ANNE  
Annenin çocuğuna verdiği sevgi karşılığını almak için verilen bir sevgi değildir. O, karşılıksızdır. Anne, karşılık beklemeden çocuğunun sevdiği yiyecekleri en güzel şekilde hazırlayıp çocuğuna sunan tek insandır. Anne, süt, et diye bağıran ve o kelimeleri çok yeni ve zor söyleyebilen çocuğuna, sütle eti özel bir formülle karıştırıp yediren özel biridir. Ne kadar üzerse üzsün saniyeler sonra çocuğunu affedendir. Anne bir melektir ama “süt verenidir.”
Yemek, ütü yaparken, bulaşık yıkarken dahi çocuğunun yanında olmasını isteyen ve onunla konuşan kişidir. İnci gibidir, ama gerektiğinde de laf sokmada üstüne yoktur. Oğlu sevdiği kızdan ayrıldığında ben sana daha güzelini bulurum oğlum diyebilendir.
Anne çocuğu için, dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokulara sahip, olmadık zaman ve yerlerde iyi ki seni doğurmuşum diyebilendir. O, iyi bir idarecidir.

Anne, oğlunun damat, kızının gelin olduğunu görmek ister. Çocuğu okul bitirince, çocuğu hasta olunca, askere gidince ağlayabilen, kısaca her şey karşısında gözleri dolabilen, ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır. O, kendinin yanında olunmak istenen, hep duygulu tek kadın modelidir.
ANNE; Çocuklarından asla vazgeçmeyen, karşılıksız sevgiyle dopdolu insandır.

SÜT VEREN MELEKLER HDP İL BİNASI ÖNÜNDE
Diyarbakır'da iki gündür haber alamadığı 21 yaşındaki oğlunun HDP'lilerce dağa kaçırıldığını söyleyen anne Hacire Akar, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlattığı oturma eylemine başladı ve bu eylem başka mağdurların katılımıyla devam ediyor.  Anne Akar, eyleme başladığında yaptığı açıklamada, oğlu kendisine teslim edilinceye kadar eylemini sürdüreceğini söyledi. 20 gün sonra oğlunun düğününü yapacağını belirten anne Akar, “Ciğerim için buradayım. HDP oğlumu kaçırdı. Oğlum HDP binasına girdi bir daha çıkmadı. Ben oğlumu istiyorum. Yerde yoksa gökten de olsa getirecekler oğlumu. Bu binadan çıkmıyorum oğlum getirilene kadar” diye konuştu. Ve eylemin üçüncü günü kayıp çocuk karakola teslim edildi.
Hacire Akar’ın başlattığı eylem, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde, çığ gibi büyüyerek devam ediyor.

Oğlu HDP’lilerce kaçırılıp dağa çıkarılan anneler, HDP için şöyle diyorlar:
“HDP katliam yeridir, zalimlerin mekanıdır, baskının merkezidir.”
“Bölgedeki gençlerin uyuşturulma ve dağa kaçırılma korkusuyla HDP binasına girememekteler.”

“İnsan hakları nerede? Neden insan hakları savunucuları burada değil? Neden hesap sormuyorlar?”
“Gençler HDP binasına girmeye korkuyorlar. Bunların hepsi menfaat peşinde koşanlar, gelip buraya doluşmuşlar, gencin biri işi düşe korkudan buraya giremiyor. Onları içeri alacaklar, haplarla beyinlerini uyuşturacaklar, onları büyüleyip dağa götürecekler.”

“Annenin gözyaşları mermeri deler. Çocuklarımızı alana kadar eylemimize devam edeceğiz, buradan ayrılmıyoruz.”
“Batsın sizin Kürdistan davanız. “
“Benim oğlum bu kapıdan içeri girdi ve arka kapıdan dağa teslim edildi.” Gibi..

Bu eylemden rahatsız olanlar da var. Anneler kayıp çocukların HDP önünde aramamalılar. Bu devlettin/hükümettin görevi. Bakanların eyleme gelip desteklemesini de uygun bulmadıklarını dolaylı bile değil direk olarak yanlış bulanların varlığını, TV deki tartışmalarda şahit oluyoruz.

Bakın CHP İstanbul milletvekili Oğuz Kaan Salıcı bir televizyonda sorulan sorulara verdiği bazı başlıklar şöyle:
“Çözüm noktası iktidar.
Yasaya aykırı bir durum varsa iktidar gereğini yapar.
HDP gayri meşru mudur? (Meclise taşınması HDP’nin yaptıklarının meşrulaştırması olur sözü üzerine) Meselelerin çözüm yeri meclistir. Onun için bu mesele mecliste çözülmelidir. Annelerin acıların bitirilmesi/sonlandırılması gerekir. Bu Kürt meselesidir. O da meclisin işidir.” Diyor.

