Mersin’de aslında çok önemli, derinliği ve perde arkası olan bazı 
haberler basında ya hiç yer almaz ya da yeterince fark edilmez.
Akdeniz Oyunları, Kıbrıs’a su götürme projesi, Narenciye Festivali 
benzeri olumlu olaylar Avrupa ve özellikle Alman basınının çok ilgisini 
çekmezken,  Türkiye’yi zor durumda bırakacak haberler ilgilerini 
çekmekten öte ta Almanya’dan kalkıp Mersin’e gelmelerini bile 
Geçtiğimiz günlerde yine böyle bir haber için, Mersin basınında da 
çok yer almayan bir Alman gazeteci Mersin’e geldi. 
Konu başlığı “savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin ülke 
ekonomisine etkisi” idiyse de asıl konu Mersin’den Avrupa’ya insan 
Alman gazeteci önce MTSO’yu ziyaret ediyor. Burada kendisine 
Suriyelilerin Mersin ekonomisi için bir yük olmadığı, hatta katkı 
verdikleri  belirtiliyor.
Zaten rakamlar açıkça ortada. Türkiye’de kurulan Suriyeli şirketlerin  
% 25 i Mersin’de kuruluyor. Şu anda Mersin’de 300 Suriyeli şirket 
Alman gazeteci daha sonra CHP İl Başkanını ziyaret ediyor. Burada ise 
kendisine tamamen olumsuz bir tablo çiziliyor ve MTSO’nun aksine 
Suriyelilerin kentte bazı sorunlara ve olumsuzluklara yol açtığı 
Görüşmelerin sonunda Alman gazeteci yaptığı açıklamada 
Almanya’dan bakıldığında Mersin’in Avrupa’ya insan kaçakçılığı ve 
Akkuyu’ya yapılacak Nükleer Santral ile tanındığını söylüyor.
Yani sonuçta konu dönüp dolaşıp Nükleer Santral’e geliyor.
Hemen aklıma, geçtiğimiz yıllarda Almanya’da lise öğrencilerinin 
Mersin’den gelen bir konuk Başkanla Akkuyu Nükleer Santraline karşı 
yaptıkları bir yürüyüş geliyor. Gerçekten tam bir komedi…
Ekonomisinin bu günkü güçlü durumunu nükleer enerjiye borçlu olan, 
şu anda faaliyette 18 nükleer reaktör bulunan Almanya’nın kendisine 
3.500 km uzaklıkta bir ülkedeki nükleer santralle bu kadar ilgili 
olmasını anlamak mümkün değil.
Tarsus’un kardeş şehri Almanya’nın Langen kenti Meclis Üyesi ve 
Yeşiller partisi Başkanı’nın da sık sık Tarsus’a gelerek burada yapılacak 
HESS’lere ve nükleer santrale karşı çıkması da hafızalarımızda. 
Alman Kondrad Adenauer Vakfı’nı da Nükleer karşıtı yazı yazan yerel 
gazetecilere verdiği ödüllerle tanıyoruz.
Yine geçtiğimiz günlerde Anamur dönüşü nükleer karşıtı söylemlerde 
bulunan CHP İl Başkanını ve daha da ileri giderek nükleer santrale 
ilave askeri ve stratejik konularda da fikir söyleyen Kent Konseyi 
Başkanı’nı hatırlıyoruz.
Alman yeşiller partisi eş başkanı Claudia Roth’un Türkiye aleyhindeki  
her eylemde nasıl destekçi olduğunu biliyoruz. 
Gezi olaylarında, Doğu Anadolu’da terör bölgelerinde gördüğümüz 
Akkuyu’yu eleştiren Cludia Roth’u, Akkuyu karşıtı Greenpeace çevre 
örgütünü ve Alman Heinrich Böll Vakfını, engellenen SEKA gemi 
tersanesi projesini, 40 yıl geciktirilen Akkuyu Nükleer Santralini ve son 
olarak da Mersin’i ziyaret eden Alman gazeteciyi düşünüp, hepsini alt 
alta koyuyorum.
Olaylar arasında çok basit bir matematik bağıntı var. Nereden 
bakarsanız bakın, hangi yoruma öncelik tanırsanız tanıyın, basit bir 
matematik işlemi çözebilecek mantık yeterli…
Hâlâ bir sonuca varamıyor muyuz acaba ? 
HARUN ARSLAN