Suç’un, ahlak’ın, adalet’in, hak’kın, milli irade’nin, demokrasi’nin anlamları değişiyor.

İslamcısı, tarikatçısı, dincisi, dinsizi, sosyalisti, ulusalcısı, Atatürkçüsü, muhafazakarı, ırkçısı, milliyetçisi, ülkücüsü, demokratı, liberali, döneği, herkesin kafası karışmış durumda.

 

Demokrasi deniliyor; meclis suçlular meclisine dönüşüyor.

Hukuk devleti deniliyor; hukuk yandaşa göre anlam kazanıyor.

Adalet deniliyor; yandaşa karşıta göre adalet deniliyor.

Bürokrasi deniliyor; yandaşlığa dayalı yeni bürokratik yapılanma sürüyor.

Medya deniliyor; her olaya zıt görüş ortaya koyan ikicilikli anlayış ortaya çıkıyor.

Her gün yalan söyleniyor, olaylar çarpıtılıyor. Yaşa varol deniliyor.

 

Kim demokrat, kim baskıcı?

Kim doğruyu söylüyor, kim yalan söylüyor?

Kim gerçeği açıklıyor, kim yanıltıyor?

Kim haklı kim haksız?

Kim terörist, kim vatansever?

Halk dinli dinsiz diye etnik ve mezhep ayrışmasına yönelmiş hala birlik diyorlar.

 

Deniyor ki siyasetçiyi, seçilmişi, halk sandıkta ancak ve ancak cezalandırabilir onun dışında o yargılanamaz, hesap veremez.

 

Kanunlar çıkarılmış, Meclis şu kadar süre çalışmış, kime ne? Sana ne, bana ne?

 

Meclis; suçluların birbirini koruyup kolladığı, ayrıcalıklı kişilerin yer aldığı, dokunulmazlık zırhıyla donanmış, Birbirlerinin gırtlağına sarılan, burun kıranların yer aldığı yer.

 

Kimi suçlu gizli tanık olur, etkisizleştirilecek kişileri suçlama aleti olur.

Kimi suçlu ihale alamaz kimi suçlu ihale alır, milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçlu milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçlu yandaş olur, bürokrattır, kimse dokunamaz.

Kimi suçlu terör eyleminden dolayı tutuklanır, milletvekili olur, davalar durur.

Kimi suçu hırsızlık yapar, görev yaptı denir, korunur.

Kimi suçlu bağış adı altında rüşvet alır, bağış suç değil denir.

 

Deniyor ki reform paketleri ile yargıda düzenleme yapıyoruz.  

Hırsızlığın, rüşvetin üzerine giden hakimi savcıyı polisi görevden alınırken, kanun adamı nasıl olur da; güçlü-etkili kişi ya da kişilerle ilgili hukuku işletebilir?

Hukuk devletinde Yargı’nın görevi; güçlüyü korumak, kollamak, garibanı ise susturmak ve sindirmek midir?

Güvencesiz kanun adamı, seyrediyor olan biteni. Arada sırada bir mankeni gözetim altına alır, gündemi meşgul eder. Çaresiz seyreder. Peki neden?

 

Soruyorum hukuk kimler için?

Bir tane siyasetçi, müteahhit, iş adamı, gazeteci, sanatçı ,bürokrat yargılanınca tutuklanınca hemen ayağa kalkılıyor, yargılanamaz tutuklanamaz deniliyor.

 

Cezaevlerine bakın. Yüz binin üzerinde cezaevinde kalanlar içinde kimler var?

Çeşitli gerekçelerle birçok kişi tutuklu, yargılanıyorlar.

 

Yaşanan gerçekler ortada iken bunların tartışılması yerine yıllar öncesinin konularını gündeme getirip tartıştırıyorlar.

 

İslam’ın ahlakı değerlerini altüst eden yeni İslamcıların etkili ve yetkili olduğu bir ülke.

Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, yalanın, talanın suç olmaktan çıkarılmak istendiği bir ülke.

 

Garip Türkiyem. Tüm bunlara rağmen; seçimde oyunu neden ve niçin kime verdiğini bilmeyen garip insanlar ülkesi. Daha çok soysunlar daha çok çalıp çırpsın daha çok kandırsınlar diye yalan söyleyenlere oy veren garibanlar. Müstehaklar mı desem bilmem ki?

 

Demokrasi; kimler için anlaşılmıyor mu?

 

Günün Sözü: Kişiye göre adaletsizlik yapılıyorsa felaket yakındır.