Gündemi her sabah değişen bir ülkede yaşamaktayız malum. Hani derler ya perşembenin geleceği
çarşambadan bellidir diye. Asıl olan şu ki çarşambanın da perşembeden bir farkı yok. Belki de hayatın
zorlukları sebebi ile bizler tamamı ile yitiriverdik zaman kavramını. Sadece zamanı mı yok ettik ya da
kaybettik mutluluğu da mutsuzluğu da…
İnsanoğlu hayal kurmayı seviyor. Hayal kurmak kanımca insanları besliyor. Gerçekleşir mi bilemem
ama olsun bir başkasını kuruverir hemen insanoğlu hayal dünyasında. En duygusal ve en hassas
anında ta derinlerden içinden gelen öyle bir an gelmekte ki en güzel bir anda bir de bakmışsınız
içinizden gelen ses yüreğinizi bedeninizi kaplamışta birden marş oluvermiş.
Bugün malum bahar birkaç kelebek görebilmenin mutluluğunu yaşadım ama üzüldüm de hayata bak
dedim bir günlük bir hayat. İnsanoğlunda ki ayırım gibi kelebeklerde de varmış hayat ayrımı Kral
kelebekler bir değil tam on hafta yaşa maktalarmış. Sınıf farklı onlarda da var ise. Denizin getirmiş
olduğu özgürlük hissi de bugün gelen duygularımın içinde yer almakta. Bambaşka bir havada
yaratıcılığını göstermek te nedense deniz. Bu sebepten denizin huzuruna ve ışıltısına bırakmak
istedim kendimi. En zor belki de en sarsıntılı ve sıkıntılı anımda bile belki de bu hayatta beni ya da bizi
ayakta tutan tek şey. Ne gündem, ne hayal, ne deniz, ne de kelebekler tam tersi tüm bunların dışında
dediğim gibi bizi ayakta tutan sadakat ile bağlı olduğumuz değerlerlimiz.
Eğer insanı bir bina olarak düşünür isek sanırım temel değeri ise tam ortasında ayakta tutan
kolonlarıdır diye düşünmekteyim. Peki, kişilerde ise gerçi kişiden kişiye değişen bir durum ama.
Şimdi size sıralaya bilir misiniz desem
Adalet, sağlık, aile, dürüslük, şefkat, eğlence, sevgi, aşkigüç, tevazu, barış, güven, özgürlük, güzellik,
tutku, mutluluk, bilgi, çoşku, yaratıcılık, zenginlik…
Sizde eklyebilirmisiniz kısacası kelebeğin bir günlük ömrüne kendi ömrünüzü değerlerinizi düşünerek
verir miydiniz…
TOLGA TURAN