GÜVEN DUYGUSU
Güven duygusunu sözlükler, korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma, emniyet duygusu şeklinde tanımlıyor. Ancak her insanın farklı bir
 anlam vermesi ve algılaması olabiliyor. Yani, kavramlar ve kelimelerin anlamları zamana, kişiye, topluma göre değişebilir. Yeni manalar kazanabilir. Amainsanlar birbirini onlarla anlamak zorunda. Ortak anlamlarda buluşmazsakinsanlık olarak, anlaşmamız ve kararlı olmamız mümkün değildir.
*
Bu kavramlardan en önemlisi de güven ve duygusudur. Birçok kişinin hayatı güven duygusu üzerine kuruludur. O kişiler zarar görse de insanlara güvenmekten vazgeçemez. Bir insan için ne kadar kötü bir şeydir onu kaybetmek. Daha kötüsü, bu duyguların milletçe kaybedilmesidir.
*
Bazı kurumlarımıza ve insanlarımıza güven var mı? 
Mesela; askeriyeye, hakime, savcıya, mahkemelere, partilere, siyasetçilere… Özellikle partilerin seçim beyannamelerindeki vaatlerini yerine getirebileceklerine güveniyor mu vatandaş. Eğer bu vaatlerin yerine getirilebileceği konusunda kuşku var ve özellikle bu vaatlerin uçuk olması kanaati var ise vatandaş o partiye oy vermeyecektir.
*
Eğer ki, Ak Parti’nin memleketi bunca yıldır idare ettiğine ve bundan sonra da iyi idare edeceğine ve seçim vaatlerindeki vaatlerini yerine getireceğine inanıyor ve güveniyorsa vatandaş oyunu o tarafa kullanacaktır.  
*
Her yönüyle Ak Parti’nin yaptıklarına kötü diyenlerin güvenmesini bekleyemezsin. Onlar biz güvenmiyoruz diyorlar. Ak Parti’ye oy verenlerin büyük bir oranı güveniyorum diyor. Zira anketler bunu söylüyor. Ak Parti’nin veya diğerlerinin alacağı oy insanlara geçmişte verdiği ve seçim vaatleriyle verecekleri güven duygusuna bağlıdır. Her parti kendilerine duyulan güven duygusu oranını küçük görüyorsa kendilerini yeniden sorgulamalıdırlar. En kısa zamanda da gereğini yerine getirmelidirler.  
*
Millet, güven duygusu tanımındaki gibi korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma, emniyet duygusunu yaşamak istiyor. “Bu sebeple, sadece Başbakanlık, Bakanlık koltuklarına değil, insanların gönül tahtına da oturan bir iktidar olmak istiyorlarsa bunu sağlamaya mecbur ve mahkûmdurlar.”
ÖZGÜVEN
Kişinin kendi değeri hakkındaki düşünce ve duygularına dayalı değerlendirmesi; kişinin kendi özelliklerinin ne ölçüde olumlu ya da olumsuz olduğu hakkındaki yorumu. Özgüven, zekiyim, sevilen biriyim gibi kişinin kendisine ilişkin düşünceleri, hem bu düşüncelerin yol açtığı umutsuzluk, utanç gibi duyguları, hem de bu duygu ve düşüncelerin ifadesi olan çekingenlik, dikkat gibi davranışları ifade eder. 
GÜVEN
Bir işadamı büyük borç içindeydi ve hiç bir çıkış yolu görmüyordu. Kredi verenler onu sıkıştırıyorlardı. Mal sağlayanlar ödeme bekliyorlardı. Parkta bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı, firmasını iflastan kurtaracak bir yol var mı diye düşündü. Birden, yaşlı bir adam önünde belirdi. "Bir şeyin seni rahatsız ettiğini görüyorum" dedi yaşlı adam. İşadamının yakınmalarını dinledikten sonra, ona "sana yardım edebileceğime inanıyorum" dedi.
*
Adam işadamının adını sordu, bir çek yazdı ve eline verirken "bu parayı al ve tam bir sene sonra benimle burada buluş, o zaman borcunu ödersin." dedi.
Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu. İşadamı çeke baktı. Çekte 500.000 dolar yazıyordu. İmza ise John D. Rockefeller'a aitti, dünyada o zamanın en zengin adamı.
"Tüm parasal sorunlarımı bir hamlede temizleyebilirim!" diye fark etti. Ama bunun yerine bu bozulmamış çeki kasasına sakladı. Sadece onun orada olduğunu bilmenin, işini kurtarmak için bir yol bulmasında kendisine yardımcı olabileceğini düşündü. Yepyeni bir iyimserlikle daha iyi işler almaya ve daha uzun vadeli ödemelerle işlerini götürmeye başladı. Büyük işler aldı. Birkaç ay içinde borçlarından kurtuldu ve tekrar para kazanmaya başladı.
*
Tam bir sene sonra, elinde bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış saatte yaşlı adam belirdi. Ama tam işadamı ona çeki verip başarı hikayesini paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve yaşlı adamı yakaladı. Hemşire "onu yakaladığıma çok sevindim" diye bağırdı. "Umarım sizi rahatsız etmiyordu. Huzurevinden sürekli kaçıyor ve insanlara kendisinin John D. Rockfeller olduğunu söylüyordu". Ve hemşire adamın koluna girip onu uzaklaştırdı. Şaşkın işadamı orada öyle durdu, sanki donmuştu. Tüm sene boyunca işler aldı, işler kapattı, aldı, sattı. Arkasında yarım milyon dolar olduğuna ikna olmuş olarak. Birden, hayal veya gerçek fark etmez, hayatını değiştirenin para olmadığını fark etti. Hayatını değiştiren, peşinden gittiği her şeyi başarmasını sağlayan yeni bulduğu kendine güvendi.
*
Güveni bazen hiç tanımadıklarımız bize sağlar ve tanıdıklarımız ise güvenimizi dostluğuyla beraber yok eder gider.

BOL KESEDEN ATMA
Hoşa giden bir iş yaptığı için padişah tarafından "dile benden ne dilersen" formatında ödüllendirilen çoban; bastonu havaya atalım yere düşene kadar padişahlık yetkisi bende olsun demiş. Padişah da kabul etmiş ve bastonu havaya atmış. Çoban bağırmış; bütün meralar çobanlar için vakıf olsuuuun.

“Niye mi anlattım? Siyasetin arttıran yok mu kıvamındaki gidişatını görünce aklıma geldi.”
*
Siyasetin arttıran yok mu kıvamındaki gidişatında bir partinin vaatlerine bir bakalım:

Mazot 1,5 lira olacak.
Aylık her haneye 750 lira gelir.
Emekliye yılda iki ikramiye.
Vergiler düşürülecek.
Sıfır vergi+1500 TL. (Asgari ücret)
Konutta arsa payı alınmayacak+ 277 TL taksitli ev.
Faizlerin %80’i silinecek.

Sanki artıran yok mu diyen var; bir başkası da asgari ücret 5 bin TL olacak diyor.
Yok mu artıran; bir ittifakta, işçiye memura ve emekliye %50 zam diyor.
Daha önceki döner partilerinde seyretmiş olduğumuz bu filmi hatırladım.

*
“Politikacılar dünyanın her yerinde aynıdır, nehir olmayan bir yere köprü yapacaklarına söz verirler.”
Nehrin olup olmadığına oy verecekler baksın. Hadi hayırlısı. Bizden söylemesi. Hoş Kalın. İsmet Kadıoğlu. Nisan 2015 Ankara.