Hıncal Uluç geçtiğimiz günlerde gazetesindeki köşesinde iki hafta üst
üste Friedrich Barbarossa’nın hikayesini yazdı.
Bugün Avrupa’da Göksu Irmağı ve Silifke derseniz, birçok insan
Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa’nın bu ırmakta boğuluşunu
hatırlarlar.
Bu gerçekten çok önemli bir olaydır. Göksu Irmağı kendisine Kutsal
Roma İmparatoru da denen Alman İmparatoru’nun boğulduğu yer
olarak tarihte geçer ve Silifke’ye tarihi ve turistik bir önem kazandırır.
Ünlü araştırmacı yazarımız Hıncal Uluç da bu konuyu köşesine taşımış
ve dolayısıyla yöremizin önemli bir zenginliğini duyurmuştur.
Fakat Hıncal Uluç burada yanlış bilgilendirilmeden dolayı bir hata
yapmıştır. Kısaca değinmek istiyorum:
Friedrich Barbarossa adına bir “anıt” buraya 1971 yılında dönemin
Alman Büyükelçisi Dr. Gustav Adolf Sonnenholl tarafından
dikilmiştir.
Aradan 40 yıl geçtikten sonra, bundan önceki Silifke Belediye Başkanı
bana göre çok doğru ve vizyoner bir davranışla Friedrich
Barbarossa’nın bir heykelini de yaptırarak anıtın üzerine diktirmiştir.
Ancak, ne yazık ki heykelden dolayı bazı sert eleştiriler almış ve
dolayısıyla bu çok anlamlı heykeli kaldırtmıştır.
Hıncal Uluç da köşesinde, anıtın üzerinde heykelin bulunduğu
zamanlarda çekilen bir fotoğrafı yayımlamıştır; oysa maalesef artık
yalnızca resimlerde kalan bu heykel, şu anda Silifke Belediyesi’nin
tozlu deposunda beklemektedir.
Elbette saçma sapan eleştirilerin neden olduğu, hepimizi utandıran
çağ dışı bir davranıştır bu.
Yeni Belediye Başkanı’nın özellikle CHP’lilik, çağdaşlık, modernlik,
ilericilik anlayışı ile cesaret göstererek bu heykeli tekrar yerine
koyacağını ümit etmiştim. Kendilerine de bunu etraflıca anlatmıştım;
ancak maalesef sonuç alınamadı.
Bugün tarihi zenginlikler açısından “fakir” Avrupa, bu tür değerlere
önem veriyor. Ayrıca Avusturya, Almanya ve Macaristan’da mezarları
bulunan Osmanlı Paşa, Sipahi ve Yeniçerilerinin mezarlarının nasıl
korunduğunu ve anıtsal bir ziyaret olarak kullanıldığını daha önceki
yazılarımda birkaç kez anlatmıştım.
Biz de tarihsel kişiliği her türlü yerel ölçünün ötesinde bir imparatorun
anıt heykeline topraklarımızda yer vermekten korkuyoruz! Bu nasıl bir
özgüven eksikliğidir? Bu toprakları işgal etmek üzere gelen savaşçılar
için bile Çanakkale’de anıt dikerek her yıl onlar için dini tören yapan
bir kültüre bu yakışır mı? Kaldı ki, bütün bu insanca ölçüler dışında,
tek başına turizm açısından bile büyük bir kıymetten bahsediyorum.
Bu kafayla mı bu güzel ve şirin ilçemize turizmi getireceğiz? Bugün
Mersin kent merkezine gelen bir Alman’ı Silifke’ye getirecek iki neden
vardır: Aya Teklia ve Friedrich Barbarossa…
Elimizdeki değerlere sahip çıkmalıyız. Daha geçtiğimiz ay elindeki Rum
tank ve silahlarını son anda başka bir Belediyenin eline geçmekten
kurtaran Silifke Belediyesi, umarım bu çok değerli ve anlamlı heykeli
elinden kaçırmaz.
Belki de bir cesaret örneği gösterir, heykeli bir törenle tekrar yerine
diker; Hıncal Uluç’u da davet eder ve “yoğurdunu kaybeden”
Silifke’ye ulusal ve uluslararası düzeyde yeni bir tanıtım fırsatı çıkar.
Konuyu yakından izleyerek sizlerle de paylaşacağım.
HARUN ARSLAN