Kırmızı kitap hakkında hemen herkes farklı bakış ve yorumlar yapmıştır, yapmaya devam etmektedir. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili de düşünceler ortaya konulmaktadır
Varlığı kabul edilen ancak içeriği açıklanmayan ve kamuoyunda adeta bir efsaneye dönüşen belge, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi olarak bilinmektedir.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi; hükümetler üstü diye algılanarak mitolojik bir üne kavuşmuştur ve Gizli Anayasa diye tanımlanmaktadır. Bu algı yanıltıcıdır.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi; yönetimde olanların konjoktörel talepleri doğrultusunda siyasi otoritece MGK Genel Sekreterliği öncülüğünde hazırlanan siyaset belgesidir. Bakanlar Kurulu ve kolluk güçleri için rehber niteliği taşıyan belge, sivil-askeri bürokrasice siyasi otoritenin politikası doğrultusunda hazırlanmaktadır.
Oysa; Kırmızı kitap; devletin kuruluş felsefesini, ilkelerini içerdiği gibi temellerini ifade eder. Türk Milleti’nin varlığını ve bekasını ilgilendiren temel doktrini ortaya koyar.
Kırmızı Kitap; Türklerde esas olarak Selçuklu Veziri Nizamülmülk'ün kurumsallaştırdığı, ancak temellerinin Kül Tigin'e kadar uzanan Devlet'i Ebed-i Müddet fikrinin yansımasıdır.
Yeniden yapılandıran liderlerin ise, Alparslan, İkinci Kılıçarslan, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Sultan Abdülhamit, Mustafa Kemal Atatürk olduğu söylenmektedir.
Türk Milleti’nin ve Türk Devleti’nin bağımsızlık alameti farikası olan TUĞ, Oğuzhan’dan başlayarak, Göktürklerden Karahanlılara ondan Büyük Selçuklu liderine ondan sonra Anadolu Selçuklu devletinin kurucusu Kutalmış oğlu Süleyman Şah’a ve devam eden süreçte, Selçuklu başkenti Konya’nın işgali üzerine Osman Bey’e gönderildiği, sonrasında Osmanlı liderliğinde kalmıştır. İstanbul’un işgali üzerine ise TUĞ’un kendinde olduğu ifade edilen Osmanlı hakanı Vahdettin’in İngiliz esiri olmasıyla yaveri Mustafa Kemal’e teslim edildiği, bunun üzerine tüm millici asker ve sivil unsurların Mustafa Kemal’in liderliğinde Türk Milleti’nin varolma yokolma savaşını yürüttüğü bilinmektedir.
Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 yıldız bunu simgeler.
Yapı; sadece Türklerden oluşmamaktadır. Teşkilat'ın Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Pakistan, Bosna ve Türki Cumhuriyetlerinin kuruluşunda yer aldığı düşünülmektedir.
Bugün için de; dünyanın her coğrafyasında tahmin dahi edilemeyecek isimlerin yapıyla bağlantısı olduğu sanılmaktadır. Yapı; sadece asker, istihbaratçı veya sivillerden oluşmamaktadır. Kurumsal yapı düzeneğinde de değildir.
Esas amacı; mevcut devlet herhangi bir tehlike ile karşılaştığında, devleti korumak amaçlı gizli bir örgütlenme sağlanması veya devlet yıkılırsa yeni bir devlet kurulmasını sağlamaktır. Bu örgütlenme hücre şeklinde olup, hücreler başka hücrelerde kimler olduğunu bilmemekte, sadece teşkilatın başı bilmektedir. Teşkilatın başı her zaman devlet başkanı olan kişi değildir.
Yapı’nın en önemli özelliği, mensuplarıyla, eğitim yöntemleriyle, 2000 yıldır tam anlamıyla gizemini koruması ve deşifre olmamasıdır. TuĞ’un kimde nerede olduğu belirsizdir.
Yapı; Türk düşmanı işbirlikçiler eliyle bir devlet yıkılabilir ama Türk Milleti devletsiz kalamaz yenisi kurulur, felsefesine sahiptir. Türk Milleti; devletsiz bırakılamaz.
Osmanlının yıkılış sürecinde İngiliz ve Fransızların peşinde olduğu örgüt, bu yapıdır. 1952 yılında NATO’ya girişten itibaren ABD’nin günümüze kadar peşinde olduğu yapı bu yapıdır.
Cumhuriyet dönemi Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik 1954, 1957, 1961, 1972, 1981, 2007 operasyonlarında bu yapının Milli güç unsurlarını elemanlarını deşifre etmek çabası vardır.
Yine Emniyet ve istihbarat örgütlerine yönelik yapılan tasfiyeler ve yeniden yapılanmalarda da amaç Milli güç unsurlarını tespit ve tasfiye çabaları olmuştur.
Ancak İngiltere, ABD destekli yapılan operasyonlar netice vermemiştir.
Milli güç unsurları; kurumsal olan ve olmayan olarak iki yapılanmaya sahiptir.
Türk Milleti’nin varlık ve beka anayasası olan Kırmızı kitap; kurumsal devlet yapısının uyması gereken, kurumsal yapılanma dışında bir yapılanmanın temel ilkeler kitabıdır.
Bazen hayalperest, çıkarcı, yalancı, talancı, servet tutkunu, ümmetçi, küreselci, dış güçlerin tutsağı olan ya da Türk Milletine düşman kişiler bir yolla devletin tepe noktalarında, kurumlarında ve karar alma mekanizmalarında bulunabilirler.
Ve bugün en üst düzeyde alarm durumu vardır.
- Türk Mileti’nin ortak değerleri sarsılmış, birlik ve beraberlik ayrıştırma sürecine girmiştir.
- Kurumlar alt üst olmuş, kurallar tersyüz edilmiştir.
- Yabancı güçler, devşirdikleri yerli işbirlikçiler eliyle, stratejik karar alma mekanizmalarını ele geçirmiştir.
- Yeraltı ve yerüstü ekonomik kaynaklar, yabancılarca ele geçirilmiştir.
- Siyasette, medyada, üniversitelerde; Türk demeyen, Türk Milleti demeyen, Türk Milletini etnik mozaik kabul eden kökeni-inancı-düşüncesi-niyeti- sapkın kişiler var.
Toplumu; laik-İslamcı, Türk-diğer etnik unsurlar, cumhuriyetçi-hilafetçi, milletçi-ümmetçi, batıcı-arapçı olarak bölmeyi, ayrışmayı, çatışmayı teşvik eden, tahrik eden, gaflet dalalet ve hıyanet içinde olanlar, hukuk kurallarını keyfi uygulayanlar her zaman olabilir.
Milli Güç unsurları için; yakın, orta ve uzak tehdit her zaman vardır.
Hertürlü irtica ve bölücülük iki temel öncelikli tehdit unsurudur.
Tarihte Türk Milleti’ne ihanet edenler cezasız kalmamıştır yine kalmayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; çağdaş, laik, sosyal bir hukuk devletidir.
Türk Milleti; Farklı inançta olan ve bütün etnik unsurlarıyla bir ve beraberdir.
Türk Milleti’nin Yiğitleri; her zaman olduğu gibi şimdi de tek yürek, tek bilektir.
Karamsarlığa, umutsuzluğa yer yoktur. Yapılması gerekenler yapılır.
GüNüN SöZÜ: Oku, düşün anla, değerlendir, karar ver ve uygula.