“insan sözünden, hayvan yularından tutulur.”
Üslup, Arapça bir kelimedir. Edebi olarak, kendine has anlatım şekli olduğu ifade edilir. Bir başka şekliyle üslup; tarz, biçim, anlatım yolu demektir.
Her türlü şeyin, bir çağın, bir akımın anlatım şekilleri üsluptur. Üslup kişiye hastır. Üslubu, “parmak izi gibi bir şeydir” şeklinde de ifade edenler olduğunu görüyoruz. Üslupta kişiye görelik vardır ama, çağlara, akımlara, konulara göre de farklılık gösterir. Üslubun üstün ve uygun olması isteniyorsa; duygu ve düşüncelerin üstünlüğüne, ifadenin anlamının doğru olmasına, ifadedeki kelimelerin seçilmiş seçkin kelimeler olmasına dikkat edilmelidir.
Üslup, konuşmada dikkat edilmesi gereken bir durumdur. İnsanlar konuşma tarzı/şekli ile kendisini tanıtır. Üslup aynı zamanda kişilik ifadesidir. İnsanın kendisidir üslup. Ve bununla ilgili şöyle bir sözün olduğunu ve kullanıldığını görüyoruz, “insan sözünden, hayvan yularından tutulur.”
Zamana ve muhataba bağlı olarak üslup belirlenir. Konunun durumuna göre, anlatma şekli üsluptur/tarzdır. Kişi muhatabının durumuna göre üslup seçmeli ve onu ikna etmeli/inandırmalıdır. Damardan girmek denir ya, üslup kalbe hitap etmelidir. Beynin kabulü kalpten geçer. İngiliz siyaset adamı Chesterfield de şöyle diyor, “Üslup; düşüncelerin elbisesidir.” Konu önemli ama nasıl söylendiği daha önemli. Üslubu istenen biçimde olan, kendini daha kesin ve doğru ifade eder. Üslubu iyi olmayanlar genelde, “kendimi doğru ifade edemedim, herkes söylediğimi yanlış anlıyor” diye dert yanar. Kelimeler kaba, sert seçilmesi yerine kibar ve uygun olmalıdır.
Tartıştığınız ya da konuştuğunuz kişiye ‘yalan söylüyorsun’ veya ‘yalancısın demek hakaret sayıldığı halde, ‘doğru söylemiyorsun’ dediğimizde hakaret sayılmıyor. İstanbul’da ikamet eden, Yüksek Öğretmen Okulu’ndan sınıf arkadaşım, matematik öğretmeni ve avukat Ahmet Fırat biz mahkemelerde karşımızdaki kişiye ‘yalan söylüyor’ yerine ‘söylediği doğru değil’ deriz diyor. “‘Sen yalancısın’ yerine ‘sen doğrusunu söylemiyorsun’ demek hukuka uygun ve kırıcı /hakaret olmayan söylemdir” diyor avukat arkadaşım.
Konuşmaların değerlendirilmesi, üslup, akıcılık, konunun kapsamına, derinliğine, abartılmadan anlatımıyla ilgilidir/ilgilendirilir. Konuşmacı, öfkesini ya da üzüntüsünü konuşmasına yansıtırsa olumlu sonuç alamaz. Kişi akla dayalı konuşmalı. Kalbe hitap etmelidir. Zekasını olumlu kullanmalıdır. Bu da akıllılıktır. Samimi üslup vicdana ve kalbe hitap eder. Kişiler samimiyetten etkilenecek şekilde yaratılmıştır. Kişi, inandığını ve yaşadıklarını samimiyetle sunmalıdır.
Konuşmacının ses tonu, vurgulamaları, seçtiği kelimeleri, gerçekçi yaklaşımları, organik üslubu, doğru bildiklerini doğru ve çekinmeden söylemesi, samimi olduğuna dinleyicilerin inanmasını sağlar.
İskoç asıllı ABD’li iş adamı Carnegie “Biz bu dünyada 4 şeyle değerlendirilir ve sınıflandırılırız: Ne yaptığımız, nasıl göründüğümüz, neyi nasıl söylediğimiz!” der. Nasıl söyleyeceğinizi çalışarak geliştirebilirsiniz.
