İstanbul, İzmir, Antalya veya Mersin fark etmiyor her il ve ilçede, metro, Tranbay, metrobüs, otobüs veya minibüslerde, sıradaki durak bilgisi sesli bir şekilde ve yazılı ve ekranda görüntülü bir şekilde verilmelidir.
Personellerin özellikle sürücülerin ilgili birimler tarafından bilgilendirme ve davranış konusunda eğitime tabi tutulup bilinçlendirilmelidir.
Gözlemlediğim ve başımdan geçen birkaç olayı sizlerle ve yetkilerle paylaşmak istiyorum.
Akşam saat 18’den sonra şehir içi otobüslerde yolcu sayısı oldukça fazla oluyor. İş çıkışı ya da mevsimine bağlı olsa da akşamın olması dolayısıyla evlere dönüş saati olduğu için.
Otobüs (Büyükşehir belediyesine ait, yani minibüs değil) durakta durdu; ön kapıdan yolcu binmeye başladı, orta kapı açılmadı ve vatandaşın birisi yüksek sesle “şoför bey orta kapıyı açar mısınız” diye seslendi. Şoför; “kardeşim buton var ona basacaksınız açacağım, müneccim miyim ben” diye yüksek sesle söylenip kapıyı açtı. Şoför haklı; ancak çok kalabalık, düğmeye basmak kalabalıktan dolayı ulaşılamadığından mümkün olmayabilir. Ayrıca düğmeye basacaksın ama yerini bulamayabiliyorsun. Ya da vatandaş çok fazla otobüse binmediği için bu kuralların farkında olmayabiliyor. Hastane veya devlet dairesinde, mahkemede vs. gibi yerlerde bir işi olur zorunlu gelmiştir. Hatta parası vardır kartlı binişi de bilmez, diğer bir yolcu aracılığı ile binebilir. İşte bu gibi mazeretlerin olabileceğini şoför bilmeli değil mi? “Ben müneccim miyim?”
Otobüslerin arkasında numaralar (Örneğin KC06 gibi) yok. Sadece ön camda var. Vatandaş durakta duran ama hareket etmek üzere olan otobüsün biniş kapısına arkadan yanaşır ve sorar “Markantalya’dan geçer mi?” Şoför aynen şöyle der “Arabanın önünde yazıyor.” Be kardeşim Allah rızası için, “geçer ya da geçmez” demen tek kelime, üç kelimeli cümleyi söylemenin yerine tek kelimeyi söylesen günah mı işlemiş olacaksın.
Durakta duran yolcu gitmek istediği noktaya hangi otobüsün gittiğini bilmemekte. Duraktaki yolculara soruyor onlar da bilemiyor. Gelen otobüs durunca kapıdan kafasını uzatarak şoföre soruyor, “İl sağlık Müdürlüğü’ne hangi numaralı otobüs gider şoför bey?” şoförün cevabı; sanki azarlar gibi “bilmem…”
Bayan iki eli dolu koşarak otobüse biner. Elindeki eşyaları hemen kapı arkasına koyar. Kartını çıkaracak ve kart basacak. Yaşlı kadın. Ayakta zor duruyor. Zor şartlarda kartını basıyor. Tabi ki orada duruşu hatalı. Şoför düzgün ve uygun bir şekilde, diğer bir vatandaşın yardımıyla kapıdan uzaklaştırıp ortalara yollaması doğru olanı. Ama şoför bey tam tamına aynı olmasa da yaklaşık olarak azarlar gibi “hanım efendi orada durmayın ortalara gidin” der. Ben de en ön koltukta oturuyorum, genç bir delikanlıya teyzenin eşyalarına yardım et oradan uzaklaştır, yoksa şoför hanımefendiyi daha fazla durursa dövecek diyerek homurdanıyor, karnımdan konuşuyorum.
Tabi gençler de alem. O teyzeleri ya da başka yaşlı ve çocuklu kişilerin ayakta olduklarını görmezler. Ya uyur numarası çekip kafalarını koltuğa dayar gözlerini yumarlar. Ya da en kötüsü ellerinde akıllı telefon onunla uğraşır dururlar. Gözlerini bir kaldırıp bakmazlar. Benim o cep telefonuyla oynamalarına rahatsızlığımı da bahane ederek bazen dayanamayıp, oğlum bak yaşlı teyzen, amcan yer verir misin dediğim oluyor.
