belediye çalışmalarını yakından takip ettim ve tarzını iyi bilirim.
Eleştirdiğim konular da olmuştur; olmaktadır.
Ama bazı gerçekleri de gözardı etmemek ve hakkını vermek gerekir.
Sabahın erken saatlerinde Tarsus’u bir uçtan bir uca dolaşıp Belediye
çalışmalarını ve tüm kenti nasıl denetlediğini görürdüm.
Daha önce de yazdığım gibi Sn.Kocamaz inandığı bir konuda, hele
bu halkın menfaatine ise asla geri adım atmaz; baskı yapmaya
kalkarsanız o zaman hiç taviz vermez.
Mersin onun bu özelliğini ve yönetim anlayışını iyi tanımalıdır.
Mersin’de bugüne kadar hiçbir Belediye Başkanının bir basın
toplantısı ya da basın açıklaması yoluyla basını ve halkı doğrudan,
içtenlikle bilgilendirdiğine şahit olmadım.
Sn.Kocamaz’ın beş ay içerisinde kaç basın toplantısı ve kaç açıklama
yaptığını ise artık hatırlamıyorum.” Ben böyle karar verdim, böyle
olacak” demiyor; basını çağırıyor, anlatıyor ve ikna ediyor...
Hafta başında otogar konusunda da yaptığı uzun ve ayrıntılı
açıklamayla ve birtakım karşılaştırmalarla bir şekilde dinleyenleri ikna
etti. En azından, konuya ilişkin olarak kamu yararını öne aldığına,
kamu mülkü üzerinden spekülatif kazanç peşinde olanlara karşı
durduğuna inandırdı.
Buna rağmen bugün basındaki bazı haberlere baktığımızda, sanki
dünkü basın toplantısından ayrı bir basın toplantısı yapılmış gibi, her
şey farklı bir şekilde anlatılıyor.
Maalesef Başkanın uzun konuşmasından birkaç bölüm alınmış, adeta
otogar işletmecileriyle, parti başkanları ile ve basınla çatışmayı tahrik
eden yorumlar yapılmıştır.
Oysa, eğer otogar esnafı arkadaşların en az Sn. Kocamaz ölçüsünde
savunmaları varsa bunların sakin bir üslupla değerlendirilmesine de
ihtiyaç vardır. Sn. Kocamaz’ın kamu yararına olduğu açık olan sayısal
bilgileri üzerinden bir karşı iddia varsa, bunun konuşulması gerekir.
Burada Sn.Kocamaz, sağlanacak gelirin, hizmete dönük olduğu
düşüncesi ile halkın menfaatlerini koruma mücadelesi yaptığını
söylüyor. Bu elbette kişilerin ve kurumların haksızlığa uğratılması
pahasına olamaz, olmamalıdır. Böyle bir sıkıntı da varsa, basının
görevi bunu da kamuoyuyla paylaşmaktır. Yani esas olan kavgayı
tahrik etmek değil, çözümü zorlamaktır.
Bilinmesi gereken çok önemli bir konu da şudur: Burada bir taviz
verilirse, arkasından gelecek konularda da taviz beklentisinin önü
açılacaktır. Bu açıdan da Sn.Kocamaz, haklılığından emin olduğu bu
konuda geri adım atmayacaktır.
Bu konunun hemen arkasından sahil dolgu parkı içerisindeki çay
bahçeleri sorunu gündeme gelecektir.
Bugün 50 – 60 metrekarelik çay bahçeleri 500 metrekare kapalı alan
haline dönüşmüştür. Rant uğruna hırsla ağaçlar, bitkiler dahi bina
içerisine alınmış, birçok yeşile zarar verilmiş, hatta yok edilmiştir.
Bu işletmelerle ilgili yığınla sorun, yarın belediyenin gündemini işgal
Basın bu meselede de kavgayı körüklemek ya da hesapsızca bir
tarafı desteklemek yerine, kamu yararını öne alan ve elbette açık bir
haksızlığa meydan vermeyen bir duruş sergilemelidir.
Otogar işletmecilerinin yol kapatma, Belediye önünde protesto ve 3
gün otogarı çalıştırmama eylemleri maalesef Mersin halkı üzerinde
olumsuz etki yapmıştır. Bir konuda haklı olabileceklerse de haksız
duruma düşmüşlerdir. Çünkü olanlardan Mersin halkının bir suçu
yoktur. Zararı onlar görmüştür. Konu daha sükunetle, kamu huzurunu
bozmadan tartışılabilirdi.
Sn.Kocamaz 15 yıllık Özcan dönemini rakamlarla anlattı.
Ben de konunun Kaya Mutlu ve Okan Merzeci dönemini araştırdım.
O zamanlarda Başkan Yardımcılığı yapan bir dostumdan aldığım
bilgiye göre kiraya verilen yazıhaneler bir dönem içerisinde neredeyse
8 kez el değiştiriyor ve ilk kiralanan tutarın onlarca katına çıkan
bir para kiracılar arasında birbirlerine ödeniyor. Yani, kamu mülkü
üzerinden spekülatif, haksız kazançlar elde ediliyor.
Şimdi yapılacak olan şey, Sn. Kocamaz’la anlaşma yoluna gitmek ve bu
konuyu Mersin gündeminden çıkarmaktır.
Diğer bir konu da, bu tür olaylarda arabuluculuk yapması, ortamı
yatıştırması ve bir uzlaşma sağlanmasına yardımcı olması gereken
siyasilerin kendilerine siyasi rant sağlayacağını düşünerek kışkırtıcı,
olayı daha çıkmaz bir duruma sokucu davranış ve eylemde
bulunmalarıdır.
Bu tür davranış yerine belki ödeme kolaylığı ya da ilave Belediyeden
bir hizmet alma gibi bir öneri yapabilirlerdi. Varsa, otogar esnafı
arkadaşların haklı olduğu hususları açık bir dille kamuoyunun bilgisine
sunarak çözüme yardımcı olabilirlerdi. Bunun yerine, somut bir
karşılığı olmadan, politik istismar olduğu açık bir dille ziyaretler
yapmanın, nutuk çekmenin ne kamu yararıyla bir ilgisi vardır, ne de
otogar esnafının derdine bir çözüm sağlar.
Politik hesaplarla yapılan böylesi anlamsız destekler, konuyu daha da
çıkmaza sokar; nitekim öyle de olmuştur.
Şimdi, çok daha sağduyuyla hareket edilmelidir. Sn. Kocamaz’ın
rakamlara dayanarak yaptığı ikna edici savunmaya karşılık, otogar
esnafı arkadaşların uğradığı açık bir haksızlık varsa, bunlar da
rakamlarla kanıtlanmalıdır. Sonuçta kamusal bir hizmetle ticari
hesapların iç içe geçtiği bir konudan bahsediyoruz. Herkesin de bu
nedenle ahlak, vicdan ve kamu yararı açısından bir haksızlığa yol
açmadan çözüme yardımcı olması gerekiyor.
HARUN ARSLAN