Önce İl yönetiminin kuruluşuyla, daha sonra da İlçe Kongreleri ile 
meşgul olan ve bu arada bir rahatsızlık geçirerek hastanede yatan Ak 
Parti İl Başkanı uzun zaman basının karşısına çıkmamıştı.
Nihayet bir televizyon kanalında uzunca bir söyleşi yaptı.
Bugüne kadar daha çok parti içi konularla ilgilenme durumunda 
kalmasına rağmen, Mersin ile ilgili konulara hakimdi. Sakin üslubu, 
düşünerek verdiği mantıklı cevaplar ve en önemlisi şimdiye kadar 
Mersin’de birçok siyasetçide çok alışık olmadığımız ve özlediğimiz 
barışçı, hoşgörülü, kucaklayıcı, kavgacı olmayan tavrı olumluydu.
Kendisine olumsuz ve hatalı cevap vermesi beklenen birçok soru 
soruldu.
Akdeniz Oyunları’nın sönük açılışı, Nükleer Santral, TSG stadının yeri, 
Havaalanı, Turizm Bölgesi, Sahil yolu.
Sorularda Hükümetin Mersin’e yatırım yapmadığı, hatta yatırımları 
engellediği; Mersin’in ihmal edildiği, yani bir anlamda Mersin’in 
cezalandırıldığı gibi bir hava verilmek istense de İsmail Taşpınar tüm 
soruları olgunlukla ve konulara hakim bir tavırla cevaplandırdı.  
Daha da önemlisi, yapıcı bir muhalefet anlayışı sergiledi ve Büyükşehir 
Belediyesine bir yıl süre verdiklerini ve ondan sonra yapılanları, 
yapılmayanları eleştireceklerini söyledi; ancak, Büyükşehir Belediye 
Başkanı’nın üslubundaki sertlikten ve birkaç konudaki 
olumsuzluklardan söz etti; yine de Belediye yönetiminin göreve yeni 
geldiğine dikkat çekerek şimdilik  çok fazla eleştirmedi. 
Bu doğru ve saygıdeğer bir davranıştı. 
Her mantıklı ve vicdanlı Mersinli 15 yıldır bu kentte yapılmayanları ve 
ihmal edilenleri bilir. Olması gereken, eski dönemi savunmak yerine 
yıllardır ihmal edilenlerin telafisi ve yaraların sarılması için katkı 
vermektir. Ülkesini ve kentini sevmek bunu gerektirir.
Bugün yüzlerce ihmal edilmiş, ötelenmiş sorunla karşı karşıya olan 
Mersin’de şimdi asıl olan, politik fayda uğruna gereksiz eleştiriler 
yapmadan el ele vererek kenti tekrar ayağa kaldırmaya çalışmaktır. 
Bu yönden Ak Parti İl Başkanı’nın son konuşmasını olumlu, yapıcı ve 
önemli buluyorum.
Büyükşehir Belediyesi için süre tanıması ve sonrada yapıcı eleştiriler 
yapacağı izlenimini vermesi doğru bir davranıştır.
Hükümetle ve Mersin yatırımları ile ilgili konulara, zaman sınırlaması 
nedeniyle yeterince değinemediğini düşünüyorum. 
Bu vesileyle ben bu konuda bazı ilaveler yapma ihtiyacını duyuyorum;
 Havaalanı konusunda Mersin kent dinamikleri önce 
havaalanının yerine karşı çıktılar. Bir Odanın yöneticileri iptal 
için Danıştay’a dava açmıştı. Yine bazı yöneticilerimiz 
Havaalanının yapılmasını istemeyen Adanalılarla işbirliği 
yaptılar. Daha başından ihaleyi alan müteahhit firmaya karşı bir 
karalama kampanyası başlatıldı.
 Antalya sahil yolunun geciktiğinden şikayet edilmektedir. 
