13 yıldır yapılan, yurt dışından bir kişinin bile gelmediği, yurt içinde tanınmayan, Mersinliler tarafından bilinmeyen ve duyulmayan, kentin neredeyse yüzde doksanını yok sayan, zaten bu yüzde doksanının da kesinlikle işitmediği, en fazla bin kişiye hitap eden ve “Uluslararası” adını hak etmeyen bir garip, ayrıcalıklı, elit, özel festival…
13 yıldır bir avuç kendince güçlü kişinin keyfine göre, Belediyenin yani festivali işitmeyen o yüzde doksanlık kesimin parası ile yapılmakta olan festival bu güne kadar en büyük sponsor Büyükşehir Belediye Başkanı ve kentin değişmez Başkanları tarafından mahalle baskısı ve bir elitlik statüsü bağışlanarak desteklendi. Kimse karşı çıkamadı.
Benim gibi birkaç kişinin sesi de cılız kaldı, dikkate alınmadı.
Mersin’de yıllardır kendini üstün gören bir küçük kesim tarafından klasik müzik zevki olmayan insanlar, sanat müziği, Türk halk müziği, arabesk ve pop müzik sevenler hor görüldü, aşağılandı, onlarla alay edildi. Festival o çoğunluktaki halka karşı kazanılan bir zafer olarak görüldü. Burada, kurucu cumhuriyet ideolojisinin tepeden inme kültür aşılama çalışması ve bu nedenle takınılan kibirli tavır hep egemen odu.
Maalesef birçok kent dinamiği bu küçük grubun çığırtkan suçlamalarından korkarak hiç sevmedikleri, anlamadıkları ve zaten hiçbir şekilde hayatlarında yer ayırmadıkları halde bu müziğe karşı çıkmaya cesaret edemediler ya da elit görünme özentisinde oldular. Para veren Belediye Başkanları bile bu müziği sevmedikleri ve konserlere katılmadıkları halde festival ve klasik müzik üzerine biraz da komik duruma düşerek övgüler yağdırdılar.
Fakat şimdi durum böyle değil. Halk kendisiyle bütünleşmeyen, kendinin içerisinde olmadığı, halka inemeyen, halkın parası ile bin kişi için yapılan 15 yıllık bir yönetimin 13 yılında desteklenen bu festivali sorguluyor.
Ve festival yöneticileri de artık bu güne kadar kentin önemli dinamiklerini arkasına alarak dikkate almadıkları eleştirilere karşı, telaş içinde savunma yapmak zorunda kalıyorlar.
Şimdiye kadar hesap verme gereği duymadıkları, kapalı kapılar altında ve elbette her harcamayı kağıt üzerinde yasal kılarak yürüttükleri festival için şimdi hesap verebileceklerini ve her şeyin faturalı olduğunu söylüyorlar!
E aferin ! Tabii her şey faturalıdır. Açıklanmadığı için ancak duyumlarımıza dayanarak tahmin etmek durumunda kaldığımız; Hilton Oteli konaklamaları, ziyafetler, yüksek danışman maaşları, çalışanlara keyfi takdirlerle ödenen maaşlar, hediyeler, uçak biletleri, ikramlar… elbette hepsi faturalıdır. O kadarı için geri zekalı olmamak yeterlidir !
Şimdi bu konuda Mersinlilerde ciddi bir huzursuzluk var. Kent içinde yüksek sesle de dolaşan bir kampanya çağrısı var:
“Festival İptal Edilsin Soma’ya Yardım Yapılsın”.
Bu kampanyadan sonuç alınır ve bu çağrı yerine getirilirse gerçekten asil ve vicdanlara su serpecek bir davranış olur.
Ama gerçekleşmesinin çok zor olacağını biliyoruz.
Bu kez yine bu küçük azınlık tüm kente karşı yine dediğini yapacaktır. Kentin Valisi’ne, Büyükşehir Belediye Başkanı’na övgüler yağdıracak, iltifatlar yapacak, plaketler verecek, ziyaret edecek ve eski Büyükşehir Belediye Başkanı ve eski Valilerden gördükleri çaresiz (!) desteği yine elde edeceklerdir. Ellerinin altında hazır buldukları halkın parasıyla, halktan uzak ve halkı aşağılayan cümlelerin arkasına sığınarak insanları taciz etmeyi sürdüreceklerdir.
Yurt dışında dahi acısı paylaşılan bu facia için antlaşma yapılan yabancı sanatçılar iptal konusunda anlayış gösterseler de, festival yöneticileri geri adım atmayacak ve her ne pahasına olursa olsun, daha büyük acı ve facialar olsa da dilediklerini yapmakta ısrarcı olacaklardır.
Belki göstermelik birkaç yöresel koro iptal edilecek, ama o adını neredeyse hiç birimizin bilmediği, duymadığı yabancı grup ve şarkıcılar gelecek ve bizleri küçük göre göre, tüm halkı hiçe sayarak müziklerini yapacaklar, halkın hayal bile edemeyeceği paraları alarak ülkelerine dönecekler.
Ama bu sefer bin kişiyi mutlu eden bu festivalin dışında kalan 1.5 milyon kişi 13 yıllık sessizliğini bozmuştur ve çok daha derinlikli bir sorgulama ve itiraz için sesini yükseltmeye başlamıştır.
Bu kentte yaşayanlar, bu şehrin imkanlarını kullanma konusunda işsizlikten, fakirlikten, açlıktan, çöp toplayan insanlardan, eksik Belediye hizmetlerinden, Suriyeli sığınmacılardan daha çok söz edecekler, hesap soracaklar ve kentteki eksiklikler için hep bu festivali sebep gösterecekler, Belediyelerin bundan sonraki harcama ve yardımlarını bu festivalle kıyaslayacaklar.
Bir küçük aile bütçesi için bile akla, merhamete, hayati ihtiyaçlara dayalı bir öncelikli harcamalar söz konusudur. Bu kentte ve bu kentin parasıyla yapılan çalışmalarda insana, çevreye, günlük hayata, çocukların, gençlerin, yaşlıların, yoksul ve sessiz yığınların ihtiyaç önceliklerini dikkate almak politik, sosyal ve ahlaki bir görevdir.
Kimse keyfince, halkı aşağılayan bir karanlık kibirle bu halkın parasını kullanamaz, kullanamamalı.
Yapabileceklerse bir dernek kurarlar, vakıf oluştururlar ve kendi bütçelerini yaratırlar! Onda sonra da kendi dar çevrelerinde birbirlerine iltifatlar ederek, halktan uzak salonlarda cici oyunlarını oynamayı sürdürürler.
HARUN ARSLAN