Palmiyeler, denizle ve arkasında bazen güneşin batışıyla, bazen dolunayla bu kentin estetik çizgileridir.
Onlarca yaşında, göğe doğru uzayan palmiyeler kenti yüksekten seyrederler; kentteki olayların sessiz ama vakur şahididirler.
Bakım istemezler; su, gübre vermeseniz de onlar inatla kendi kendilerine yaşamlarını sürdürürler ve yükselirler.
İnsanlardan tek bir beklentileri vardır; yükseldikçe yenilenen dalların altında kalan eski dallar budanmalıdır.
Bu dallar iki şekilde budanır.
Çoğunlukla rastgele gövdeden kesilir, fakat bu durumda dalın dip kısımları kuruyarak çirkin bir şekilde gövdede kalır. Bu işin kolay olanı ve tembelliğe kaçanıdır.
Peki doğru olanı nedir? Dallar özel bir bıçakla, tam gövdeden kesilir, böylece gövdenin dümdüz pürüzsüzce yükselmesi sağlanır.
Mersin kartpostallarındaki palmiyeler, bu şekilde pürüzsüz, dalları uygun yöntemle kesilmiş palmiyelerdir.
Her gün çevrenizde, yolunuzun üzerinde, özellikle Adnan Menderes Bulvarı kenarlarında gördüğünüz palmiyelere bu kez dikkatlice bakın. Palmiyelerin bir bölümünün kolay ve yanlış usulde budanmış ve kuru dalların uç kısımlarının ortada olduğunu, diğer bir bölümünün ise tamamen düzgün olarak budanmış olduğunu görürsünüz.
Burada bir palmiyenin yaşını tahmin ederek hangi yıllar doğru budanmış, hangi yıllar kolaya kaçıldığını bilebilirsiniz.
Yani Kaya Mutlu, Okan Merzeci ve Macit Özcan dönemini yaşayan palmiyeler hangi dönemde daha mutlu olduklarını adeta gövdeleriyle haykırıyorlar!
Burada konuya bu bilgiyle bakarsanız, son 15 yılda özellikle sahildeki parkın içerisinde, parkla yaşıt palmiyelerin 15 yıldır doğru budanmadıklarını görürsünüz. Alt kısımlardaki doğru budama yapılmış palmiyeler ise önceki Belediye zamanını işaret ederler.
Yani geçmiş dönemde ısrarla turunç ağacı dikmeyen, anlamsız karabiber ağacı gibi ağaçlarla kenti çirkinleştiren Belediye, palmiye ağaçlarında da bir emek usulsüzlüğü yapmıştır.
Mersin’de önceki dönemde hayvan barınağında hayvanlara nasıl davranıldığını ve oradaki olumsuzlukları biliyoruz.
Sadece bu konu bile 15 yıllık bir kara dönemin dramatik öyküsüdür.
Görüldüğü gibi doğru çalışmayan bir belediye kentin yalnızca insanlarına değil hem ağaçlarına hem de hayvanlarına zarar verebiliyor.
Şimdi eski aksaklıkları düzeltmeye çalışan Büyükşehir Belediyesi doğru budanmamış, adeta tıraşsız, bakımsız bir insan gibi önümüzde duran yüzlerce palmiyeyi doğru budama işlemine başlarsa birkaç hafta içerisinde tüm kentin estetiğini olumlu yönde değiştirecektir.
İnsana, hayvana, ağaca ve çiçeğe verilen değerle başlar her şey. Kenti bir başına arazi rantına dayalı mühendislik kafasıyla parselleyen Belediyecilik artık geride kalmıştır. Elbette doğru planlanmış bir kent, önce insan, hayvan ve doğa saygısının altını çizer. Meydanlarda çalgı çengiye savrulan bütçe, artık bu kentin estetik ve kültür/sanat hayatına aktarılmalıdır. Bunun için kente, insana, hayvana ve doğaya saygılı olmak yeter.
HARUN ARSLAN