KERVANSARAYLARIN ÖNEMİ
MEHMET EMİN FAKIOĞLU
Günümüzde çevrilen bir güzel Osman’lıyı anlatan yalnız kuruluş yıllarını 1299 yılından önceyi anlatan kültür dizimiz ‘’Diriliş Ertuğrul’’ dizisinde kervansarayların ne kadar önemli olduklarnı zamanının şimdiki uzun kara yollarımızda ki lüks oteller ve yemek yeme gibi dinlenme yerlerin hep bezetirim.Kervansaraylar Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılmış halka hizmet eden kurum veya vakıflardır. Etrafımıza baktığımızda hiçbir devlette bu şekilde karşılık beklemeden halka hizmet eden kuruluş yoktur.Kısaca işlevlerinden yöneti şekline bakalım. Evliyâ Çelebi, Seyahatnâmesinde Osmanlılar zamanındaki vakıflardan bahsederken, yolcuların dağ başında misafir olup, bedavadan yiyip içtikten sonra, sabah kalkıp yine yollarına devam ettiklerini, Belgrad’dan Bağdat’a gitmek üzere yola çıkan fakir bir kimsenin, yeme-içme dahil beş kuruş harcamadan, huzur içinde yolculuk yapabildiğini şöyle anlatır: Bu vakıf kervansarayların kapıları akşama kadar açık durur. Ortalık karardıktan sonra kapılar kapanır, vakıf sahibinin vazifelendirdiği kapıcılar, kapının arkasında yatarlardı. Gece bir yolcu geldiğinde, kapıları açıp kim olduğuna bakılmadan yolcuyu içeri alırlar; vakıftan, hayvan sahibinin hayvanına yem, kendilerine de yemek çıkarırlardı. Fakat gece içeri gireni bir daha dışarı bırakmazlardı. Kervansaraylarda Müslüman olmayanlar da, 3 gün müddetle kalabilirlerdi. Sabah olduğu zaman duâlarla kapılar açılır, yolcular hazırlanırdı. Bu sırada kervansarayın misafirleri arasında dolaşan bir görevli şöyle bağırırdı: “Ey Ümmet-i Muhammed! Maldan, candan, elbiseden eksiği olanlar var mı?” Bu soruya, misafir olan yolcular şöyle derlerdi: “Hiçbir eksiğimiz yoktur. Her şeyimiz tamamdır. Allah vakıf sahibinin hayrını kabul etsin. Hayatta ise kendisine selâmet, vefât etmişse rahmet eylesin!” Yolcuları uğurlayan kervansaray bekçileri de şöyle derlerdi: “Ey din kardeşlerimiz! Yolunuzda durmayın! Sizi namazınızdan alıkoyanlarla arkadaşlık etmeyin! Her yüzünüze güleni dost sanıp da, ibâdetinizden kalmayın! Haydi, Hak yardımcınız olsun, güle güle uğurla gidin!” der misafiri veya yolcuyu uğurlarlar. Tabi şimdide uğurluyğrlar ama kişiler veya şirket sahipleri . ARAŞTIRMACI YAZAR MEHMET EMİN FAKIOĞLU