Son zamanlarda yazılan ve söylenenlerde şöyle ifadeler var: “Kimlerin gideceği belli. Bizim asıl bakacağımız kimlerin geleceği.” Erdoğan için siyasette en önemli iki şeyin; halk ve teşkilat olduğunu görüyoruz. Halka rağmen değil onunla beraber..
Tayip Erdoğan´a göre, “teşkilatlar, halkla buluşmayı sağlayan köprü.” Böylece halkta karşılığı olan, samimi ve yetenekli, yıpranmamış kişiler teşkilatlara ve diğer görevlere getirilmelidir. Samimi partililer ‘FETÖ´ ile çok az bile olsa ilişkisi olabilecekler asla kadroda olmamalılar diyor. Liyakatli, halkın içinden gelen kişileri vatandaş kadroda görmek istiyor.
Anladık anlamasına da, bu seçimi nasıl ve kime yaptıracaklar. Vatandaşı ilgilendiren taraf aynı tas aynı hamam olmamalı. Resmiyette olmayan ama vatandaşın bildiği bir tane FETÖ´cü teşkilatta oldu mu vatandaşın konuşacağı tek şey o bir kişi olacaktır. Oturduğum her ortamda partililerden bunları dinliyorum.
Ak Parti Cumhuriyet tarihinde 4 dönem oylarını arttırarak rekor kırmış ve iktidar olduğu bu 4 dönemde de birçok alanda da rekor kırmıştır. Oylarını arttırarak yükselmesi birçok sahadaki icraat farklılıkları sonucudur.
%34 ile 2002´de, %47 ile 2007´de, %50 ile 2011´de iktidar olmuştur. 1015 Haziran seçimlerinde oy oranı %40´a gerilemiş ama 6 ay gibi bir sürede toparlanmış, 1 Kasım 2015 seçimlerinde tekrar oyunu %50´ye çıkartmış ve tekrar tek başına iktidar olmuştur. Referandumda ise bu oy oranı %50´nin de üstündedir. Bunlar Ak Parti´nin halktan aldığı rekorlardır.
Buna benzer rekorlar Demokrat Parti´de de var ama sonuç müdahale ve Menderes´in ve arkadaşlarının canına mal olmuştur. Yine benzer rekorlar Anavatan Partisi ve Adalet Partisi´nde var ama kısa dönem olarak var.
Gerçek, kimlerin ne söyleyip yazdığı değil, sandığın ne söylediğidir. Partide hangi yorgunluk olursa olsun, adına ne dersen de halk Ak Parti´ye güvenini 4 dönemdir sandıkta söylüyor. Sana güveniyor ve oyumu sana veriyorum diyor.
4 dönemdir iktidar olan Ak Parti´de, iktidarın partileri yıprattığı gerçeği ile yorgunluk varlığı inkar edilmiyor. İktidara her zaman çıkarı peşinde olanların sızıp zarar vermeleri olan durumlardır. Dikkatli olunmasına rağmen bu tip insanlardan tamamen kurtulmak mümkün olamaz. Ancak Tayip Erdoğan bunun farkında ve yorgunluktan ve buna dayalı nöbet değişiminden bahsediyor. Erdoğan geçmişi şimdiki zaman üzerinden geleceğe taşımasını bilen bir lider. Geçmişten ders almasını bilen Erdoğan, her türlü baskı ve darbe teşebbüsüne karşı direndi ve başaralı oldu. Bu konuda da başarılı olacak düşündüklerini olumlu şekilde gerçekleştirecektir. Bu bizim için olması gereken. Böylece parti, sonuca gitmek için her şey meşru diyenlerden temizlenecektir. Nitekim bunun böyle olacağını partinin kuruluş yıl dönümünde Erdoğan´ın verdiği “Bu defa çok daha köklü bir değişime ihtiyaç var” mesajıyla anlıyoruz.
“Hiç kimse kerameti kendisinde görmesin, Bizim başarılarımızın gerisinde milletimizle kurduğumuz güçlü ilişki, ondan aldığımız büyük destek var. Ak Parti, kimsesizlerin kimsesi, sesini duyuramayanların sesi, gücü yetmeyenlerin eli kolu olduğu için bunca yıl milletimiz tarafından sahiplendi” mesajı da önemli ve boşuna verilmiş değil.
Bir başka söylediği de şöyle; “Dünyanın ve Türkiye´nin hızla değiştiği bir dönemde, AK Parti´yi durağanlığa mahkûm etmeye hakkımız yoktur. Partiyi sırtlayıp götürmek yerine, partinin sırtına binmeye çalışanları kenara itmek milletimize karşı sorumluluğumuzdur.”
“Davası, yüreğinde ümmet aşkı, kafasında proje bulunmayan, ilkelerimize bağlı olmayan hiç kimse AK Parti´de yönetici konumuna gelemez, bu böyle biline. Şimdi de bu bayrak yarışında görevinde devredecek arkadaşlara teşekkür ediyorum, yeni görev alacak arkadaşlara da şimdiden başarılar diliyorum” dedi
Yine bir ilin İl Danışma Toplantısı´nda verdiği mesaj; “Yapmamız gereken, kapı kapı dolaşacağız. Gurur, kibir bize yakışmaz. Biz mütevazi olacağız. Son zamanlarda gerilim yaşandıysa maalesef yaptığımız yanlışlardan. Kendi çıkarını partisinin ve ülkesinin önünde tutan hiç kimse Ak Parti´de yöneticiliğe talip olamaz” şeklindedir. Partinin, Türkiye´nin hatta bölgenin geleceği için değişimin şart olduğu anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan Türkiye´yi ve insanları seviyor. Halkı seviyor. İşini seviyor. O´nda farklılık var. “Sevmek sevdiğin kişinin saadetini istemektir. Seven kişide farklılık vardır, fedakardır. İçinde bulunduğu toplumun değerlerine uygun ahlaklı insan sever.”
Ak Parti çok sancılı bir dönemde göreve geldi. Halk ona bu durumu düzelt dedi. Sergilediği uygun ve başarılı yöntemlerle büyük zorluklarla saldırılara karşı ayakta kalabilmeyi başardı. Farklı bir parti olduğunu gösterdi ve halk bunu da görebildi. Bana göre Ak parti dönemlerinde Türkiye büyüdü.
Vatandaş gözünün içine bakarak konuşan ve elini samimiyetle tutan siyasetçiyi çok iyi anlıyor. Bunu da Erdoğan gösterdi. Büyümedeki, Erdoğan´ın gösterdiği liderliğin payı büyüktür. (Değişim konusuna devam edeceğiz)
Hoş kalın. Ağustos 2017 Anamur. İsmet Kadıoğlu.