Bakanlar anneleri ziyaret ediyor, devlet seyir mi ediyor? Hayır.. Devlet PKK ile uğraşıyor. Dağda, Kandil’de, sınır ötesinde devlet uğraşıyor. Afrin’de, Fıratın Doğusu’nda devlet dağa kaçırmaları, ölümleri, baskı ve zulümleri durdurmak ve PKK terörünü bitirmek için buralarda.. Devlet, kaçırılmaları önlemek, ağlayan annelerin gözyaşlarını durdurmak için, kardeşçe yaşamak için, barış için, sınır içi ve sınır ötesi teröristlerle uğraşıyor.

ANNELER HDP’DEN HACET BEKLEMİYOR, HESAP SORUYOR
CHP annelere, burada değil de devletin kapısına gidin diyor. Devlet annelerin HDP için söyledikleri iddiaları değerlendirmek üzere ilgili parti yönetimleri hakkında savcılık soruşturma başlattı.
HDP’nin bu davranışlarının yanlış olduğunu söylemek/görmek gerekir.  Devletin kapısına gidin demekle; olay, devletin yaptığı bir kabahat imiş gibi anlaşılıyor.
Bir başka partinin liderinin yanlış konuşması ve davranışı karşısında nasıl yanlış olduğunu söylenebiliyorsa, CHP de, HDP’nin bu davranışının yanlış olduğunu görmesi/söylemesi lazım. CHP’nin tavrı HDP’yi korumaya yönelik. “CHP, devlete ve analara HDP/PKK’yı rahat bırakın diyor.”

PKK’lı bazı teröristler, bazı ailelerin evlerine kadar gitmiş, “Eğer o eyleme katılırsanız çocuğunuzu ve geri kalan neyiniz varsa unutun” diyerek tehdit etmişler.. Ama korkan da yok.. HDP/PKK’nın ne haltlar yediğini/ne olduğunu HDP’nin kapısında nöbet tutan anneler dünyaya göstermiş oldu..

CHP, “Oturduğunuz koltukları bize borçlusunuz” diyen HDP/PKK’ya diyet ödüyor olabilir mi acaba? CHP sözcüsü Faik Öztrak, “Bir siyasi partinin kapısında çare aranmaması gerektiğini, hacet kapısının devlet kapısı olduğunu” söyledi.. Anneler HDP’den hacet beklemiyor, hesap soruyorlar. Siz PKK ile ilişkilisiniz ve benim çocuğumu istiyorum diyorlar.

Devlet, oturduğu makamı dağa terörist devşirmede kullananları görevden alarak bu sorunu çözmek için uğraşmış oluyor. Kayyımlar onun için ve bu annelerin haykırışına cevaptır. Kaçırılan/kandırılan çocuklarının bulunması için kayyım atamaları yapılmıştır. Devletin kapısı boş durmuyor. CHP ne yapıyor, görevden alınanlarla (teröre destek verenler, dağa çocuk kaçırmada aracılık yapanlar ve anneleri ağlatanlar) halay çekiyor.
Anneler HDP kapısında nöbet tutunca, “devlet kapısına gidin” diyeceksiniz.. Öyle mi? Devlet HDP/PKK’ya müdahale etmesin kayyım atamasın, hem de dağa kaçırılan çocuklardan sorumlu olsun. Analar nöbeti devlet kapısında tutsun. CHP ne diyor “analara ve devlete” “rahat bırakın HDP/PKK’yı..” Başka bir şekliyle buna, HDP’ye “nefes aldırmak” denir. Sözün bitti noktadayız..

Kardeşim devlet görevini yapıyor. Dağa kaçırılanlara devlet mi aracılık ediyor? Anneler ne diyor, benim çocuğum bu kapıdan içeri girdi geri dönmedi.. Yani benim çocuğuma HDP aracılık etti diyerek çocuğunu almak için çocuğunun girdiği kapıdan çıkacağı günü bekliyor..

Nasrettin Hoca odada iğnesini kaybetmiş. Bulmak için odanın dışında iğnesini aramış. Hocam iğnenizi odada kaybettiniz dışarıda arıyorsunuz neden demişler, o da orası karanlık demiş.
CHP’de Hoca gibi çocuk HDP binasında ama devlet binasında ara diyor. Neden? HDP binasının içi karanlık..
Hoş kalın. Eylül 2019, Anamur. İsmet Kadıoğlu.