Mersin İl Özel İdaresi’nin son döneminde, CHP ve MHP’nin koalisyon
yaptığını biliyoruz. Böylece bütün çalışmalar ve hizmetler karşılıklı
olarak bir şekilde engellenmiş ya da geciktirilmişti. Bundan da
Mersin’in özellikle kırsal kesiminde yaşayanlar zarar gördü.
O günlerde genelde kentteki tüm oluşumlarda etkisi, egemenliği ve
çeşitli destekleri olan “Özcan ve CHP” yönetiminin o günkü MHP
yöneticilerini etkileyerek birlikte koalisyon kurulmasını sağladıklarını
görüyoruz.
Meclislerde üyelerin grup kararı ile oy kullanmaları ve yine grup kararı
ile başka bir parti ile ittifak yapmaları ne kadar demokratik, ne kadar
adaletli ve de üyelerin kendi özgün görüşlerine ne kadar saygılı
olduğunu yargılamamız gerekir.
Geçtiğimiz hafta böyle bir koalisyon ittifakı da Büyükşehir Belediyesi
Meclisi’nde gerçekleşti; CHP’liler bu kez Ak Partililerle birleştiler.
Büyükşehir Belediye Başkanı’na bir mesaj vermek ya da bir ikazda
bulunmayı amaçladıklarını duyuyor ve anlıyoruz.
Bir tarafta bu kentin son 15 yılına tüm olumsuzluğuyla damgasını
vurmuş CHP yerel yönetimi ve onun destekçisi CHP yöneticileri…
Diğer tarafta da miras aldığı yüzlerce sorunu, yanlışı, adaletsizliği
çözmeye çalışan mevcut Büyükşehir Belediye yönetimi…
Burada net olarak sorun şudur: Mersin sevgisi, sorunların çözülmesi
isteği, kentin gelişmesine katkı verme gibi kent yararına düşünceler
ışığında acaba kimin desteklemesi ve kiminle birlikte çalışması
gerekiyor?
15 yılda kenti bu duruma getirenlerle birlik olan, sorumluları
eleştirmeyen bir CHP anlayışını mı yoksa sorunları çözmeye çalışan ve
bu büyük yük altında sosyal ilişkilerde küçük hatalar da yapsa bir
düze çıkabilme savaşındaki Büyükşehir Belediyesi’ni mi ?
Maalesef 15 yıl boyunca bu kentte yapılan olumsuzluklar hakkında
hala ne Meclis üyeleri, ne parti yöneticileri ne de “özgür” basın
eleştiriyi aklına getirmiyor. Ötesinde, başlayan yasal soruşturmayı bile
neredeyse yeminli bir sessizlik içinde karşılıyor; yorum yapamıyor,
fikri yok, belleği kayıp…
Ayrıca bu Meclis konulara tam olarak hakim, araştırmacı, ilgili Meclis
üyelerinden meydana gelmiyor. Bu bir yıl içerisinde de, bu yönde bir
ilerleme ve iyileşme göremedik.
Bir yıl içerisinde tüm Belediye Meclis Toplantılarını takip ettim.
Genelde dilek ve temenni bölümleri boş geçiyor; üyeler pek ilgi
göstermiyor, katılanlar da konuşmuyor. Konuşanların da temel
meselesi yurt dışı gezilere daha çok Meclis üyesinin gitmesi, Belediye
çalışanlarının araştırma amaçlı yurt dışı gezilerine Meclis üyelerinin
de katılmaları…
Bu kentimiz adına son derece üzücü ve kaygı verici bir durumdur.
Yıllar önce bir Belediye yönetiminde Meclis Üyelerine doldurmaları
gereken bir form veriliyor; hangi ülkeleri görmek istedikleri
soruluyordu. Bu isteklere göre de yurt dışı geziler düzenleniyordu.
Hizmet aşkıyla dolu meclis üyelerimiz de bu gezilere katılıyordu.
Bundan önceki Belediye yönetimi döneminde artık bu durum iyice
çığırından çıktı ve kalabalık heyetler halinde, alakasız ülkelere,
anlamsız amaçlar altında, sayısız gezi düzenlendi.
Şimdi geçmişle kıyaslanmasa da, zamanla aynı duruma döneceğe
benziyor. Meclisteki iştahlı konuşmaların içeriği bu yönde !
Bu gezileri arttırmak için en başta ne mi yapılıyor?
Önce gereksiz, anlamsız, mantıksız, amaçsız rastgele kardeş şehirler
bulunuyor ve karşılıklı geziler yapılması programlanıyor.
Mersin’in Kardeş Şehri(!) Şili’nin Valparioso kentine büyük
heyetlerle yapılan geziler hala insanlarımızın hafızalarında bütün
kirliliğiyle kayıtlıdır .
Peki bu Kardeş Şehir(!)lerden Mersin’e bir tek ziyaretçi gelmediğini
ve gelmeyeceğini not etmeme izin verir misiniz ?.
Umarım Büyükşehir yönetimi bu kardeş şehir saçmalığından vaz
geçer; bu kentin bütçesini böylesi saçmalıklarla çar çur etmez.
Hizmet gereği zorunlu temaslar için en az kişi gider ve bunun için de
en doğru seçimle gereği yapılır.
Peki Meclis Üyeleri orada ne arar? Bunca yıl ne aradılar; kente hangi
hizmet için onca parayı israf ettiler ? Ve hâlâ niçin bu kirli alışkanlık
sürdürülmek istenir ?
Tekrar başa dönersem:
Meclis çalışmaları politik hesapların görüldüğü bir yer değildir; orada
bu kent yararına ne yapılacaksa ona karar verilir. Parti meseleleri
genel politik süreçlerde etkili olabilir; ama bu kentin çok özel
sorunları vardır ve yıllarını yitirmiştir. Şimdi onca ağır mirasın altında
boğuşan, iyi niyetle hizmet üretmeye çalışan bir yönetim var ve onu
da kısır politik didişmelerle bıktırmak neye yarar ?
Kentin geleceği ve yararı için bazı kısır hesaplardan vazgeçilmeli,
özverili davranılmalıdır.
Dar hesaplara dayalı koalisyonlarla 15 yıllık bir kötü dönemin
sorgulanmadan sürmesi amaçlanıyorsa, bunun vebali ve siyasi bedeli
de çok büyük olacaktır.
Kent aklı diye bir şey vardır; kamusal ahlak diye bir kavram vardır ve
tarih bu akıl ve ahlak üzerinden yazılır. Hiçbir anlaşma, hiçbir hesap
dört duvar arasında kalmaz, kalmıyor. Kurnaz hesaplarla kurulan
koalisyonlar, bu kentin hangi derdine derman olacaksa açıkça
konuşulmalıdır. Değilse kent aklı ve ahlakı bütün olan bitenin hesabını
demokrasi içinde sormayı da öğrenmiştir artık.
HARUN ARSLAN