Kimi göstermelik üzüntüde, kimi çarpıtmada, kimi olayı soğutma çabasında, kimi din istismarında, kimi toplumu germekte, kimi toplumun gazını alma ve yumuşatmada.
Yüzyıllar boyu insanlar gerek kendileri gerekse yaşadıkları içiçe oldukları doğayla sağlıklı yaşama arayışı içinde olmuşlardır.
Öğrenmeye, anlamaya, düşünmeye, sorgulamaya dayalı akılcı yaklaşımlarla, beş duyu ile deney ve gözlemlerle gerçeği ortaya çıkarma, çözüm bulma çabaları ile bilim dalları gelişir.
Akılcı düşünme ve pozitivist bakışa dayalı tecrübe birikimi ile doğayla uyumlu yaşam ortamı geliştirmişlerdir.
Aklı ve bilimden yoksun yüzyıllar öncesinin hurafelerine göre düşünen kesim için ise en güçlü uyuşturucu, tüm pislikleri örtbas etmek için gereken en mükemmel yatıştırıcı olarak din’i kullanmaya çabalamışlar ve çabalamaya da devam etmektedirler.
Ne yazık ki din; doğa olaylarına karşı teslimiyetçi öngörüler içermemesine rağmen din istismarcıları dini kullanmaktan çekinmemişlerdir.
Eğitimsiz, bilgisiz, çaresiz, sıradan insanları kontrol etmek için mükemmel bir araç olan din yine istismar aracıdır.
Ateş, duman ve zehir ortamında insanlar acılarıyla yaşlarken; bazıları bunlar olağan şeyler diyor, ölüm ve kaza bu işin fıtratında var diyebiliyor, 1800′lü yıllardan örnekler verebiliyor. Kimisi ölen madenci yakınlarına tokat atıyor, kimi tekme atıyor.
Onlar; maden işletmeciliğinde; çağdaş dünya’da ne gibi bilimsel çalışmalar yapıldığını, önlemler alındığını, konuşmuyorlar yazmıyorlar, tartışmıyorlar.
İslam ülkelerine bakın, katliamlar, hırsızlıkları, yolsuzluklar, doğal felaketler var. Ne yapıyorlar, takdiri ilahi diyip şeytani yöntemlerle üstünü kapatıp, uyumaya bırakıyorlar.
İslam ülkelerindeki her felaket; bilimsel araştırma konusu edilmiyor.
İslamiyetin kutsal kitabı Kur’an’da; akıl etmiyormusunuz, düşünmüyormusunuz, ders almıyormusunuz ayetleri varken, sahtekar din istismarcıları, din allemeleri, din’i teslimiyetçiliğe ve e kaderciliğe mahkum etmişlerdir.
Onlar ki; nedeni, niçini araştırmayan sorgulamayan insnaların beyinleri kilitlemişlerdir.
Onlar ki; her felaketin ardından kitleleri uyuşturmaya, devam ediyorlar. Bu dünyada ve öte dünyada da karşılığını göreceklerdir.
İş kazaları; iş güvenliğinin yeterli olmadığı, meslek bilgisizliğin, ihmalkarlığın, ilgisizliğin, suiistimallerin olduğu iş yerlerinde olağandır.
Günümüz teknolojisinde bu gibi iş kazalarına mesleki facia, mesleki katliam denir.
İş sağlığı ve iş güvenliğin çok iyi olduğu iş yerlerinde; bu boyutlarda iş kazaları meydana gelmez. İhmal olmasa, denetimler düzgün yapılsa, işçinin hayatı sudan ucuz olmasa bu felaket yaşanmaz.
Yeni teknolojiler; dikkatli planlamalar, felaketleri azaltmıştır. Dünya’da iş kazaları oranları süratle düşmektedir.
İnsanlar bu çağda ölümsüzlüğü bulabilecek kapasiteye sahipken eceliyle ölmeyi bile başaramıyorlar.
Günün Sözü: Aklını kullanamayanların felaketlere uğraması kaçınılmazdır.