BAŞLARKEN
Gazetecilik; okuyucunun gerçeğe, doğruya ulaşmasını, ulaşmasa bile yaklaşmasını sağlayabilme mesleğidir. Gazeteci denen kişi, “olayların bütün cephelerini gösterip gerçeğe yaklaştırmaya çalışma mesleğini yapan kişinin adıdır. Gazetecinin tek sadakati gerçeğe karşı olmalıdır.” Gazeteci her konuda bilgili ve her konuya ilgili olmalıdır. İyi gazetecilik okulu olduğunu da sanmıyorum. Bu konu üzerinde istenen değişikliğe sahip herkes gazeteci olur ve yazılarını da yazar. Gazeteci tarlada biten bir sebze değildir. Tabi ki gazeteci olmak için belli bir süreç lazım. Yılların gazetecisi, tecrübe tabi ki önemli. Yılların öğretmeni, köşesinde bildiği konuları kaleme alıp insanlara sunmalıdır. Ben de öyle yaptım ve birikimimi ve zaman içerisinde raflara koyduğum ilaçlarımı reçete getirene, ilaçları raflardan indirip hastalara veriyorum. İnşallah doğru veriyorumdur. Herhalde doğru veriyorum ki:

Gazetemizin sorumlusu Vadi Bey kardeşimden bir mail aldım. Aynen alıyorum.
“Merhaba İsmet bey ,
Yazılarınızı takip etmekteyim. Sizin yazılarınızı yayınlamaktan onur duyacağımdan emin olabilirsiniz. Bizim sitemizde de yazmak ister misiniz?”
Ben de neden olmasın dedim ve bugünden itibaren başladım. Hayırlı olsun diyelim.

KEŞKEK
Ağustos ayının sonuna doğru köyüme gittiğimde, dayımın evinin damında ve hayvan barınma ya da hayvan yiyeceği saklama yeri olan, çivlik diye adlandırdığımız damın üstünde, bembeyaz, darı (mısır) sömeklerinin kurutulmak üzere serili olduğunu gördüm. Bembeyaz, zemine yağmış kar gibi çok hoş görünüyordu. Biliyorum eskiden biz de aynı iri taneli ve beyaz darı ekerdik. Hatırladığıma göre sonradan sarı renkli ve küçük taneli darılar ekilmeye başlamıştı. Sordum Kadı dayıya ve Fadime neneye, niçin sarı darı ekmiyorsunuz dedim. “Eh a gardaşım, birincisi bazlaması çok farklı olur ikincisi keşkek sadece beyaz darıdan olur. Olduğu kadarıyla biz ürettiğimizi satarız ve satın alanlar, keşkek için alır dediler.

Yörede, özelikle Anamur ve çevresinde, düğünlerin, mevlütlerin, bayramların ve özel günlerde verilen genel yemeklerde, ben buraya yemek için değil keşkek için geldim denen ve kendimin de vazgeçilmezi olan keşkekten bahsetmek ve keşkeği bilmeyenlere ya da unutmuşlara hatırlatmak istedim.

Yalnız bizim yöremizde olan ve bir başka yörede olmadığını sandığım mısır keşkeğinden bahsedeceğim. Bizde, keşkeği mısırdan yapmak esastır. Buğdaydan da yapılır. Keşkek yemeği iki türlüdür. Yahnili keşkek (Yahni; et ve soğan ile hazırlanmış sos demektir.) Yoğurtlu keşkek.

Keşkek ister yahnili olarak yenilsin, ister yoğurtlu olarak ana maddesi mısırdır(darıdır) ve buğdaydır. Keşkek yemeğinin nasıl yapılmasından öte, darının keşkek yemeği yapılabilecek hale nasıl gelmesine bakalım.

Dibek; buğday, mısır gibi tahılları işlemek, onları çorbalık, bulgurluk, aşlık gibi gıda maddelerine dönüştüren, üzerinde yapılan işlemle sağa sola hareket edemeyecek büyüklükte, ortasında yarım metre (daha büyüğü veya daha küçüğü de olabilir) çapında, 40, 50 cm. derinliğinde açılmış çukur bulunan taş.  

