Sn.Kocamaz’ı 25 yıldır tanırım. Tarsus’ta bulunduğum yıllarda da onun 
belediye çalışmalarını yakından takip ettim ve tarzını iyi bilirim.
Eleştirdiğim konular da olmuştur; olmaktadır. 
Ama bazı gerçekleri de gözardı etmemek ve hakkını vermek gerekir. 
Sabahın erken saatlerinde Tarsus’u bir uçtan bir uca dolaşıp Belediye 
çalışmalarını ve tüm kenti nasıl denetlediğini görürdüm.
Daha önce de yazdığım gibi Sn.Kocamaz inandığı bir konuda, hele 
bu halkın menfaatine ise asla geri adım atmaz; baskı yapmaya 
kalkarsanız o zaman hiç taviz vermez.
 Mersin onun bu özelliğini ve yönetim anlayışını iyi tanımalıdır. 
Mersin’de bugüne kadar hiçbir Belediye Başkanının bir basın 
toplantısı ya da basın açıklaması yoluyla basını ve halkı doğrudan, 
içtenlikle bilgilendirdiğine şahit olmadım.
Sn.Kocamaz’ın beş ay içerisinde kaç basın toplantısı ve kaç açıklama 
yaptığını ise artık hatırlamıyorum.” Ben böyle karar verdim, böyle 
olacak” demiyor; basını çağırıyor, anlatıyor ve ikna ediyor... 
Hafta başında otogar konusunda da yaptığı uzun ve ayrıntılı 
açıklamayla ve birtakım karşılaştırmalarla bir şekilde dinleyenleri ikna 
etti. En azından, konuya ilişkin olarak kamu yararını öne aldığına, 
kamu mülkü üzerinden spekülatif kazanç peşinde olanlara karşı 
durduğuna inandırdı.
Buna rağmen bugün basındaki bazı haberlere baktığımızda, sanki 
dünkü basın toplantısından ayrı bir basın toplantısı yapılmış gibi, her 
şey farklı bir şekilde anlatılıyor. 
Maalesef Başkanın uzun konuşmasından birkaç bölüm alınmış, adeta 
otogar işletmecileriyle, parti başkanları ile ve basınla çatışmayı tahrik 
eden yorumlar yapılmıştır. 
Oysa, eğer otogar esnafı arkadaşların en az Sn. Kocamaz ölçüsünde 
savunmaları varsa bunların sakin bir üslupla değerlendirilmesine de 
ihtiyaç vardır. Sn. Kocamaz’ın kamu yararına olduğu açık olan sayısal 
bilgileri üzerinden bir karşı iddia varsa, bunun konuşulması gerekir. 
Burada Sn.Kocamaz, sağlanacak gelirin, hizmete dönük olduğu 
düşüncesi ile halkın menfaatlerini koruma mücadelesi yaptığını 
söylüyor. Bu elbette kişilerin ve kurumların haksızlığa uğratılması 
pahasına olamaz, olmamalıdır. Böyle bir sıkıntı da varsa, basının 
görevi bunu da kamuoyuyla paylaşmaktır. Yani esas olan kavgayı 
tahrik etmek değil, çözümü zorlamaktır.
Bilinmesi gereken çok önemli bir konu da şudur: Burada bir taviz 
verilirse, arkasından gelecek konularda da taviz beklentisinin önü 
açılacaktır. Bu açıdan da Sn.Kocamaz, haklılığından emin olduğu bu 
konuda geri adım atmayacaktır.
Bu konunun hemen arkasından sahil dolgu parkı içerisindeki çay 
bahçeleri sorunu gündeme gelecektir.
Bugün 50 – 60 metrekarelik çay bahçeleri 500 metrekare kapalı alan 
haline dönüşmüştür. Rant uğruna hırsla ağaçlar, bitkiler dahi bina 
içerisine alınmış, birçok yeşile zarar verilmiş, hatta yok edilmiştir.
Bu işletmelerle ilgili yığınla sorun, yarın belediyenin gündemini işgal 
Basın bu meselede de kavgayı körüklemek ya da hesapsızca bir 
tarafı desteklemek yerine, kamu yararını öne alan ve elbette açık bir 
haksızlığa meydan vermeyen bir duruş sergilemelidir. 
Otogar işletmecilerinin yol kapatma, Belediye önünde protesto ve 3 
gün otogarı çalıştırmama eylemleri maalesef Mersin halkı üzerinde 
olumsuz etki yapmıştır. Bir konuda haklı olabileceklerse de haksız 
duruma düşmüşlerdir. Çünkü olanlardan Mersin halkının bir suçu 
yoktur. Zararı onlar görmüştür. Konu daha sükunetle, kamu huzurunu 
bozmadan tartışılabilirdi.
Sn.Kocamaz 15 yıllık Özcan dönemini rakamlarla anlattı.
Ben de konunun Kaya Mutlu ve Okan Merzeci dönemini araştırdım. 
O zamanlarda Başkan Yardımcılığı yapan bir dostumdan aldığım 
bilgiye göre kiraya verilen yazıhaneler bir dönem içerisinde neredeyse 
8 kez el değiştiriyor ve ilk kiralanan tutarın onlarca katına çıkan 
bir para kiracılar arasında birbirlerine ödeniyor. Yani, kamu mülkü 
üzerinden spekülatif, haksız kazançlar elde ediliyor. 
Şimdi yapılacak olan şey, Sn. Kocamaz’la anlaşma yoluna gitmek ve bu 
konuyu Mersin gündeminden çıkarmaktır.
Diğer bir konu da, bu tür olaylarda arabuluculuk yapması, ortamı 
yatıştırması ve bir uzlaşma sağlanmasına yardımcı olması gereken 
siyasilerin kendilerine siyasi rant sağlayacağını düşünerek kışkırtıcı, 
olayı daha çıkmaz bir duruma sokucu davranış ve eylemde 
bulunmalarıdır. 
Bu tür davranış yerine belki ödeme kolaylığı ya da ilave Belediyeden 
bir hizmet alma gibi bir öneri yapabilirlerdi. Varsa, otogar esnafı 
arkadaşların haklı olduğu hususları açık bir dille kamuoyunun bilgisine 
sunarak çözüme yardımcı olabilirlerdi. Bunun yerine, somut bir 
karşılığı olmadan, politik istismar olduğu açık bir dille ziyaretler 
yapmanın, nutuk çekmenin ne kamu yararıyla bir ilgisi vardır, ne de 
otogar esnafının derdine bir çözüm sağlar. 
Politik hesaplarla yapılan böylesi anlamsız destekler, konuyu daha da 
çıkmaza sokar; nitekim öyle de olmuştur.
Şimdi, çok daha sağduyuyla hareket edilmelidir. Sn. Kocamaz’ın 
rakamlara dayanarak yaptığı ikna edici savunmaya karşılık, otogar 
esnafı arkadaşların uğradığı açık bir haksızlık varsa, bunlar da 
rakamlarla kanıtlanmalıdır. Sonuçta kamusal bir hizmetle ticari 
hesapların iç içe geçtiği bir konudan bahsediyoruz. Herkesin de bu 
nedenle ahlak, vicdan ve kamu yararı açısından bir haksızlığa yol 
açmadan çözüme yardımcı olması gerekiyor.
HARUN ARSLAN