Yıllardır Mersin Üniversitesi’nden kente ne bir duyuru iletildi, ne de
basın biriminden bir bilgi aldık.
Mersin’e, büyük ölçüde Mersinlilerin katkısıyla kazandırılan bu devlet
üniversitesi, özellikle ekonomik ihtiyaçlar dışında, kendisi gerek
duymadıkça Mersin’e yüzünü hiç dönmedi; kentten kopuk biçimde
kendi içine dönük yaşadı. Bu konuda duyarlı kimi akademisyenlerin
kişisel çabaları dışında ,üniversite kent hayatıyla ilgilenmedi.
Biz de yıllarca, Mersin Üniversitesi’nin kentle ilgisizliğini,
iletişimsizliğini yazdık durduk.
Bu güne kadar yazılanların, söylenenlerin hiçbir faydası olmayınca da
artık Mersin Üniversitesi’ni gözden çıkarmaktan başka bir yol
görememiştik.
Şimdi, yeni Rektörümüz göreve başlayalı daha sayılı günler olmasına
rağmen, bu kısa zamanda üniversite basın biriminden 6 haber geldi.
Bunlardan en önemlisi de depremle ilgili olanı idi.
Pazar günü Mersin’de küçük çapta bir deprem meydana geldi.
Bu konuda bizi en başta bilgilendirmesi gereken kurum kentin
Üniversitesi olmalıydı; ama biz bu anlamda bir beklentinin boş
olduğunu öğrenmiştik.
Fakat şimdi, depremden sonra ve daha bir gün geçmeden Mersin
Üniversitesinden açıklayıcı bir bilgi geliyordu.
Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Selim İnan bazı
açıklamalarda bulundu.
Depremin Mezitli ilçesinin deniz tarafında yaklaşık 5 km. derinlikte ve
3.6 büyüklüğünde gerçekleştiğini söyledi. Depremin oldukça küçük
olmasına rağmen şiddetlice hissedildiğine dikkat çekti. Zemin ve bina
kalitesinden söz etti. Binaların nasıl yapılması gerektiğini anlattı ve
konu üzerine detaylı bilgi verdi.
Verdiği bilgilerden Mersin ve yakın yöresinde 6’dan büyük bir deprem
potansiyelinin olmadığını belirtti.
Bu özen ve bilgilendirme çabasına alışık olmayan Mersin kenti elbette
sevinçli ama şaşkındı; birden bire gündelik hayatlarını ilgilendiren bir
konuda , kentteki bilimsel bir kurumdan doğrudan açıklama
geliyordu.
Bunun üniversiteye maliyeti nedir? Niçin yıllar yılı şu kadarcık bir
sorumluluk duymadı Üniversite? Yalnızca birazcık bilimsel
yükümlülük, birazcık kent hayatına ilgi yeterli idi.
Yıllardır ısrarla bu eksiğe, bu özensizliğe dikkat çekip durdum.
Şimdi ise, Rektörümüz yeni seçilmesine ve bütün yoğunluğuyla kendi
yönetimini oluşturma çalışması içinde olmasına rağmen, kısacık
zamanda dahi üniversite kendisini kentte hissettirmeye başlamıştır.
Bugüne kadar kendi içine kapalı Üniversiteden sonra şimdi sosyal
medyada paylaşımlarını gördüğümüz, halkın içinde, ulaşılabilir bir
Rektörü olan Üniversitemiz var.
Ancak, şu anda maalesef tıpkı Büyükşehir Belediyesinde olduğu gibi
Mersin Üniversitesi’nde de büyük bir tahribat var; seçim sonrasında
ortaya çıkan ağır bir tablonun onarılması gerekiyor.
Kentle ilişkilerin düzeltilmesi, Üniversitenin başarılı üniversiteler
sıralamasına girmesi, yeniden yapılanması ve bu güne kadar ihmal
edilmiş ya da eksik bırakılan ne varsa tamamlanması zaman alacaktır.
Bunun için kent dinamiklerinin, yöneticilerin ve iş adamlarının bu
hassas başlangıç döneminde Üniversitemize her yönden katkı vermesi
gerekiyor.
Bu kent, üniversiteyle ilişkinin, ona her açıdan destek olmanın ne
anlama geldiğini doğrudan yaşayarak bilen bir kenttir. Örneğin, eski
otogar yakınında oluşturulan ve uzun yıllar Üniversite Hastanesi
olarak hizmet veren yapılar bütünü, büyük ölçüde böylesi bir kent
desteğinin sonucudur. Çoğu bina, bu kentte yaşayan ve belli düzeyde
ekonomik olanağı olan hemşerilerimizce yaptırılmıştır; isimleriyle
anılan bu hizmetleri için kendileri hep saygıyla anılmaktadır.
