Aquapark ‘ta olduğu üzere, yapanın yanına kâr kalan ve şimdi 
yıkılmakta olan Utanç Köprüsü’nün yanındayım. 
Yol kapatılmış; ama beni etkilemiyor, kapalı yoldan geçiyorum. 
Araçlar akşam trafiğinde sıkışmış, bekliyorlar. Umurumda değil, hiç 
beklemeden basıp geçiyorum.
Araçlar sıkışık trafikte bekliyor. Hava sıcak, motorlar ısınmış, klimalar 
soğutmuyor. Ben sıcaklamıyorum, karşımdan gelen benim sağladığım 
serin rüzgar beni serinletiyor ve hiç beklemeden yoluma devam 
ediyorum.
Pozcu’dan kent merkezine 15 dakikada ulaşıyorum. Hem araçlardan 
hem de dolmuşlardan daha çabuk. 
Yakıt giderim yok, dolmuş ücreti de vermiyorum.
Bisikletimle saatte 25 km süratle, sahil parkından ve hiçbir araçla 
karşılaşmadan, kırmızı ışığa rastlamadan kent merkezine ulaşıyorum.
Bisiklet yolu olmayan kentlerde bisikletlerin kaldırımlarda gitme hakkı 
olduğunu öğrendim. Asfalt yola çıkmasam da, kaldırımlardan her yere 
sorunsuz ulaşıyorum. 
Daha önceleri yüksek kaldırımlardan bisikletle inmek zordu, şimdi her 
kaldırımın önüne yapılan engelli rampaları sayesinde bu sorun 
ortadan kalktı. Önceki Belediyenin kaldırım müteahhitlerini 
desteklemesi ile de geniş ve sık sık yenilenmiş çok güzel 
kaldırımlarımız var.
Macit Özcan’ın ihmal ettiği ya da bıraktığı belki de binden fazla 
sorundan bana sorarsanız ilk on içerisinde “Bisiklet Yolları Yapmadığı” 
konusu gelir.
Defalarca yazmama ve bir çevreci CHP Milletvekilini de bu konu için 
araya koyup ricacı yapmama rağmen, bisiklet yolları yıllardır 
yapılmadı. Herhalde dünyada bu iklimde, böyle bir coğrafi konumda 
başka bir ülke olsa neredeyse her yer bisiklet yolları olurdu ve 
çoğunluk bisiklete binerdi.
Ben kış ve yaz bisiklet kullanıyorum ve ayda ortalama 200 kilometre 
yol yapıyorum. Normalde araçla üç haftada bir depo yakıt 
kullanacakken, şimdi üç ay bir depo yakıt yeterli geliyor.
Böylece kent trafiğinin sıkışmamasına, cari açığı teşkil eden akaryakıt 
giderinin azalmasına ve de kendi sağlığıma katkı sağlıyorum.
Umarım bu yazım etkili olur ve bisiklet kullananlar artar.
Bu arada Macit Özcan döneminden hatırladığım bir bisiklet hikayesini 
anlatmak istiyorum.
Güvenli olarak bisiklet kullandığımız sahil parkında bir bisikletli, Macit 
Özcan’ın bir akrabasına çarpmış. Özcan’a şikayet etmişler. Özcan da 
kızarak hangi saatte olayın olduğunu sormuş. Saat 6 ‘da olduğunu 
öğrenince de, akşam 6’dan sonra sahilde bisiklete binmek 
yasaklanmış!
Parkın girişine 18.00 den sonra bisiklete binmek yasak tabelaları 
kondu. Yıllarca ya saat 18.00 den önce kent merkezinden dönmeye 
çalışıyorduk ya da çaresiz, kaçak olarak 18.00’den sonra gizlice, 
zabıtalara görünmemeye çalışarak bisiklete biniyorduk.
Şu anda bu saçma ve anlamsız yasak yok. 
Fakat bu sefer de bütün gün sürat yapan, yarışan motosikletler sahil 
parkında tehlike saçıyor ve yayaları rahatsız ediyor. 
Herhalde şimdi mantıklı olarak,  birisine çarpmadan pakta motosiklet 
yasağı getirilebilir ve yasak levhaları konur, zabıta memurları da buna 
uyulmasını sağlamaya çalışırlar.
Bisiklet yolları bir an önce yapılmaya başlanmalıdır.  
Bisiklet kullanımını özendirici projeler yapılabilir.
Halkın bisiklet sahibi olabilmesi için Belediye Bisiklet Firmaları ile 
ortak bir proje geliştirebilir.
Ne kadar battı çıktılar yapılsa, yeni yollar açılsa, farklı önlemler alınsa 
da Mersin’in trafik sorununu çözmek mümkün olmayacaktır.
Tek çözüm halkın çoğunluğunun bisiklet kullanımına özendirilmesidir.
Ekonomi, zaman, sağlık, stres avantajları ve kazanımları görüldükçe 
daha cazip gelecektir.  
Ben trafik sorununu çözdüm umarım sizde çözersiniz.
HARUN ARSLAN