Ülke genelinde yapılan büyük projelere, yatırımlara karşı çıkma
alışkanlığı giderek artıyor. Kimi zaman çevrecilik, kimi zaman israf
olacağı bahane edilerek ve çoğu zaman da sebepsiz olarak yapılacak
yatırımlara karşı çıkılmaktadır.
Ülke genelinde yerleşmeye başlayan bu alışkanlık giderek Hükümet
karşıtlığına dönüşmüştür; Mersin’de ise ülke ölçüsündeki karşıtlıktan
çok daha öteye gidilmiştir.
15 yıldır bu kentte yerel yönetimin siyasi anlayışı ve etkisi ile yerleşen
“her projeye karşı çıkma kente yapılacak her yatırımı engelleme”
alışkanlığı maalesef hala sürüyor. 15 yıl boyunca karşı çıkma
anlayışını bir alışkanlık haline getiren ve bu karşı çıkışları hep övülüp
bazen de ödüllendirilen kentin özellikle oda, platform, konsey gibi
oluşumları, şimdi yeni bir yönetim olmasına rağmen hâlâ bu
alışkanlıklarını sürdürüyorlar.
Son olarak yapılacak balıkçı barınağını engelleyen anlayış, inşaatına
başlanan Arkeoloji Müzesi projesinde başarılı olamadı.
Arkeoloji Müzesi projesi hızlı bir şekilde, çok fazla dillendirilmeden
Şimdilerde Deniz Müzesi yanına başlanan Arkeoloji Müzesi inşaatına
artık iş işten geçtikten sonra karşı çıkan bazı cılız sesler olsa da, bu
sefer engelleyemeyecekler gibi görünüyor.
Bu yerin yeşil saha olarak kalması gerektiğini söyleyenler, burayı elde
etmek için uzun yıllar hangi siyasetçilerin uğraştığını bilmezler. Eğer
onlar başarılı olsalardı şimdi burada çok katlı binalar ya da yeni bir
AVM olacaktı.
İki katlı bir Arkeoloji Müzesi, Deniz Müzesi ile de uyumlu olarak
buraya yapılacak ve arkadaki görkemli Cami ve Ziyaret ile de uyumlu
bir bütünlük sağlayacaktır.
Yine son günlerde gündemde tutulan Toroslar Kaymakamlığı Binası
da eleştirilere ve engelleme çalışmalarına rağmen hızla sürüyor.
Devletin böyle bir görkemli binaya sahip olmasının aslında gurur
vermesi gerekirken, neden karşı çıkıldığının bilinçaltındaki sebeplerini
anlamak mümkün değil.
Yine çevrecilerin karşı çıkmada geç kaldıkları “Kıbrıs’a Anamur’dan Su
Projesi” de hızla tamamlanma aşamasına geçiyor. Burada da denize
akan suyumuz Kıbrıs’a gitmesin diye bir kampanya başlatılabilirdi. Bu
projenin beklenenden çok fazla yarar sağlayacağı ve Türkiye’nin
birçok konuda elini güçlendireceği bilinmelidir.
Akkuyu Nükleer Santralı Projesi ise bütün karşı çıkmalara, engelleme
ve itirazlara rağmen tüm prosedürler yerine getirilerek hızla sürüyor.
Bu projede en ufak bir vazgeçme, geri adım atma ihtimali olmamasına
ve bunun bir devletler arası proje olmasına rağmen hala boşa zaman
kaybı niteliğinde itirazlar sürüyor. Bu pazar günü yapılması planlanan
bir karşı yürüyüş de, her zaman ki gibi, birkaç oda ve Hükümet karşıtı
oluşumun kendilerini tatmininden öteye gidemeyecektir.
Dünyada şu anda yapılmakta olan 38 reaktörü, çevresinde 5 nükleer
santral olan Paris’e gelen 50 milyon turisti ve çevremizde bizi
etkileyebilecek Ermenistan, Bulgaristan ve İsrail’deki eskimiş nükleer
santralleri düşündüğünüz zaman bu karşı çıkışın ne kadar anlamsız
olduğunu anlarsınız.
Havaalanına, Turizm Projesine, sahili kurtarmak için Antalya Sahil
Yolu’nun güzergahının değiştirilmesine, ödeneği çıkmış Balıkçı
Barınağı’na, Arkeoloji Müzesi’ne, Toroslar Hükümet Konağı’na, 20
milyar dolarlık Türkiye’nin enerji açığını kapatacak ve dışa
bağımlılığını azaltacak Nükleer Santral’e, enerji üretecek HESS lere
karşı çıkan anlayışın Mersin’de değişmesi herhalde daha zaman
Fakat bu karşı çıkışlar, zenginliklerini kullanamayan Mersin kentinin
gelişememesine, insanlarımızın refah seviyesinin artmamasına,
işsizlerin çoğalmasına sebep oluyor.
Artık Mersin’de 15 yıldır süren bir mahalle baskısına rağmen
Mersin’in projelerini destekleme, sahiplenme cesareti gösterilmelidir.
HARUN ARSLAN