Hoşunuza gitsin gitmesin, iş dünyası türlü farklılıkların olduğu bir yerdir ve bu durum giderek
daha belirgin hale gelmektedir. İş dışında, size çok benzeyen kişilerle vakit geçirebilirsiniz; ancak
iş söz konusu olduğunda böyle bir seçeneğiniz yoktur. İşyerinde, farklı milletlerden, dinlerden,
ırklardan, farklı yetenek ve geçmişlere sahip kişilerle karşılaşabilirsiniz. Değer yargıları, alışkanlıkları
ve hedefleri farklı olabilir; ancak sizinle ortak bir özelikleri vardır. Hayatlarını kazanmak için
çalışmaktadırlar.
Herkes uygunsuz zamanlarda cep telefonunda çene çalındığına tanık olduğu bir arkadaşı hakkında
hikâyeler anlatmaya bayılırlar. Sadece iş yerlerinde mi; Cenazede telefonla konuşanlar. Araçlarında
yüz yirmi ile giderken bir yandan telefonla konuşanlar, ruj sürenler, biraz abartılı olacak kahve içinler
vardır elbet.
Şuan bunlara inanamadığınızı söylediğinizi duyar gibiyim. Ve ardından hemen cep telefonlarınıza
sarılıp gördüklerinizi harfiyen anlatan yine sizlersiniz.
Birçok patron cep telefonunuzu okulda ki çocuklarımızı yoklamak için kullanmamıza ya da yemeğe
geç kalan arkadaşımıza nerde olduğunu sormak adına sanırım ses çıkarmaz. Patronlar canavar değildir;
sizlerinde birer özel hayatınız olduğunu bilirler ve cep telefonlarınızı yasaklamazlar. Ancak sürekli
cep kulağınızda yâda elinizde cep telefonunuzu gören patronunuz, özel işler çevirdiğinize kanaat
getirebilir. Peki, siz işin bu boyutunda olduğunu düşündünüz mü?
İş arkadaşlarınızın sizin cep telefonlarına olan bağımlılığını bir düşünün. İş arkadaşlarınızda sırf bu
telefon yüzünden yerine getirmeniz gereken görevleri bir arkadaşınıza önceki gece randevunuzu
ya doktorun ayaklarınızda ki şişlikler hakkında söylediklerini anlatmak için ihmal etmenize
öfkelenebilirler. Ve öyle insanlarımız vardır ki cep telefonuyla daha yüksek sesle konuşma
eğilimindedir. Bu sebeple söylediklerini sadece yakınındakiler değil öbür uçtaki insanlar bile
duyabilir. Fakat kimse sizin ne amaçla konuştuğunuzu bilmek zorunda değildir. Merakta etmezler.
1. Kapatın: iş toplantılarında ve yemekte neden telefonlarınız açıkta durur. Telefonunuz bir iki
saat kalsa ne olur, dünyanın sonu gelmez.
2. Ayrıca cep telefonlarını titreşime alıp ta telefon her titreğinde çıkarıp bakan insanlarda yok
değil sanırım.
3. Zil tonu profesyonelliğe biraz yakın olsun. Romantik yâda dokuz sekizlik bir melodi işyeri
ortamınıza sanırım uygun olmayabilir.
4. Bir zaman sınırı belirleyin. Öğle yemek molalarında yâda çay saatlerinde.
5. Özel hayatınızla ilgili bir konuşma ise buna özellikle dikkat edin. Aksi takdirde hiç kimse sizin
sivilce probleminizi dinlemek zorunda değildir.
6. Ailenize eşinize sevdiklerinize. Eviniz yanmadığı , loto dan büyük ikramiye çıkmadığı sürece
aramamalarını söylemenizi.Ararlarsa dahi kendileri ile konuşamayacağınızı bildirmenizi
hatırlatmak zorunda kalınabilir.
7. Ulu orta yerde bağıra bağıra yapılan görüşmelerde biraz dikkatli davranmanız sanırım iyi
olacaktır. Aksi takdirde bir köşede sessiz sedasız sizleri dinleyen birilerinin olduğunu bir
köşeye çekilerek konuşmayı akıl edemeyeceğiniz için dinleyin ide akıl edemezsiniz.
8. Güvenliğiniz açısından iş için yaptığınız bir yolculuk sırasında, cep telefonu ile konuşurken
trafik kazasına neden olabilirsiniz. Şirketiniz yasal olarak bu durumda sizi sorumlu tutabilir.
Aracı bir kenara çekip konuşmanızı tamamlamanız çok daha iyi olacaktır.
Sonuç olarak yapılan bir araştırma da günde ortalama elli altı dakikayı iş ilgili olmayan şeylerle
uğraşarak. Telefonla konuşarak, mesajlaşarak, özel e-postalar gönderip alarak geçirmektedirler.
Patronunuzun sizi sürekli elinizde cep telefonunuzla görmekten hoşlanacağını gerçekten
düşünmüyorsunuz değil mi?
Tolga TURAN