimiz budur”. Demiştir.
KARŞIT EYLEMLER(5)
Bu tarihi gerçeklere dayanarak, oraları işgal edelim demiyoruz. Ama tehditlerin uzaması halinde başka seçeneklerin de olduğu bilinmeli ve dile getirilmelidir. Hatta giderek dile getirmenin ötesinde, sosyal medyada bu türde karşıt halkoylamaları düzenlenerek, haddini bilmezlere, haddi öğretilmelidir. Bu ulusal amaçla kişisel olarak https://www.facebook.com/erdem.akyuz.167 ,sayfamızda düzenlediğimiz eylem büyük bir beğeni ve taraftar bulmuştur.
Bütün bu durumlar bir tehlike karşısında Türk Milleti’nin ulusal birlik ve bütünlüğünü, Atatürk ilke ve Devrimlerini koşulsuz koruyacağının açık birer göstergesidir.
ERTELEME NE GETİRİR(6)
Barzani’den son hamle, iki senedir toplanmayan ve resmi bir hüviyeti olmayan kürt meclisini toplayarak, kararı buradan geçirmektir. Senelerdir toplanmayan, uluslararası ve resmi bir hüviyeti olmayan bir meclisin toplanıp karar almasının hiçbir geçerliği yoktur ancak Barzani ve kürt tarafının olayı nerelere kadar sürükleyeceğinin tehlikeli bir göstergesidir.
Son günlerdeki gelişme; ABD, Irak ve Türk yetkililerin; referandumun ertelenmesini istemeleridir. Referandumun ertelenmesi, yapılmasından çok daha tehlikeli ve tesirli olacaktır.
Erteleme karşılığında bazı tavizler verilecek ve referandum her defasında gündeme gelecektir. Bu suretle daha fazla tanınırlık, güç ve kuvvet kazanmış olacaklardır.
SONUÇ
Sık sık ve benzer olaylarda söylendiği üzere “Tepkimiz sert olur” ,“Yok hükmündedir” , “Sonuçlarını göze almalılardır” tarzındaki ifadelerin hiçbir tesiri ve yaptırım gücü yoktur.
Bütün seçenek; yukarıda saydığımız çözüm yollarının ve ne yapılabilirse, tümünün hemen şimdi, ertelemeksizin ve taviz verilmeksizin uygulanmasındadır.
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Onursal Genel Başkanı