Ağrı, ülkemizin doğu ucunda, ahalisi Kürt olan bir Cumhuriyet kalesiydi.
Halkının tamamına yakını vatana devlete bağlı, millete dost bir şehrimizdi.
30 Mart mahalli seçimlerinden sonra bu ilimizin siyasi, sosyal ve kültürel yapısında olumsuz bir evrilme olduğunu fark ediyoruz.
Kanaatimizce bu kendiliğinden olan bir durum değil.
Güce, zora ve tehdide dayalı bir evrilme.
Belediye başkanlığı el değiştirip ipler HDP'nin eline geçince Ağrı, artık eski Ağrı değildir. Ağrı, sancılı bir il olmaya başlamıştır.
Bu ağrının sebebi ise Sırrı'lı belediyedir.
Belediyeler, ne yazık ki bazı yerlerde “beladiye” oldular. (Halkımız sorun üreten belediyelere beladiye adını takmıştı.)
Hizmet yerine sorun üretmek istiyorlar.
Adamın, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra edindiği ilk işe bakarmısınız?
Hava şehitleri anıtını yıkacakmış!
Devleti tehdit ediyor ve “tankla da, topla da gelseniz yıkacağım” diyor.
Bu anıtta Sırrı'yı, ya da Kürt halkını öfkelendirecek ne var?
O anıt orada yıllardır durduğu ve yıllardır bu anıta en küçük bir tepki gösterilmediği halde Sırrı'yı celallendiren nedir?
Bu anıtın, cumhuriyetin sembollerinden biri olması. Orada bir de Atatürk anıtının bulunması.
Bölgede PKK hakimiyeti kurulacaksa işe Cumhuriyetten ve Atatürk'ten başlamak lâzım.
Dinci-kürtçü koalisyon onun için bu sembollere saldırıyor.
Önce, anıt ne anıtı, ona bakalım:
1930 yilinda Nidai Paşa tarafindan Yüzbaşı Kamil Efendi ve Yüzbaşı Hüsnü Efendi ile tüm şehitlerin hatırasını yaşatmak üzere inşa ettirilmiş.
1939 yılında İran Veliahdı'nın düğün törenlerine katılmak için İran'a gönderilen Volti Tayyare Filosundan iki uçak yurda dönerken 29 Nisan 1939 tarihinde Ağn bölgesinde fırtınaya
yakalanmış, iki pilot paraşütle atlayarak kurtulmuş, mürettebattan ikisi şehit olmuş ve Şehitler Anıtı'nın bulunduğu bölgeye defnedilmiş.
Şehit havacılar, 2'nci Tayyare Alayı 28'incı Bölük Komutanlığı'ndan Makinist Astsubay Çavuş Ali Fethi Solker ve 44'üncü Bölük Komutanlığı'ndan Sivil Makinist Sıddık Uyardır.
1967 yılında Milli Savunma Bakanlığı'nca tahsis edilen 15.000 TL ödenek ile Anıt ve Şehitlik yenilenmiş.
Anıt, burnu üzerine yere çakılan çift kanatlı bir uçağın yerdeki iki kanadı, yere dik şekilde duran uçak gövdesi ve uçakta kuyruk kanatlarını temsil edecek şekilde hazırlanmış. Gövdeyi
temsil eden sütun üzerine bir uçak pervanesi yerleştirilmiş.
Anıtın hemen altında İran'dan dönerken şehit olan iki havacının kabri bulunuyor.
Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 17 Mart 1989 gün ve 133 Sayılı Kararı ile Hava Şehitleri Abidesi kültür varlığı olarak tescil edilmiş. Halen Van Kültür
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nce takip ediliyor.
Yani, tescilli bir kültür eseridir. İşte Sırrı, cumhuriyetin bu kültür eserini yıkmak istiyor.
Bakar mısınız?
Elimizden kayan vatan parçası sadece Güneydoğu değil.
Ağrı'yı, Muş'u, Bingöl'ü ve giderek Erzurum'un güney ilçelerini de içine almaya çalışan Doğu Bölgemiz de elimizden kaymak üzeredir.
O bölgeden yeni dönen eski bir milletvekili şunları anlattı:
“Muş, Bingöl, Erzurum'un güneyindeki bazı ilçeler PKK'nın hakimiyeti altına girmiş. PKK orada kendi devletinin bütün aygıtlarını oluşturmuş vaziyette. İdare, adalet ve asayiş onların
kontrolünde. Feodaliteyi yıkıp PKK'yı ikame etmişler. Devlet ise olup bitenlere seyirci. 'Aman süreç zarar görmesin' tembihiyle güvenlik güçlerimiz hiç bir olaya müdahale ettirilmiyor.”
Anlayacağınız;
Bölgenin durumu “sur” olmaktan çıktı, sırrıların eline kaldı!