Yeterlilik gösteren veya gösteremeyen kişiye o işe layık olduğunu veya olmadığını belirten derecelendirme ve değerlendirme sözcüğü.
Kısaca liyakat, kişinin oturduğu koltuğu doldurmasıdır. Yeter olma hali veya yeterlik diyebiliriz. Yeterlik, görevi başarıyla yapabilme gücüdür. Ancak liyakatin yani yeterliğin temelinde bir “hak etme” kavramı vardır.
Görevler için en yetenekli ve en liyakatli, yeterli elemanların seçilmesi demektir.
İSTİKRARLI OLMAK:
Yaptığı işte, davranışlarında, kişiliğinde, ilişkilerinde dengeli olmak, ayni çizgide devam etmek. Yani, devamlılık, süreklilik demektir. Kararlı olma, durduğu yerde kalma. Bindiği otobüs içinde gül suyu kokusu duyunca, niçin limon kolonyası değil deyip, ilk durakta inmemek.
SADAKAT:
Bağlılık, samimiyet, sadık olmak. Sadakat, doğru düşünmek, doğru konuşmak, doğru davranış sergilemek ve aynı zamanda doğruluğu kalpte korumaktır.
Sadakat olmazsa güven olmaz. Sadık olmayan bir insana güvenemezsin, verdiği sözleri tutmaz, yalan söyler, yapma dersin yapar, istemediğin şekilde davranışlar sergiler. Ama sadık olan kişi sana her şekilde bağlı olur ve senin istemediklerini yapmaz gönülden içten sever.
VEFA:
Sevgide devamlılık ve sevgiyi, ilgiyi devam ettirmek demektir.
Sözlükte "bir şeyi yerine getirmek, sözünde durmak, bağlılık" gibi anlamlara gelen vefa, ahlâkî bir terim olarak görülen iyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara aynı şekilde veya daha fazlasıyla karşılık verme demektir. Vefalı davrananlara vefakâr denir. Vefakar insan, kendisine emek verenlere hiçbir zaman sırtını dönmez.
*
7 Haziran 2015 genel seçimine 3 ay gibi bir zaman kaldı. Aday adayları görücüye çıkmaya başladı. Müracaatlarını yapmış olanlar, parti teşkilatlarında kendilerini tanıtıyorlar. Sanırım her partide bu olmakta. Zira ister ön yoklamalı ister merkezin sıralamasında, kamuoyunda ve teşkilatta yapılan yoklamalar göz önüne alınacağını sanıyorum.
*
Aday adaylar arasından her ilin aday listesi her parti kendi uygulamalarına göre belirleyecek. Bu seçimde listeler bana göre çok önemli. İsimlerin tespitinde, yetkili önce siyaset kurumudur. Siyasi partilerin yaptıkları farklı çalışmaları sonucunda kendi partilerinin aday adayları arasından bir tercih yapacak. Liste ve partinin iktidar olursam yapacaklarım diye vatandaşa sundukları programlara göre, son sözü vatandaş sandıkta verecek. Siyasi partilerin yetkili organları isim tercihini yaparken bir kere değil bin kere düşünmek zorundadır. Yani ince eleyip sık dokumalıdır. Bizler seçmen olarak, sorumluyuz ama siyasi partiler de belirleyecekleri adaylardan sorumludurlar. Biz kimi koyarsak seçilir sözü eskilerde kaldı. Biz bilinçlendik. Bir şeyler vermez ya da diretirseniz işiniz zora girer bunu da bilin.
*
Önümüzdeki seçim sonrası için tüm partiler köklü değişiklikler yapacaklarını söylüyorlar. Sonuçlara bağlı olmakla birlikte kuvvetle muhtemeldir ki, anayasa değişecek.
Hükümet etme sisteminde Parlamenter Sistemden Başkanlık Sistemine geçilecek.
Hukuk sistemi değişecek.
Devlet aygıtı sosyal yapıya uygun biçimde yeniden şekillendirilecek.
Alt başlıklar Anayasa değişimi içinde olacağı için yazmamıza gerek yok. Kısaca ülke baştan aşağı değişecek/değişmeli.
*
Ancak bütün bu işleri yapacak olanın TBMM, yani milletvekilleri. O halde milletvekili adaylarında aranması gereken çok önemli ve olmazsa olmaz bazı vasıflar, nitelikler bulunmalı. Zira büyük işleri başaracak olan ekibin tüm elemanları donanımlı ve güçlü olmalı.
*
Milletvekili adayı olarak belirlenecek kişi;
Özgür ve derin düşünce sahibi, fikir üreten, olup bitenleri yorumlayabilen, okuyan ve araştıran olmalı.
Fikri gelişmiş, kişiliği oturmuş, ufku geniş, topluma sadık, çalışkan ve üretken olmalı.
Kendisi ve çevresiyle barışık, hoşgörülü ve sevecen olmalı.
Sosyal ve siyasal sorumluluk duygusuna sahip, insanlarla iletişimi güçlü ve toplumla hemhal olmalı.
Cesur ve girişimci olmalı. Önüne çıkan engelleri aşmasını bilmeli.
Farklı alanlarda risk üstlenmiş, sorumluluk almış ve başarmış, kendi branşında pratik yetkinlik sahibi ve işinin ehli olmalı.
Ancak, aday adaylık müracaatını yapan kişi siyasete talip olmakta. İyi öğretmenim, iyi doktorum, iyi mühendisim, en iyi muhasebeciyim… aday olabilme ölçüsü olmamalı. Adaylar teşkilatta çalışmış olmalı. Mutfakta çalışmadan aşçı olunmaz. Aşçılığa talipsen mutfakta çalışmış olmalısın ve mutfağın her şeyini bilmelisin,
Aday, bilgili olmalı ve halkın karşısına geçtiği zaman, bildiklerini düzgün bir şekilde ifade edebilmeli. Konfüçyüs’ün dediği gibi, bilgi insana, iyi ahlaklı olmayı, adil olmayı ve insanları tanımayı öğretir.
Mali, hukuki, siyasi, sosyal, kültürel vb. alanlarda kesinlikle geçmişi ve sicili tertemiz olmalı; üzerinde herhangi bir şaibe bulunmamalı.
Aday yıpranmamış olmalı.
*
Bu yazdıklarım herkes tarafından yazılıp çizilen ve istenen şeyler. Bunların hepsini içinde barındıran şu dört şey adaylarda özellikle aranmalıdır.
Liyakat,
İstikrar,
Sadakat,
Vefa,
Sıralamaya konacak adaylarda bu dört hususun olup olmadığına bakılmalıdır. Her parti özellikle, yolculuk yaptığı otobüse, otobüsün en ufak bir sarsıntısında ilk durakta inecek kişileri almamalı. Bindiği koltuğun nereye gittiğini bilen kişiyi koltuğa oturtulmalı diyorum.
*
Kısaca “Seciyesi bozuk insanlara toplumun vekaletini vermeyin. Sizi satar, misyonuna ihanet eder. İşi ehline verin..”
Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar ve yalanlarla mücadele etmeye azmetmiş ve olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan dava adamlarına fırsat vermek lazım. Değerlerimize, mukaddesatımıza yabancı olmayan, saygılı olan, münevver olan ve içimizden birine vekalet vermek lazım. Bekliyoruz ve göreceğiz.
Hoş kalın İsmet Kadıoğlu Mart 2015