Şimdi Mersin Üniversitesi Hastanesi yeni yerine taşınmıştır. Bu
taşınma işleminin rektörlük seçimlerinin hemen öncesine denk
getirilmesi talihsiz, yanlış bir tercih olmuştur. Fiziki altyapıdaki ve
hizmet donanımındaki eksikler çok büyük sıkıntılara yol açmıştır ve
bunlar büyük ölçüde sürmektedir.
Doktor olarak da hizmet veren akademisyenler hastalarıyla ilişkide
zorlanmaktadır ve gereğince yararlı olamadıkları nedeniyle
sıkıntıdadırlar.
Ulaşım ve çevre düzeni hala bozuktur. Onca geniş bir arazi içinde bile,
otopark sorunu çağdaş bir çözümden uzaktır. Kent içindeki eski
hastanede uzun yıllar tam bir işkenceye dönüşen otopark sorunu
neredeyse aynen buraya taşınmak üzeredir.
Hastanın hızla ve böylesi kaba çevre sorunlarıyla boğuşmadan
doktora ulaşması gerekir; bu en temel insani haktır. Bina kurulmuş,
yapı paydos edilmiştir; ama hizmet akışını sağlayacak düzen eksiktir.
Bütün bunların ötesinde Üniversite hastanemizin büyük ekonomik
sıkıntıları vardır.
Değerli okurlar; bu kentte herkesin, hangi sosyal çevreden olursak
olalım hepimizin ortak buluşma yerimiz Üniversite hastanesidir.
Dilerim herkes en sağlıklı biçimde hayatını sürdürsün; ama işte bir
şekilde yeni doğan bebekten yaşlıya kadar her Mersinlinin yolu
buraya uğruyor, uğrayacaktır. Öyle ise bir parasal katkının, desteğin,
hibenin en hayırlı yolu üniversite hastanemizin yanında olmaktır. Bu,
yapılacak desteğin en demokratik biçimde kente yansıması demektir.
Şöyle düşünelim: Kentte birçok etkinlik için gücü olan
hemşerilerimizden parasal destek sağlanmaktadır. Bunlar elbette
değerlidir, saygındır. Ancak bu katkılar, o etkinlik içinde yer alan sınırlı
sayıda Mersinliye hizmet vermektedir. Elbette kentsel gelişim
açısından her farklı çalışma desteklenmelidir.
Oysa Üniversite Hastanesi bu kentte soluk alıp veren herkese,
hepimize hizmet vermektedir. Dahası, kentimize gelen konuklar ve
turizm açısından da, “Üniversite Hastanesi” çok anlamlı bir kentsel
özelliktir.
Şimdi bizler, bu hastanemizin en gelişkin olanaklarla ve en akıcı
işleyişle bizlere hizmet verebilmesi için bir kez daha örgütleneceğiz;
bu kentte yaşayan, bu kentten kazanan herkes gücü oranında bu
kutsal hizmette görev alacaktır.
Başta Belediyeler ve meslek kuruluşları olmak üzere tüm kişi, kurum
ve kuruluşlar birlikte hareket ederek bir havuz oluşturmalıdır.
Başta değerli Valimiz olmak üzere, bu konulara büyük hassasiyeti
olduğunu bildiğim Sn. Büyükşehir Belediye Başkanımız ve İlçe
Belediye Başkanlarımız öncülük ederek, kentteki tüm ekonomik
tabanlı kurumları yönlendirmelidirler.
Yeni rektörümüz Sn. Prof.Dr.Ahmet Çamsarı büyük iyi niyeti, vizyonu,
donanımı ve etki alanıyla böylesi bir yardım projesine yüksek enerji
katacaktır. Sorun hepimizindir, bu kentindir.
Kısır, yararsız politik gerginlikler hepimizi çok yordu. Bu kentin
meydanları ve sokakları, ülkedeki her politik kıpırdanış sonrası dolup
taştı ve sonuçta yorulduk; hepimiz çok yorulduk. Bu güzel kentte
demokratik bir dayanışma içinde yaşamanın insanca keyfini unuttuk.
Onca enerji, kısır ideolojik bağırışların sisi içinde kaybolup gitti.
Şimdi bu çok anlamlı çabaya omuz vererek yeni bir model oluşturma
zamanıdır. Kundaktaki bebeğimiz, çocuklarımız ve yaşlılarımız, yani bu
kentte yaşayan ve yaşamaya aday herkes için kaçınılmaz bir uğrak
mekanı olan Üniversite Hastanemize destek için ayağa kalkalım;
şimdiki zamana ve geleceğe sahip çıkmanın en doğru ve en anlamlı
yolu budur.
Bu çok değerli, hayırlı çalışma için atılan her adımı dikkatle izleyerek
sizinle paylaşacağım.
HARUN ARSLAN