Yazan adam, ülkesi ve idealleri için doğru gördüğünü, duyduğunu ve doğru bildiğini yazmalı. Okuyucularla, paralellikler olabildiği gibi farklılıklar da olabilir. Maksat toplumun geneline faydalı olmaktır. Ve kişi yazılarında, kendi özgün düşüncesini ifade edebilmeli.

Ben de, gördüklerim, duyduklarım, izlediklerim, etkilendiklerim, vb. konularda raflarıma yerleştirdiklerimden faydalanıp yazı yazıyorum. Sertavul Geçidi’nden geçerken; yaşlı bir nenenin torununa, “guzuuum” demesi, bir dizi seyrederken, iki orta yaşlı adamın; “biz küçükken trenin arkasından koşar yetişemezdik, büyüdük yine yetişemiyoruz” demesi... Zengin çocuklarının okuduğu özel bir okulda, bir annenin kendi çocuğunu koruması adına, çocuğunun arkadaşlarına: “Siz, maddeden ve markadan başka hiçbir şey bilmeyen, acımasız, şımarık kişilersiniz..” demesi. Bunlar gibi sözler beni etkilerse yazı yazıyorum. Yazılarımın konusu genel konular olduğu gibi, yerel ve siyasi konularda olabiliyor.

PARA
“Bir sosyal yapı içinde insan amaç, yapının kendisi araçtır. Araç uğruna amaç feda edilemez. İlle de feda edilecekse amaç uğruna araç feda edilmelidir.”

Eşya kişiye hükmetmemeli, kişi ona hükmedecek. Eşya vasıtadır, amaç haline getirilmemelidir. Böyle olursa insanda şahsiyet dengesizliği oluşur. Kastettiğim eşyalardan biri de paradır. Para sonuca varmada aracıdır. Kişi para kazanmak amacıyla sonuca gitmeyi planlarsa, para amaç olmuştur. Para kazanmak gaye olmalı düşüncesi, insanın kalbine girmemesi gerekir. Su, denizde yüzen bir kayık içerisine sızmazsa; kayığı kaldırıp yüzdürür, ona yardım etmiş olur. Ve bu bir faydalılıktır. Su, içine sızar da kayığı doldurursa batırır. Para da aynen bunun gibidir. Parasız olmaz, gerekli ve faydalı olan bir şeydir; ama kişinin, kafasını işgal etmemeli, kişi onun altında değil onun üstünde olmalıdır. Para kişiyi değil, kişi parayı kullanmalı. Sen ona hükmetmelisin, o sana değil. Bu aynı zamanda İslami bir davranıştır; İslam’ın bu maddeye bakışı, oldukça güzel bir denge ifade eder.

Ahlak gelişmede kişiye rehberlik ederken, dünyevi olanlarla da karşılaşmasını da sağlar. Dünyevi olanların arzularına, cazibesine, albenisine kapılarak, kişilik, karakter, erdem ve bir sürü insan özelikleriyle birbirimizden ayrışma durumuna geliriz. Bazı kişiler, amaçlara inanır, araçları amaçlara uydurmaya çalışır, bazı kişiler de araçları önemser ve amaçları araçlar için araç haline getirir. İşte insanların bu noktadaki tercihleri birbirinden farklılıklarıdır. Bazı kişiler amaçları için yapamayacakları yoktur, bazı kişiler de Allah muhafaza para için yapamayacakları yoktur. Bunlar da araç için kendisini ve amaçlarını feda edenlerdir.  Ama her şeye rağmen, bize rağmen; ne yaptığına ve ne düşündüğüne rağmen gelişim gösterir. Bu gelişim de nasıl ve neler yaptığımızla anlaşılır, ne hissettiğinle ilgili değildir. Mesela mutluluk; salt iyi hissetmekle ilgili değil, iyi yaşamak ve iyi şeyler yapmakla ilgilidir. O takdirde keyf alırsın, mutlu olursun.

KIYMET BİLMEK MUTLULUKTUR
“Çocuklarınıza zengin olmayı değil, mutlu olmayı öğretin. Böylece, hayatları boyunca sahip oldukları şeyin fiyatı değil, kıymetini bilirler.”

Zengin, parası, malı çok olan demektir. Ama bana göre, en büyük zenginlik, sağlık zenginliğidir.
Ayrıca, dostların çokluğu, ailenin çokluğu, sevenlerin çokluğu, dertlerini ve sevinçlerini, sırlarını paylaşabileceğin insanların çokluğu zenginliktir.
Kendisine, en büyük zenginlik nedir diye sorulan bir bilge kişi, tek kelimeyle “umut” diye cevap vermiştir.
Bu bilge kişi şöyle diyor: “Zenginlik, bizi aslında başka şeylere ulaştıran bir kaynaktır. Paran varsa bir arabaya ulaşabilirsin; sevgin varsa insanlara ulaşabilirsin, bilgin varsa sonuçlara ulaşabilirsin. Tanıdıkların varsa işlere ulaşabilirsin. Sağlığın varsa vücudunu istediklerine doğru harekete geçirip onlara ulaşabilirsin. Ne kadar çok şeye ulaşabiliyorsan, o kadar zenginsin.”

Mutluluk, kişinin maddi ve manevi isteklerini elde etmesi sonucunda hissettiğimiz bir doyum, rahatlama ve duygu durumudur. Mutluluk doğuştan gelen bir durum değildir. Yaşantımızda, yaptıklarımız ve yapamadıklarımızın bir sonucu olarak bizde oluşan duygular toplamıdır.
Zenginlik ulaşmak, mutluluk da sonuç olduğuna göre, birbirinin aynısıymış gibi anlaşılabilir. Ama böyle olmadığını biliyoruz. Maddi refah içinde yaşayan birçok mutsuz insan olduğu gibi, mutlu olmasına rağmen hiç zengin olmamış insanlar da var.

Dostlardan yana zengin ol. Aileden yana zengin ol. Mutluluktan, huzurdan, sevilmekten yana zengin ol. Sonra maddi açıdan zengin olursun, paylaşabileceğin insanlar olur. Paylaştıkça büyürsün; mutluluğu ve zenginliği yakalamış olursun.
Mutluluğu öğrenmiş çocuklarımız, elde ettiklerinin kaç lira olduğunu değil kıymetini bilirler.
Mutlu olun. Hoş kalın. Mayıs 2017, Antalya. İsmet Kadıoğlu.