Solku; keşkeklik darıyı dibekte dövmek için, tek taraflı çekiç gibi ve saplı sert ve dayanaklı ağaçtan yapılmış olan malzemedir.

Keşkeklik darılar önce bir süreliğine kap içinde ısıtılır. Daha sonra dibeklerde solkularla dövülerek kepertilir. Kepertme işlemi mısırın kabuğunu alma ve kendisini de biraz döverek küçültme işlemidir. Solkular vuruldukça nemli mısırın kabukları ayrılacak, ancak dibek içinde kalacaktır. Dibeklerde dövülen mısırlar bez üzerine serilerek dam başlarında ala güneşli yerlerde kurutulur. Kurutma işleminden sonra rüzgârda savrulunca mısır içerisindeki kabuklar, kepekler uçacak geriye keşkeklik dövülmüş dövme dediğimiz mısırlar kalacaktır. Düğünlerde veya evlerde pişirileceği zaman akşamdan ıslatılır. Islatma suyu süzülür. Yeniden bol miktarda su konularak büyük kazanlarda, odun ateşiyle ocaklarda koyu bir kıvam alıncaya kadar pişirilir. Kazanların odun ateşi ile kaynatılması keşkeğin lezzetini artırmaktadır.

Yörede, yemek masaları etrafındaki kişilere birer tabak verilir, her tabağa da, kişinin isteğine göre yemekler sırayla servis edilir. Çorba, etli kuru fasulye, etli pilav, tatlı, ortada salata ve en son kişinin isteğine göre yahnili ya da yoğurtlu keşkek servis yapılır. Keşkeğin üzerine isteğe göre, sulu didilmiş, biberli ve yağlı olarak kızartılarak pişirilmiş et ve soğan ya da soğuk olarak yoğurt ilave edilmek suretiyle servis yapılır. Üzerine kekik, nane koyularak yenir.

Anamur ve çevresinde düğünlerin, mevlütlerin ve bayram ikramlarının vazgeçilmezi darı  keşkeği yanında, mısır un haline getirilip gözlemesi, yani tapa tap ekmeği yapılır, buna bazlama denir. Bu isim, ekmeğin oklava ile açılması zor olduğundan, ekmek yapılan senit üzerinde, hamura elle tapa tap vurularak yapıldığı için verilmiştir. Yukarıda bahsettiğim gibi keşkek için darı dövmesi yapılır ki bu başka yörede yoktur diye düşünüyorum. Keşkek dövmesi şimdilerde değirmende de yapılabiliyor. Esas olanı, bir araya gelen 5-6 kadının dibekte solkularla, dibekteki darı üzerine sırayla vurarak, döverek hazırladığı dövmedir. Pişirilen darının üstüne et ve soğan keşkeği ile servis yapılır, veya haşlanan döğmenin üzerine yoğurt nane yanında da kuru soğanla servis yapılır.

Bizim medeniyetimizde yemek kültürü, bir nevi ibadet biçimindedir. Orta Asya’dan Anadolu’ya göçte ve daha sonrasında, beslenmenin her türlüsünde, dini vecibeler ve gereklilikler vardır. Anadolu’da beslenme, hayatın devam etmesi için biyolojik bir ihtiyaçtan ziyade, kültürel değerlerin yaşatılması ve devamı için oldukça önemli olmuştur.

Keşkek ve benzeri yemek merasimleri, insanları bir araya getiren ve aralarındaki bağları kuvvetlendiren toplu yemek günleridir. Keşkek; paylaşmanın, kardeşliğin, dayanışmanın, birlikte yardımlaşmanın ve değerlerimizin yaşatılması için sürekli yenmeye ve yapılmaya devam edecektir. Keşkek günleri, hemen hemen ülkemizin her yöresinde küçük farklılıklarla bilinmekte ve her yıl icra edilmektedir. Keşkek; bazı bölgelerimizde ise Ramazan ve bayram günlerinin vazgeçilmez yemeklerindendir. Hoş kalın. İsmet Kadıoğlu – Eylül 2014