Hayat, ağlamakla gülmek arasında ince bir çizgi, görünürde çok uzun, yaşandıkça bir o kadar kısa... Bir romanda ki, giriş - gelişme - sonuç misali, doğum - yaşam ve ölüm üçgeni.
Bu yaşadığımız kısa hayat' da, haksızlıklar karşısında yutkunur, sitemli sözler etmek ister dilin, can yakmak istercesine...Sindiremediğimiz onca şey varken, güleriz sebepsizce, neye güldüğümüzü anlamadan... Özlemle sarılır sevgiye ve bazen rest çeker, ana avrat söveriz sevdiklerimize, ve çeker gideriz o dur durak bilmeyen gururlu ruhumuz adına.
İnsan dik durmalı elbet hayat kavgasında...
Kavga dedim de..
Neydi paylaşılamayan? Gökyüzü kan , gökyüzü duman, küçük bedenlere, umutlara yağıyor bombalar..
Vicdan diye bir şey var..! Her şey aslında, insanı sevmekle başlar. Doğmalı yeniden, çırılçıplak yalın sade, bir bebeğin ten kokusunda...
Edep denen şey ne dilde ne de, başka bir yer arasında, edep yürekte insana saygıyla başlar..
Doğmalı yeniden çırılçıplak, yalın, sade, bir bebek saflığında ... Kısa hayatı güzelleştirmek adına..!