Yolcu biniyor. Binerken ben şu adrese gideceğim hangi durakta ineceğimi bilmiyorum, bana söyler misiniz der. Şoför de tamam der. Ama cep telefonu ile durmadan konuşmakta. Dediği yere gelir ve geçer, telefonla devamlı konuşmasından dolayı yolcuya ineceği durağı söylemeyi unutur. Şoförün sürekli telefon ile konuşması doğru mu? Zaten o kadar hızlı sürüyorlar ki, adeta sağa sola çarptı çarpacak korkusu içinde yayık ayranı gibi olduğun yerde çalkalanıp durursun.
Çok eşyan vardır, durak haricinde şartlar müsait, indirebilir misin dersin hayır der, tabi ki haklı kurallara uymak durumunda. Ancak yine yolcunun lehine ama yolcuyu alırken durak harici el kaldıranı( tabi şartlar uygun olmak üzere) her seferinde alıyor. Çifte standart olmadı mı kardeşim. Hiç birini yapmayacaksın.
Zihinsel engelli bir vatandaş eşyaları ve her şeyi birbirleri ile karıştırıyormuş. Armuda kiraz kiraza şeftali, tavuğa mısır demesi gibi. Akıl hastanesine yatırılmış ve belirli bir süre kaldıktan sonra doktora doktor bey ben akıllandım, artık karıştırmıyorum demiş hasta. Doktor muayene etmiş doğru iyileşmiş. Ve çıkış işlemlerini yapmaya başlamış. Evrak üzerinde son imzasına atacağı sırada hasta, doktor bey benim kafama takılan bir durum var; ben kendimin darı(mısır) olmadığımı biliyorum ama tavuklar bunu biliyor mu demiş. İşte bu durum gibi benimde 65 yaş üzeri ve diğerleri için kafama takılan bir durum var:
Hükümet, 65 yaş üstündeki vatandaşların hangi şehirde olursa olsun, sorunsuz bir şekilde toplu taşıma araçlarından yararlanabilmesi için yönetmelik çıkardı. Ve bu vatandaşlar araçlara nüfus cüzdanlarını göstererek ücretsiz araçlara binebilirler şeklinde kanuna dayalı yönetmelik var.
2 Ağustos 2013 tarihinde resmi gazetede yayımlanan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın da 4 Mart 2014 tarihinde yayımladığı yönetmelikle yürürlüğe giren 6495 sayılı kanunun 88.maddesi gereği, 65 yaş ve üzerindekilerin ‘nüfus cüzdanlarını göstererek’ ücretsiz olarak faydalanabilecekler.
Ben tam bir yıl önce İzmir’e uçakla gittim. Uygun zamanda bileti aldığım için otobüs biletinden daha ucuz ücretle gittiğimi de söylemeliyim Oradan Manisa Demirci’ye gidebilmem için otogara gitmek lazımdı. Elimde valiz koşturarak ve acele bir şekilde şehir içi otobüs bileti satan gişeyi buldum. Bileti aldım ve öğretmen indirimi yazısını gördüm, ben öğretmenim işte kimliğim deyince biletçi; hocam al şu paranı ver biletleri sen 65 yaşındasın kimliğini göster ücretsiz gidersin dedi. Tabi ki hoşuma gitti ve yasanın gereği yapılıyor.
Şu an İzmir’in uygulamasını bilmiyorum ama diğer şehirlerde örneğin Antalya’da kart çıkartıyorsunuz. Ama kafama takılan aynı kart neden Ankara veya Mersin’de Anamur’da geçmesin. Ya da kimlikle ücretsiz binilmesin. Ayrıca Mersin’de de bir kart mı çıkartmalı? Eğer öyleyse bu zor bir durum, sanırım.
Ben bu konuyu da şunun için gündeme getirdim. Komşum esnaf ağzını açıp gözünü yumuyor bu bir haksızlık, benim bir arkadaşım bu kurala uygun olduğu halde para verip uygulamıyor diyor. Ayrıca tam şahit değilim ama minibüsler bu duruma söyleniyormuş diye duydum. İnşallah öyle değildir. Bu uygulamanın sosyal devlet olmanın gereği diye düşünüyorum. Esas konu da bir şehre ait çıkartılan kart tüm belediyelerde geçerli olsun.
Bizden söylemesi, uygulaması yetkililere ait. İyi hizmet, kaliteli hizmet kimden gelirse Allah ondan razı olsun.
Hoş kalın. Mayıs 2016, Antalya, İsmet Kadıoğlu.