Konuyu ciddi inceleyenler turizme zarar vermemesi için 
güzergahın değiştirildiğini öğreneceklerdir. Eğer güzergah 
değiştirilmese şimdiye çoktan bitmiş olacaktı. Fakat bu 
gecikmeyle yol deniz sahilinden uzaklaştırılarak birçok turizm 
alanı kazanılmıştır. Bunun sonunda da tünel sayısı ve yolun 
maliyeti artmıştır. Bunun için de yeterli ödenek çıkarılmıştır.
 Nükleer konusunda artık konuşmak son derece anlamsızdır. 
ÇED raporu çıkmış ve kesinleşmiştir. Bugün tüm dünyada hem 
turizm hem de tarım alanlarının bitişiğinde nükleer santraller 
varken ve çevreye hiçbir zararları yokken nedense siyaset 
uğruna Mersin’de bir sanal korku yaratılmıştır ve bir siyasi 
anlayış bunu siyaset malzemesi olarak yapmayı sürdürmektedir.
 TSG stadının yeri üzerinde şu anda hazır hiçbir proje yoktur. Yer 
TOKİ’nindir. Fakat sonunda Büyükşehir Belediyesi bu yere 
karşılık TOKİ’ye başka bir yer verecek ve TSG stadının yeri kent 
yararına halka açık bir yer olarak kullanılacaktır. Tabii burada 
Büyükşehir Belediyesi’nin bunu ancak İktidar Partisi yönetimi ile 
birlikte hareket ederek sağlayabileceği gerçeği unutulmamalıdır. 
Yani konu kent yararına akıllı bir çalışmayı, gereksiz politik 
kavgalardan kaçınarak diyalog içinde bir ilişkiyi öngörmektedir.
 Kazanlı Turizm Projesinde Antalyalı avukatların Danıştay’a iptal   
davası açtıkları, bu davanın dört yıl sürdüğü sanırım unutuldu. 
Buna karşı Mersin kent dinamiklerinin hiçbir karşı duruşu 
olmadı! Ayrıca turizm bölgesine giden yol tamamlanmış olsa 
firmalar bugüne kadar inşaata başlayabilirlerdi. Bu yolun neden 
bugüne kadar yapılmadığı ve kimin engellediği de açıkça 
konuşulmalıdır.
Ne yazık ki,  bugüne kadar Hükümetin Mersin’e yapacağı yatırımlara 
geçen 3 dönemde Büyükşehir Belediyesinin siyasi anlayışından dolayı 
hep karşı çıkıldı ve engellenmeye çalışıldı; eli kalem tutan, vicdan ve 
izan sahibi her Mersinli lütfen bunu sakince düşünsün. Bu anlayış 
Mersin’in kent dinamiklerinin çoğunluğunda hakim oldu. En somut 
örneğini de Akdeniz Oyunları Tesislerinin yapımında Büyükşehir 
Belediyesi’nin engellemelerinde açıkça gördük.
Ayrıca dış bağlantılı bir gücün ve Mersin’deki bazı yabancı resmi ve 
sivil temsilcilikleri, kendileri çok ortada gözükmeden hayati önemde 
ve ülke ekonomisine katkı verecek projelere karşı olan her duruşu 
desteklediler; neredeyse güçlü bir muhalefet odağı oluşturdular. 
Değerli medyamız ve kent dinamikleri hiç bu olguyu kurcalamadılar, 
sorgulamadılar.
Şimdi Büyükşehir Belediyesi başka bir siyasi anlayışın yönetiminde. 
Bugüne kadar da sorunlarla mücadele etmeye, yeni bir kadro 
kurmaya çalıştılar; iyi niyetle ve gayretle işe koyuldular, yoğun bir 
tempo içine girdiler.  
Bu dönemde İl Başkanı’nın olumlu anlayışının etkisiyle, Ak Partili 
Meclis Üyeleri de Belediye yönetiminin  çözüm arayışlarına ve yeni 
yapılanma ve onarma çalışmalarına iyi niyetle yaklaşarak destek 
vermişlerdir. 
