Son zamanlarda kenti yeterince tanımayan, söylediklerinin ne gibi anlamlara gelebileceğini ve nelere sebep olabileceğini düşünmeden konuşan çeşitli kentin “değişmez Başkanları”nın basına verdikleri demeçleri ibretle izliyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda Esnaf Odası ve Ticaret Odası Başkanlarının adeta kentteki tüm ekonomik olumsuzlukların suçunu Suriyelilere yükleyen kentte huzursuzluk yaratabilecek haksız ve dayanaksız sözlerini endişe ile izledik.
Daha sonra Valimizin önderliğinde Büyükşehir Belediye Başkanımızla yapılan basın toplantısına katılan Başkanlar yanlış anlaşıldıklarını belirttiler. Aslında da Mersin’de iki yılda açılan 300 e yakın Suriyeli firma ve Suriye’ye % 330 artan ihracatla Suriyelilerin Mersin ekonomisine değil zarar hatta önemli bir katkı verdikleri gerçeği ortaya çıkarıldı.
Peki bu oda Başkanlarının tahriklerine kapılan halkla Suriyeliler arasında Antep ve Maraş’ta ki gibi olaylar çıksaydı bunun sorumlusu kim olacaktı.
Valimizin yerinde müdahalesi ile herhangi bir olumsuz olaya sebebiyet verilmedi.

Tam bu durum unutulmuşken şimdide Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası benzer bir söylemi tekrarladı. Yani yine sayıları 200 ü bulmayan Suriyelilerin açtığı işyerlerine karşı çıkıyor ve bunun Mersinli esnaflara zarar verdiğini söylüyor. Suriyelilerin işyeri açmak için evraklarının tam olmadığını belirtiyor. Acaba Mersin’de evrakları tam olan ne kadar işyeri vardır. Eğer ciddi inceleme yapılırsa bir çok işyerinde eksiklikler bulunacaktır.

Evimin karşısında bir Suriyeli küçük bir manav dükkanı açtı. Tezgahındaki tüm malı toplasanız birkaç yüz lira ancak eder. Yardım amaçlı bir şey satın almak istesem ancak 1 – 2 liralık alacak bir şey bulabiliyorum.
Yine yardımcı olmaya çalıştığım bir aile tam 30 kişi. Suriye’de büyük zeytin bahçeleri olan ve otomobil alım satımı yapan zengin insanlar fakat şu anda hiçbir şeyleri yok, yaşam mücadelesi veriyorlar.

Oda Başkanlarımız biraz da insani değerlerimizi öne çıkarmalılar.
Kendi eksikliklerini, hatalarını Suriyelilere yüklemeleri ve yalnızca gelecek seçimleri tekrar kazanmak amacı için uğraş vermeleri ne kadar üzücü.

Şimdi sn. Valimiz her yanlış, gereksiz, tehlikeli sonuçlar doğuracak Başkanların demeçlerinden sonra bir basın toplantısı yapıp doğruyu anlatacaksa işimiz çok zor.

Sözlü ve yazılı basında yazan ve konuşan bazı kişiler bir dış ilişkiler uzmanı gibi “Suriye’de Hükümetin yanlış politikaları” cümlesi ile başladıkları zaman durumu insani açının dışına çıkartarak siyasi bir şekle sokuyorlar.

Mersin’e gelen, daha doğrusu Suriye rejiminden kaçan Suriyelilerin hemen hemen tamamının Sünni mezhebinden olduğunu biliyoruz. Mersin’in önceden göçle gelen yerleşik Arapların çoğunluğunun farklı mezhepte olduklarını ve yeni gelenlere karşı bu yüzden bir karşıtlığın olduğu ise gerçekten Mersin’in hoşgörü ve barış yapısına uymayan ciddi sorunlar doğurabilecek bir hassas durum.   

Ne olur ülkelerini terk etmek zorunda kalan, burada yalnızca yaşam mücadelesi veren bu insanlara sadece insani açıdan bakarak, onlara karşı daha anlayışlı olalım ve kentimiz insanlarına da barış, hoşgörü, sevgi mesajları vermeye çalışalım. 

HARUN ARSLAN