Konuşma; insanın başkalarına kendini/düşündüklerini, yapacaklarını kelimelerle anlatabilmesidir. Konuşma insanın kişiliğini, seviyesini ve karakterini/huyunu sergiler. Etkili bir konuşma, kilitlerin açılmasını sağlayan bir anahtar ve yarışları kazandıran en iyi silahtır.
Ancak konuşurken, çoğunlukla nasıl söylediğimiz, ne söylediğimizden daha etkilidir. Üslup, usulden ve esastan önce gelir. Etkili ve güzel bir konuşmada konunun kapsamı kadar söyleyiş tarzı da önemlidir. Neyi, ne zaman, nerede, nasıl söyleyeceğini bilmeyen bir kişinin güzel konuşması zordur. Herhangi bir isteğin ifadesinde, seçilen kelimeler ve söyleniş tarzı, kişiler üzerinde farklı etkiler uyandıracaktır.
Güzel konuşma; yerine, zamanına, hitap ettiğin kişiye/topluma uygun olarak yapılan konuşmadır. Neyi, nerede, ne zaman, kime nasıl söyleyeceğini bilen bir kişi güzel konuşuyor demektir.
Toplumda sevilmek ve sayılmak, kendini dinletmek, aranan bir kişi olmak, konuşma kurallarını iyi bilmek ve bu kuralları başarılı bir şekilde uygulamakla mümkündür.
Başkalarını hafife alarak konuşmak, karşısındakine ya da muhatabına kötü sıfatlar kullanmak, onu güç duruma düşürecek konuşmada bulunmak alaylı konuşmaktır. Bununla ilgili bir söz vardır; “istediğini söyleyen, istemediğini işitir.” Ve Mehmet Akif’ten şu nükte bu duruma uygun bir örnektir.
Bir toplantıda gençlerden biri Akif’e alay edercesine:
-Üstat, siz baytardınız değil mi, diye sorar.
Mehmet Akif gayet sakin bir şekilde cevabını verir:
-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
Boşboğazlık yaparak konuşmalarda kabul görmez konuşmalardandır. Yerli yersiz sözleri sarf etmek. Bununla ilgili örnekte de fizikçi ve astronot Galileo’ya ait. Ünlü Galileo’ye biri;
-Üstat, kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi demiş.
Galileo: Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük; ama seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
Konuşurken yapılan eleştiriler de usulüne uygun olmalı. Başkalarının düşüncelerine olduğu gibi katılma zorunluluğu yoktur. Katılmadığımız fikirleri eleştirmeli ama uygun bir tarzda/üslupta yapmalıdır. Eleştirinin mutlaka uygun bir yolu vardır. Kaba, saygısız bir üslup seviyesizliktir.
Konuşmada hoşgörülü olmayan, kendi düşüncelerini zorla kabul ettirmeye çalışan/kesin konuşan yanlış tarzdadır. Tehdit eder gibi sert konuşmalar kabul görmeyen konuşmalardır. Yanlış düşünceler kaba, sert bir üslupla kabul ettirilemez, konuşmacıyı haklı çıkarmaz. Etkili ve güzel konuşmada konunun kapsamının yanında ifade ediş tarzı da önemlidir. İfadelerde, seçilen kelimelerin ve söyleme tarzının dinleyenler üzerinde farklı etkiler uyandıracağı unutulmamalıdır.
“ Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.
Söz ola agulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.” Demiş Yunus Emre.
Az ve öz konuşmak, etkilemenin önemli durumlarından bir özelliktir. Buna da şu örneği verelim: Bir bilge kişiye sormuşlar:
-Bir insanın zekasını nerden anlarsınız?
-Konuşmasından.
-Ya hiç konuşmazsa?
-O kadar akıllı insan yok ki, demiş.
Kısaca özetlersek: Övünerek konuşmayan, karşısındakine değer veren, kaba ve argo sözlerden uzak duran, yerine zamanına ve karşısındakine göre konuşan, samimi ve inanarak konuşan, öz, az, kararlı ve kendine güvenerek konuşan, bin kere düşünüp bir kere konuşan, üslup ve uygun ses tonu ile konuşan güzel konuşan kişidir.
Siyasi açıdan üslup konusunu bir sonraki yazımda inşallah ele alacağız.
Hoş kalın. Ocak 2018. Ankara. İsmet Kadıoğlu.