KİŞİLİK
Kişilik, kişinin kendine has ve diğer insanların davranışlarından farklılık gösteren davranışlarının tamamı olarak tanımlanıyor. Kişinin başka insanlarla ilişkilerinde aldığı tavır, gösterdiği davranıştır. Kısaca kişinin taktığı maskesidir. İnsan, çevresiyle daima ilişki içindedir ve çoğu kez duygularına, düşüncelerine, tutum ve davranışlarına, olduklarından daha değişik bir biçim vermeye çalışır.
Dolayısıyla kişi, devamlı ya da zaman zaman takılan bir maskenin arkasında, kendisini istediği ya da istendiği gibi göstermeye çalışır. Buna göre kişilik kavramı, kişinin diğerleriyle kurduğu ilişkilerdeki tepkiyi ve kendisini gösterme biçimini de kapsamaktadır.
Ruh bilimcileri; “kişilik, bütün bedensel özelliklerin, içgüdülerin, dürtülerin, eğilimlerin, kazanılmış deneyimlerin bütünüdür.
Kişilik, bir insanın gelişme evrelerinde gerçekleştirdiği bağlantıların bütünüdür. Bu bütünlük içinde tutum ve davranışa yansıyan özellikler yer alır.
Kişilik, eğilim ve deneyimlerin belirli evreler içinde bütünleşmesi sonucu oluşan bir süreçtir.
Kişilik, bireysel farklılığa dayanan duyguların, düşüncelerin, becerilerin, yeteneklerin, alışkanlıkların oluşturduğu işlevsel bir bütündür”, diyorlar.
Kadir’in, Mehmet’in hoşumuza giden veya gitmeyen özelliklerine ve buna bağlı davranışlarına bağlı olarak kişilikleri hakkında değerlendirmelerde bulunuruz. Mehmet kişilikli bir insan ya da Kadir’de kişilik bozukluğu var gibi. Özetlersek kişilik; “Bireyin alışkanlıkları toplamı.” “İnsanın toplumda oynadığı çeşitli roller ve bu rollerin başkaları üzerinde bıraktığı etkiler,” şeklinde tanımlanır.
Genelde kişilik tanımlamalarında; tek, farklı, devamlı, kararlı ve tutarlı olma gibi temel özellikler vardır.
Bu verilere göre kişiliği; “bireyin iç ve dış çevresi ile kurduğu, kendine özgü, diğer bireylerden ayırt edici, sürekli, tutarlı ve yapılanmış ilişkiler bütünüdür.” Şeklinde tanımlayanlar var.
Kadir ve Mehmet için verdiğimiz örnekler gibi, bir ferdin sinirli olması, bir başkasının verdiği sözü yerine getirmemesi birer kişilik özelliğidir. Kişilik oluşması bir süreçtir, birden bire oluşmaz ve değişmez. Huy(mizaç) ve karakter kişiliğin birer birimleridir.
HUY
Huy; günlük hayat içinde kişiye has, oldukça sınırlı, belirli duygusal tepkilerin nitelik ve nicelik bakımından değişmesidir. Çabuk kızmak, sıkılmak, öfkelenmek, neşelenmek, hareketlilik hareketsizlik vb. kişilere göre değişen huydur. Kısaca, insanın duygularının ve coşkularının bütünü olarak tanımlanabilen huy, kişiliğin bir birimidir.
KARAKTER
Karakter kişiliğin, toplumsal ve ahlaki yönüdür. Davranışları toplum için istenen yönde ve ahlak kurallarına uygun olanlar, iyi karakterli olarak adlandırılır. Davranışları, toplum için istenmeyen yönde ve ahlak kurallarına uygun olmayanlar ise kötü karakterli olarak adlandırılırlar.
Psikolojide ise karakter, kişiliğimizin ve davranışlarımızın toplum içindeki değerlere uygunluğu olarak ifade edilir. Dürüstlük, yalancılık, hırsızlık, misafirperverlik gibi özellikler karakterdir ve kişiliğin bir yönüdür. Genellikle karakterin, ilk yaşlardan itibaren toplumsal yaşantılar sonucunda birtakım değerlerin benimsenmesi ile oluştuğu kabul edilir. Çevreden kazanılan ve eğitimle şekillenen davranış özellikleri karakteri oluşturur.
Karakter ve mizaç, kişiliği meydana getiren iki temel birimdir. Karakter toplumdan, mizaç ise doğuştan kazanılır.
MİZAÇ
Aynı etki karşısında bazı insanlar çok çabuk sinirlenirken bazıları sabırla sonucu beklerler. Bunun gibi, güler yüzlü /asık yüzlü, iyimser /karamsar olmak birer mizaç özelliğidir.
Doğuştan gelen genetik özelliklere, organik yapıya bağlı olarak oluştuğu kabul edildiği için, mizacın değişmesi çok zordur.
KİŞİLİK SAHİBİ OLMAK
Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü matematik hocası kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı yazıyor.
“Bakın, bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey” diyor.
Sonra (1)’in yanına bir (0) yazıyor; “Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)’i (10) yapar.”
Bir (0) daha yazıyor, “Bu, beceridir.(10) iken (100) olursunuz.”
Sıfırlar böyle uzayıp gider: Yetenek… Disiplin… Sevgi… Eklenen her yeni (0)’ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca.
Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)’i siliyor. Geriye bir sürü (0) kalıyor ve diyor ki “Kişilik olmadan diğerleri bir hiçtir.”
Ağzımızdan çıkan her sözcüğü kişiliğimizi oluşturan tuğlalar
olarak düşünmeliyiz. (Descartes)
Ağzınızdan çıkan her sözle, kişilikli insan dedirtenlerden olmanız dileklerimle, hoş kalınız. Aralık 2015 Antalya İsmet Kadıoğlu.