Hemen her toplumda; yönetici-yönetilen ilişkileri benzerdir. İnsanlar rollerini oynar. Toplum oyuncuların yeteneğine göre alkışlar ya da protesto eder. Toplumda cinayet, intihar, fuhuş, hırsızlığın artması, yalan talan, ikiyüzlülüğün meziyet haline gelmesi, halkın bir kesimini ilgilendirmez.. Yandaşlık; gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri mühürlü yapar.
Her şeyin çok iyi olduğunu söyleyenlerin veya tersini ileri sürenlerin aynı sakızı çiğneyenlerin Deve mi, Kuş mu olduklarını düşünürüm!
Devekuşuna sormuşlar; Deve misin, Kuş musun? O da, Ben deveyim demiş... O halde Koş demişler. Ben kuşum, koşamam demiş. Madem kuşsun, o halde uç demişler. Ben deveyim, uçamam, demiş.
Yani, ne develiğin gereğini yerine getirebilmiş, ne de kuşluğun.
Aynı soruyu, din edebiyatı yapanlara da sormak gerek. Siz; Müslüman mısınız, münafık mısınız?
Ne diyeceklerini, nasıl cevap vereceklerini gerçekten merak ediyorum. Çünkü bunların Müslümanlıkları da sahte, sözleri ve yaptıkları da.
Aynen devekuşu gibiler. Ne develer, ne de kuşlar.
Ama, şu da var: İşlerine geldiğinde hem develiği, hem de kuşluğu çok iyi kullanıyorlar!..
Münafık, kafirden daha alçaktır.
Toplumların en büyük sorunu; öyle olanlar değil, öyle görünenlerdir. İnsanlar, yanlış da olsa, samimi olarak bir yolda yürüyor ise, ondan bir zarar gelmez.
Ama öyle değil de, öyle görünüyor ise; böylelerinden uzak durmak ve onlardan korkmak gerekir! Öyle görünenler olarak münafıkları gösterebiliriz...
Kur'an’da 3 sınıf insandan söz edilir. Mü'minler, Kâfirler ve bir de münafıklar.
Buyrulur ki; Münafıklar, kâfirlerden daha tehlikelidir. Ve hatta, daha alçaktırlar.
Niçin? Çünkü, kâfir olanı herkes bilir ve ona göre tavır alır. Ama münafıklar; kâh Müslüman görünürler, kâh kâfirlerle iş tutarlar. Yani, fırıldaktırlar. Dolayısıyla, onlara güven olmaz.
Aynı tehlike, görüntüler ile müslümancılık oynayan münafıklar için de geçerlidir.
Müslüman geçinenlerden kork.
Zira, her zaman yazdığım gibi; Bu ülkede, Samimi Müslümanlar evet vardır.
Ama, Müslüman geçinenler ile Müslümanlıktan geçinenlerin sayısı da yabana atılmayacak kadar çoktur. Aynı düşünce; milliyetçi, demokrat liberaller için de geçerlidir...
Gerçekten de; Türkiye'nin bağımsızlığını ve bağlantısızlığını savunup, bu ülkenin peyk olup sömürülmesine karşı çıkan ve bunun da gereğini yapan samimi Müslümanlar, demokratlar, milliyetçiler vardır.
Ama, bunun yanı sıra; Müslüman geçinenler de vardır... Din, iman der malı götürür, şeytanın dostları olarak sömürüde istismar çarkının sürmesinden yararlanırlar, onların sözcüsü olur, soygunlara sessiz kalırlar.
Bu ne perhiz, bu ne turşu. Müslüman geçinenler böyledir işte.
Bir de Müslümanlıktan geçinenenler var ki, onları hiç sormayın. Gazetelerdeki manşetlerde, yazılarda ve TV'lerdeki konuşmalarda görülüyor.
Bunlar, Müslüman mıdırlar, Müslüman geçinenlerden midir, yoksa Müslümanlıktan geçinenlerden mi?
Bir başka şekliyle sorarsak; Devekuşu mudurlar, yoksa deve veya kuş mu?
Ama, şurası bir gerçek: insanlar aladatılıyor, yanıltılıyor. Ama yanıltılan da, aldatılanlar da ne ilginç ki halinden memnun. Ya memnun olmayanlar?
GünÜN SözÜ: Yaşarken de, öldükten sonra da iyi anılmak istiyorsan dürüst o