“Milli Eğitim Bakanlığı’nın” adı “Dini Eğitim Bakanlığı” olmalıdır. 
Çünkü yaptıkları iş bu. 
Sık sık değişen müfredat ve sistem, 
Okulların tümünün, Anadolu Liselerinin bile İmam Hatip’e dönüşmesi,
Puan ve yerleştirme sisteminin İmam Hatip mezunlarına göre 
ayarlanması, 
Zorunlu ve tek bir düşünceye göre verilen din dersleri, 
İnsanların istemediği okullara zorunlu olarak yerleştirilmesi, 
Okullarda çağ dışı kılık kıyafet modası,
Ve nihayet 4+4+4 
Şimdi de hayret verici bir “Hafızlık” eğitimi.
ŞAH DAMARIMIZI KESMİŞLERDİ 
Senelerden beri uygulanan; 5 yıllık ilk okul, 3 yıl orta okul ve 3 yıl lise 
olmak üzere 11 yıllık eğitim sistemi “şahdamarımızı kesmişlerdi” diye 
yorumlanmıştı. 
Çünkü bu kadar eğitimden sonra, İmam Hatiplere gidecek, hafız olacak 
öğrenci bulmakta zorlanıyorlardı. 
Halböyle olunca 4+4+4 uydurmasını getirdiler. Okula giriş yaşını da 
düşürdüler. İlk dört yıllık eğitimden sonra, 9, 10 yaşındaki çocukları dini eğitime 
yönlendirme imkanı ortaya çıktı. 
OKULU KES, HAFIZ OL 
Dini Eğitim Bakanlığı, pardon Milli Eğitim Bakanlığı kısa süre önce 
Resmi Gazete’de bir yönetmelik daha yayınladı. 
Bu yönetmeliğe göre; İlkokulun devamı 5,6,7. sınıf öğrencileri yani 
9,10,11 yaşındaki çocuklar -ana babaları ikna ve tatmin edilerek- okullarından 
koparılacaklar. Bir sene boyunca camilerde hafızlık eğitimi alacaklar. En 
azından bir sene boyunca okullarından izinli sayılacaklar.
Yani “Hafızlık İzni’ne” çıkacaklar. 
Bir sene sonra okullarına dönerlerse çok ilginç bir sınav sistemi 
bulmuşlar.
  Bir sene boyunca okumadıkları, Matematik, Türkçe gibi bir sürü derslerden 
nasıl geçerek, bir üst sınıfa atlayacaklar.
NASIL ATLAYACAKLAR
Harika bir sistem bulmuşlar.
Şaşılası ve akıllara ziyan bir yöntem.
Diyorlar ki : “Eğitim kademesi, öğrencilerin derslerdeki başarısızlığına 
bakılarak değerlendirilecek bir sistem değildir.”
Pardon,
Nasıl yani…
Bir öğrenciyi “Derslerdeki başarısına veya başarısızlığına bakarak 
değerlendirmeyecek isek” nesine bakarak değerlendireceğiz?
Bunun da kendi kafasına göre cevabını veriyor: “Sosyal etkinlik 
çalışmalarının ortak katkısıyla ilgi ve yeteneği ölçüsünde 
değerlendirilecektir.”
Böyle bir mizahı, tiyatrocular bile yapamazlar.
Yani “Oku bir sure, mezun ol, Ya Hafız.”
Ve bu değerlendirme de, okul müdürünün sorumluluğunda seçilecek alan 
öğretmenleri tarafından yapılacakmış.
BU KADAR DEĞERLİ İSE
Peki, hafızlık eğitimi bu kadar önemli ve değerli ise, bu yönetmeliği çıkaran 
Müsteşar, Bakan, Genel Müdürün çocukları herhalde bu eğitimden geçmişlerdir. 
Öyle değil mi?
Ama öyle değil, bu kişilerin çoluk çocuk, torun ve tüm akraba takımı; yerli 
yabancı kolejlerde okumaktadırlar. Bir tanesinin çocuğu, ilkokuldan ayrılarak 
hafızlık eğitimi almış değildir.
Türk Dil Kurumu (TDK) Türkçe Sözlük’te “hafız” karşılığı “ezberlemek, 
bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse” olarak verilmektedir.
Eğitim, öğretim alanında kurulu çok değerli Sendikalar, Vakıflar, Dernekler, 
kuruluşlar; Anayasa ve Yasalara tümden aykırı bu Yönetmeliğin iptali için bir 
dava açmaz mısınız.
Çünkü her biri; atom alimi, müzisyen, öğretim üyesi, uzay bilimcisi, 
akademisyen, şehir plancısı, ekonomist olabilecek bu çocuklara ve ülkeye yazık 
olacak.
Av.A.Erdem Akyüz
https://www.facebook.com/erdem.akyuz.167