Yeni Büyükşehir Belediye yönetimi de Ak Parti İl Başkanı Taşpınar’ın 
bu olumlu ve kent yararını gözeten muhalefet anlayışına değer 
vermelidir;  15 yılın biriken sorunlarının çözümünde birlikte 
çalışmalıdırlar. Sn. Kocamaz’ın göreve başlamasından bu yana izlediği 
dirayetli ve dikkatli çizgi elbette bu konuda da olumlu bir etken 
olacaktır.
Yeni seçilen CHP İl Başkanı’nın da eski anlayıştan uzaklaşacağını ümit 
ediyorum. Önce bir özeleştiri yapmalıdır; geçmiş yönetimin Mersin’e 
15 yılda önemli bir tahribat yaptığını kabul ederek yeni bir politik 
çalışma başlatmalıdır; eskiyi, yani yenilgiyle kapanmış bir 15 yıllık 
dönemi savunarak sürdüreceği politik dil, kendilerini de hızla 
tüketecektir.  CHP Mersin Milletvekilleri de kör bir muhalefete 
kilitlenerek her şeyi eleştirmeye dayalı muhalefet anlayışının dışına 
çıkmalıdır ve doğru olan Mersin yatırımlarını ve Belediyenin doğru 
hizmetlerini desteklemelidir.
 Bugün doğru hizmetler yapan, iyi çalışan Büyükşehir Belediyesi, 
siyasi olarak MHP’ye;
 Mersin’in projelerini destekleyen, takipçisi olan ve 
gerçekleşmesine katkı veren İktidar partisi Ak Parti’ye;
 Geçmişin özeleştirisini yapabilen ve kentin olumlu projelerine 
siyaset uğruna eleştiride bulunmayan ana muhalefet partisi ise 
CHP’ye; 
dönük bir politik fayda sağlayacaktır.
Yani Mersin kentinde politika gerçek anlamda bir hizmet üretmeye, 
çalışmaya ve kente doğrudan katkı vermeye bağlı olacaktır.
Bunun da önümüzdeki genel seçimlerde ne anlama geldiğini hep 
birlikte göreceğiz. 
Politikacılar da genel ideolojik nutuklara yönelmeden, doğrudan 
Mersin ve Mersinli üzerinden hizmetlerinin karşılığını alacaktır. 
Mersin yavaş yavaş eskilerden, yıllardır kentin üzerine çöreklenen 
değişmez isimlerden kurtuluyor.
Şimdi yeni isimlerle yeni bir dönem başlamıştır.
Yeni Vali, Yeni Büyükşehir Belediye Başkanı, Yeni Rektör, Yeni İktidar 
Partisi İl Başkanı, Yeni Ana Muhalefet Partisi İl Başkanı…
Yeni bir siyaset ve hizmet anlayışıyla,  “Yeni Mersin”e dair inancımızı 
ve ümidimizi koruyarak Mersin için tartışalım, konuşalım ve arayış 
içinde olalım. Bu kentten ülke politikasına da örnek olacak bir 
demokratik gelenek oluşturalım; kaygımız hizmet olsun ve başarıyı 
alkışlamaktan hiç gocunmayalım. Bunun için de, kime ve hangi 
döneme ait olursa olsun yanlışı, eksiği, sıkıntıyı açıkça konuşarak 
gereğini el birliğiyle yapalım. Suçluyu, yanlış yapanı, geleceği 
çökertenleri, arkasında dert ve sorunlar yumağı bırakanları savunarak 
politika yapmayalım; iyi niyetle hizmet için çırpınanlara da omuz 
verelim, aklımızla ve vicdanımızla yardımcı olalım. 
Böylesi bir sağduyulu politikanın zaten halkta karşılığı olacaktır. Buna 
inanmayan, neden siyaset yaptığı sorusuna ahlaklı bir cevap 
bulabilir mi?
HARUN ARSLAN