Gelişen teknoloji ve bilimsel çalışmalara dayalı teorilere göre 15 milyar yıl önce meydana gelen büyük patlama yani “Bing Bang” ile evren oluşmuş. Bundan tam 5 milyar yıl önce Dünya oluşmuş. Dünyada ilk protein meydana gelerek ilk canlı hücresi oluşmuş. Google ’un arama çubuğuna dünyanın yaşı yazıp aratırsanız size hemen arama sonuçlarında 4,543E9 yıl olarak göreceksiniz.
Yani yaşlı Dünyamızın bugünkü yaşıdır. Bilime göre İnsanlığın tarihi ise Cromagnonile başlıyor. 500 Bin ile 200 Bin yılları arasında. Daha sonra Homo Sapiens’e eviriliyor. Günümüz insanı oluşuyor. Ben söylemiyorum. Bilim söylüyor.
Bu tarihten sonra var olmaya başlayan yaşam 3,7 milyar yıldır devam ediyor. O günden bu güne “yaşadığımız bekleme salonuna” nice varlıklar gelip geçmiş. Dinozorlar, Mamut… . Teoloji, ilk insanın Adem A.S olduğunu söylüyor Şimdi insanlık sonun başlangıcına yaklaşıyor. En azından ben öyle düşünüyorum. O günlerden bu günlere felaketler insanoğlunu hiç bırakmamış. Hala bırakmadı. Seller, Depremler, Yanardağ Patlaması, Tsunami… Bizler elbette buranın sahibi değiliz, kalıcı da değiliz. Bekleyen yolcuyuz sadece. Yaşadığımız felaketler elbette bizi bir şeyleri üretmeye zorluyor.
Belki de insanlık ihtiyaçlarından ilk bilimsel ve teknolojik aletleri yaptı. Bu icatların ortaya çıkışına dair ilk görüş. İkincisi kendiliğinden rastlantısal olarak çıktı. Biz insan olarak göğe de çıkmaya, yerin dibine de girmeye hak tanınan özgür varlıklarız. Tabi seçmek size kalmış.
İYİ İNSANLAR BEYAZ ATLARINA BİNİP GİTTİ
Yine üzücü bir vefat haberi duyduk. Bir dönemin efsane ismi İbrahim Erkal hakka yürüdü. Öldü demeye dilim varmıyor. Çünkü oda hak etmedi. Ama Necip Fazılın dizelerden ifade ettiği gibi
“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”
Bazı medya onu görmedi. Çünkü o milletin sanatçısıydı. Gerçek kahramanlar yalnız ölür. Tıpkı Mehmet Akif gibi. Vecihi Hürkuş gibi… Yani kıymeti öldükten sonra anlaşılır. O kahramanların yaşarken değeri bilinmez. Sahte kahramanların ekranı işgal etmesi, ettirilmesi gayet normal çünkü ucuz ürünün alıcısı çok olur. Değerli olanı az kişi alır. Onlarda değeri az bilinenlerdendi. Allah hepsine sonsuz rahmet eylesin.
İbrahim Erkal şöhretinin zirvesindeyken kendisiyle yapılan bir röportajda gazeteci kendisine “Ben Şöhreti Sevmedim” adlı kitabını yazdığını söyleyerek, şöhreti neden sevmediğini soruyor. Cevabı müthiş… diyor ki “ “Şöhretin verdikleri ile aldıkları birbirini telafi etmedi. İnsanın zamanından çok alıyor. Sevdiklerinle arana duvar koyuyor. Şöhretin yükünü kaldıramadığın zaman kendini boşlukta hissediyorsun. İnsana müthiş bir benlik duygusu getiriyor. Kendinizi başka bir şey zannediyorsunuz. Bu da sizi zehirliyor. Ben bu zehri Rabb'ime yönelerek içimden atmaya çalıştım. Yapan da yaptıran da o dedim. Yunus'un dediği gibi "Sen çık aradan, kalsın yaradan." dedim. Olanlardan kendime pay biçmeme başladım.” Paparazzi gazetecileri belki de bunun için peşinde değildi.