Atatürk; çağdaş uygarlık yolundaki görüşlerini açıklamak üzere 25
Ağustos 1925 gününde İnebolu’ya gelir. İlçe girişinde “İlk Zafer Yolu
İnebolu’ya sefa geldiniz Sevgili Gazi” yazılı Zafer Tak’ı altında ve 21 pare top
atışı ile karşılanır.
26 Ağustos Salı sabahı saatlerinden itibaren halk caddelere doluşmuştur.
Öğle saatlerinde Atatürk Mareşal üniformasıyla yürüyerek Belediye binasına
giderken Kurtuluş Savaşına katılan balıkçıların oynadığı ve söylediği
“Heyamola Yelese” oyununu beğeni ile izlemiş, bunu gören kayıkçılar büyük
bir coşkuya kapılmışlardır.
27 Ağustos 1925 Perşembe günü Mustafa Kemal Atatürk, tarihi “Şapka
Nutku”nu İnebolu Türk Ocağı binası önünde söylemiştir.
Tarihi bir belge olduğu kadar bir “ibret belgesi” olan bu konuşmasında
özetle :
“Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti’ni tesis eden Türk halkı medenidir.
Tarihinde medenidir, hakikatta medenidir. Ancak medeniyim diyen Türkiye
Cumhuriyeti halkı; fikriyle zihniyle medeni olduğunu isbat ve izhar etmek
mecburiyetindedir.
Bizim kıyafetimiz milli midir? (Hayır sesleri). Bizim kıyafetimiz medeni
ve beynelminel midir (Hayır, hayır sedaları). Size iştirak ediyorum. Tabirimi
mazur görünüz, altı kaval üstü şişane diye ifade olunabilecek bir kıyafet ne
millidir ve ne de beynelmileldir. O halde kıyafetsiz bir millet olur mu
arkadaşlar? (Hayır, hayır, katiyen sesleri).
Medeni ve beynelmilel kıyafet bizim için, çok cevherli milletimize layık
bir kıyafettir. Onu iksa edeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon,
yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve bittabi bunların mütemmimi olmak
üzere siperi şemsli serpuş.
Bunu açık söylemek isterim:
Bu serpuşun ismine “şapka” denir.
İşte şapkamız. Buna caiz değil diyenler vardır. Onlara diyeyim ki, çok
gafilsiniz ve çok cahilsiniz.
Efendiler, bu hitabe münasebetiyle ufak bir noktayı tekrar edeyim.
“Efendiler” dediğim zaman başka yerde olduğu gibi burada da kasdettiğim
anlam; Hanımefendiler ve Beyefendilerdir.
Seyahatim esnasında köylerde değil, bilhassa kasaba ve şehirlerde kadın
arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözlerini çok kesif ve itina ile kapatmakta
olduğunu gördüm.
Bilhassa bu sıcak mevsimde, bu tarz, kendileri için mutlaka mucibi azab ve
ızdırap olduğunu tahmin ediyorum.
Erkek arkadaşlar, bu biraz bizim hodbinliğimiz eseridir. Çok afif ve
dikkatli olduğumuzun icabıdır. Fakat; muhterem arkadaşlar, kadınlarımızda
bizim gibi müdrik ve mütefekkir insanlardır. Onların mukaddesatı ahlakiyeyi
telkin etmek, milli ahlakımızı anlatmak ve onların dimağını nur ile, nezahatle
teçhiz etmek esası üzerinde bulunduktan sonra fazla hodbinliğe lüzum kalmaz.
Onlarda yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle
görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur.
Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet beyhudedir. İptidai
hurafelerle yürümeğe çalışan milletler mahvolmağa veya hiç olmazsa esir ve
zelil olmağa mahkumdurlar. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti halkı mütekamil bir
millet olarak ilelebet yaşamağa karar vermiş, esaret zincirlerini ise tarihte
namesbuk (benzeri görülmemiş) kahramanlıklarla parça parça etmiştir.”
Atatürk’ün, İnebolu Türk Ocağı binasında tarihi Nutku’nu söylerken ve
yürüyüşü sırasında tam arkasında bulunan kişi ve Türk Ocağı binasının
merdivenlerinde Atatürk’ün Mareşal üniformalı fotoğrafında sol başta bulunan
kişi, Deniz Kurmay Albay Ali Rıza Bey’dir. İnebolu Karaca Mahallesinde 1880
yılında dünyaya gelen, 1921 ve 1925 yılları arasında Kastamonu Milletvekili
olarak görev yapan, Çanakkale Başarı Madalyası sahibi Ali Rıza Bey; Av.Sevil
İnci Akyüz ve kardeşi Ender Kırsekizoğlu’nun babaları Albay Hüseyin
Kırsekizoğlu’nun dayılarıdır.
Yukarıda görüldüğü üzere; Atatürk’ün hayatı, diğer söylev ve eserleri
gibi, İnebolu’da irad ettiği tarihi Şapka Nutku, günümüze de ışık tutan bir tarih
ve ibret belgesidir.
Av.A.Erdem Akyüz