Dünya hali.. Doğum, yaşam ve ölüm.. Doğum senin isteğine bağlı bir durum değil. Ölüm de öyle.. Yaşamak; nasıl olur/olmalıdır sen belirleyebilirsin. Kaliteli/sağlıklı yaşamak, istersen olabilir.
İş konusunda herkes gibi zaman zaman yoğun olabiliyorum. Ve yazılarımda gecikmeler oluyor. Her gün yazmak istiyorum. Onun için de boşluğum ve farklı konu olmalı. Anamur’da yaşıyorsan Anamurlu okuyucuların ilgisini çekecek konu olmalı. Anamur için konuyu, yaşayanlar ya da Anamur’u idare edenlerin oluşturmuş olması gerekir. Örneğin belediye yaptıklarıyla farklılıklar ortaya koymalıdır. Olması gereken belediye hizmetleri görülmeyebiliyor.
Her seçimde bahsederim; çok büyük/geniş bir alanda pazaryeri, toplantı salonu, piknik alanı, fırını, lokantası olan büyük ve yemyeşil alan içindeki tesisleri yapmak farklılıktır. Ve Anamur’a Ankara’dan bile daha çok ihtiyaç olan doğalgazı getirmek. Buna belediye aracı olmalı. İlgililere talepte bulunmalı. Altyapısını oluşturup, özel şirketlerin yapmasını sağlamalı. Bu farklılıklardandır. Yazdığımız yazılar, yapın oluyor. Yaptınız ve güzel oldu, teşekkürler demek istiyorum.
Yapılsını değil, yapılanları yazalım. Yıllardır yapın diyoruz ve onu yazıyoruz. Ya da yapmak isteyenlere engel olanları yazıyoruz. Engelleri yazıyoruz. Ya siyasi engelleri, ya kişisel menfaat engellerini veya dış güçlerin engellerini yazıyoruz. Hele hele dış güçlerin içerideki maşalarıyla işbirliği yapması engellemelerden kurtulamıyoruz. Onları yazmaktan da bir türlü kurtulamıyoruz.
Anamur’da yapılanlar ya da yapılamayanlar veya Türkiye’de yapılanlar ya da yapılamayanlar, toplumun her ferdini etkiliyor.
Bunun en iyi örneği; geçtiğimiz günlerde vefat eden Özdemir Baytar’ın kurduğu ve eşi ve çocuklarıyla oluşturduğu teknik ekibin; Türkiye için değil dünya için oluşturdukları farklılıklardır. Kendisini gündemde tutmamış olması sebebiyle az tanıdığımız baba Bayraktar’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Baykar kuruluşunun üreticilerinden Selçuk Bayraktar’ı tanıyoruz. Ve onunla ilgili daha önce iki kez yazı da yazdım ve gazetelerde/köşemde yayınladım.
Baykar kuruluşu ne yaptı anlatmaya saymaya gerek yok. Onu biliyoruz. Üstelik yalnız biz değil tüm dünya tanıyor. Baykar’ın yaptıklarıyla somut bir başarı olduğunu tüm toplum ve dünya görebilmiş. Terörle mücadelede büyük başarı sağlamış. Bu başarıyı Zeytindalı Harekatı’nda, Bahar Kalkanı’nda tekrar edilmiş ve bunu bütün dünya görmüş. Azerbaycan’daki başarı tüm dünya kamuoyuna mal olmuş.
Tabi bu teknolojiye sahip olmamızdan herkes memnun değil. Dış basına baktığımızda bu başarımızı övgüyle bahsedenler olduğunu görüyoruz ama bazı ülkelerde rahatsızlık olduğuna şahidiz. İşte korkumuz bu. Bu işlerin baltalanması/durdurulması her zaman mümkün. İşin garip tarafı dış mihraklar içte maşa buluyor ve onların aracılığı ile engellemeler oluyor.
Selçuk Bayraktar ne diyor: “Şu an elektrikli, akıllı arabalar var. Bütün dünya uçan arabalar için çalışıyor. Yarının oyuncuları bugünden çalışanlar olacak. Gençleri teşvik etmek için sosyal medya üzerinden yaptığımız çalışmaların resmini koydum. Sorun şurada. Bunu yapmaya kalktığınızda birileri sadece dalga geçiyor. Bu bir engel. Az gelişmişlik kompleksi olan, sömürge yerlerdeki bir tutum bu. Kamuoyunun bakışı açısından engel bu. Son 10, 20 yılda değil bu zihniyet, yüzyıllar boyu böyle gelmiş. Eski bir hastalık. Bütün bu işlerin önündeki en büyük engellerden biri bu.”
Başarının devamı için, engelin olmaması için; siyasi ve bürokratik irade lazım. Siyasi irade bir şey söyleyip bürokratlar başka bir şey söylüyorsa o zaman da olmaz. Ayrıca bütün bunların yanında da; yapabilmenin, kurabilmenin, harekete geçirebilmenin, icat etmenin/üretmenin aslında/özünde inanmak vardır.
Baykar’ın kurucusu Özdemir Bayraktar, “Birilerinin yurt dışına bağımlı olma zorunluluğu, milletimize olan sorumluluğumuzun önüne geçemez” diyen bir teknik adamdı. Rabbim ona binlerce rahmet mağfiret eylesin.
Özdemir Bayraktar, ihanetlerle dolu teknoloji tarihimizde Nuri Demirağ’ın, Vecihi Hürkuş’un, Nuri Killigil’in devamı olarak, her türlü engellemeleri aşarak İHA ve SİHA’ları üretti/icat etti.
Ben bu konuda yedi kez yazı yayınladım. Gazetelerde köşe yazılarında başsağlığı vesilesiyle Baykar’ın yaptıkları ve engelleri okumaktayız. Bu vesileyle ben de tekrar gündeme almak istedim. 1941’de Nuri Demirağ tarafından üretilen ilk yerli uçağımızın, ne oldu da uçak üretimi durduruldu. THK, yaptığı uçak alım anlaşmasını ne oldu da vazgeçti. Ve çıkartılan kanunla, yurt dışından alınan siparişlerin yerine getirilmesi engellendi. Neden? Ona keza yerli üretim Devrim otomobilinin başına gelenleri. Örnek olsun diye iki adet üretilmiş ama yapılan bir sürü engellemelerle üretimine devam edilmemiş.
1949’da Nuri Killigil’in silah fabrikası, Suriye’ye 3000 mermi vermek üzereyken sabotajla patlatıldı. Ne yazık ki Nuri Paşa’nın cesedi de tanınmayacak kadar yanarak şehit edildi.
Vecihi Hürkuş’un da hayatını milli/yerli uçağı istemeyenler karatanlardı. Ürettiği uçaklar tek tek yasaklandı.
İşte bütün bunları bilen Özdemir Bayraktar ailesi ve halefi Selçuk Bayraktar Göklerde kanat çırpan bir kartal gibi yükseldiler. Dünyaya meydan okuyan SİHA ve İHA ve benzerlerini ürettiler. Biz onlardan razı olmak zorundayız. Rabbim de onlardan razı olur inşallah.
Hoş kalın. Kasım 2021, Anamur. İsmet Kadıoğlu.