Mersin’de çok önemli bir kurumun başkanlığını yapmış bir dostumla karşılaştığımda bana son Meclis toplantısında olanları sordu:
“Kavgalar olmuş, sözlü tartışmalar yaşanmış, neler oluyor Meclis’te?” dedi.
Ben başından sonuna kadar tüm oturumu izlemiştim.
Basın nasıl da çarpıtabiliyor isterse; ve insanlar bir olguyu nasıl farklı yorumlayabiliyor…
Bir olayı haberleştirirken, dilediğiniz bir ayrıntıyı cımbızla çekersiniz ve oradan kendi görüşünüzü destekleyen bir yorum üretirsiniz. Olayın bütünü tümüyle farklı bir yorumu gerektirse de, siz maksadınıza uygun bir çarpıtma yapmış olursunuz.
Böylece basın ahlak yasası çiğnenmiş , habercilik etiği ortadan kalkmış ve okura saygısızlık edilmiş falan… hiç önemli değil!
Son yazımda yazmıştım; sorun nasıl gördüğünüze, görmek istediğinize bağlıdır.
Ben yine tekrar ediyorum: Son Meclis toplantısına Büyükşehir Belediye Başkanı ve dört ilçe Belediye Başkanının katılmıştır; hepsi de konuşmuş, espriler yapılmıştır. Sn. Kocamaz ise hiç alışkın olmadığımız bir yönetici profili çizmiş, gereksiz itirazlarla toplantıyı aksatan kendi partisinden bir Meclis üyesine karşı ayrımcılık göstermeyip gerekli cevabı vermiştir.
Sn. Kocamaz bu yönetim tarzıyla kavgayı değil birlikte çalışmayı, verimi ve huzuru tercih etmiştir. Bunun tersi bir yorum için insanın aklıyla ve vicdanıyla bir sorunu olmalıdır !
Herhalde diyalog halinde iki kişinin kavga mı ettiğini, birbirlerini anlamaya mı çalıştığını, bir orta yol mu aradıklarını anlayabilmek çok özel bir eğitim gerektirmiyor !
Kentin 15 yıllık sorunları içerisinde bankamatikçilerle, maaşlı gazetecilerle, çalışmayan personelle boğuşurken bir de Büyükşehir Belediyesi’nin önceden söz verdiği çeyrek milyon TL. yi bir garip festivale vermek durumunda kalan 40 günlük Belediye Başkanı Sn.Kocamaz’ı çalıştırmamak için sürekli kutlama ziyaretleri yapıp, kendisine bağlılığımızı belirtmeliyiz ama sonra da önünü arkasını anlamadan en ağır şekilde eleştirmeliyiz! Hatta hiç yoktan eleştirecek konular arayıp bulmalıyız; tepe taklak yorumlar yapmalıyız, herkesi kendi zekâ seviyemizde sanıp uyduruk senaryolar üretmeliyiz!
Hiçbir konu bulamazsak bile şöyle bir etrafa bakmalı ve hiçbir kötü niyet taşımayan sıradan olgular üzerine kıyamet koparmalıyız !
“Belediyeye rüşvet giremez” levhası mı asılmış…
İtiraz etmeliyiz! Ne demek rüşvet giremez ?
Parti amblemli teşekkür afişleri mi asılmış…
Ne demek bu parti amblemi ? Sen artık partisiz olmak zorundasın; hatta neden bağımsız girmedin seçimlere? Demokrasinin temel kurumları parti imiş falan boş ver ve bizi sahte yalanlarla oyala !
Tabii bunlarla oyalanırken asıl eleştirecek büyük konuyu unutuyoruz:
Ben naçizane bir büyük konuyu değerli hemşerilerime açıklayarak, nasıl eleştiri yapılması gerektiğini göstermeye çalışacağım.
Çarşamba sabahı Belediye Tesislerinden Orkide Restoran’ da
Sn. Kocamaz’ın kahvaltılı basın toplantısı davetini aldık.
Geçtiğimiz dönem Belediyenin asıl işlerini bırakıp restoran, düğün salonu, kafe, büfe işletmeciliği yapmasını ve her yıl zarar etme pahasına kentteki esnaflara zarar vermesini, “Esnaf ve Lokanta – Kebapçılar Odası”nın ise bu haksız rekabete sessiz kalmasını içime sindiremiyor ve bu tesislere prensip olarak gitmiyordum.
Ama yeni dönemde, değişen şartlarla “Orkide Restoran”a gitmeye karar verdim.
Kapıda karşılayanlar, park yeri gösterenler.. hepsi güzeldi.
Salonda da karşıladılar, istediğimiz yere oturduk.
Zengin bir kahvaltı hazırlanmıştı; masada her şey vardı.
Kahvaltı saati 9.00 olarak duyurulmuştu ve . Sn. Kocamaz tam dokuzda geldi.
Kahvaltıya başlamak için çayların gelmesini bekledik. Masada her şey vardı, fakat çaylar gelmiyordu.
20 dakika bekledikten sonra servis yapan bayana “çaylar gelmeyecek mi ?” diye sordum. “Sırayla !” diye sert bir şekilde cevap verdi. 10 dakika daha bekledik. Bu sefer diğer servis elemanı bayana sordum; o da “biraz anlayışlı olun! ” diye “nazikçe” azarladı.
Çay olmadan kahvaltı yapmaya başladık.
Kahvaltımızı bitirirken çay geldi. Servis yapan bayana merakımdan önceki dönemden mi, yoksa yeni dönemden mi olduğunu sordum. Önceki dönemden olduğunu söyleyince bir şey demedim. Fakat bir dahaki sefere çay bardaklarını masalara önceden koymalarını önerdim ve bir termosla beş dakikada tüm salona servis yapabilecekleri tavsiyesinde bulundum. Termosları da varmış… ama kullanmadılar.
Bayan görevli, dört kişi çalıştıklarını ve bu yüzden servise yetemediklerini söyledi. Son günlerde Belediyede her bölümde çalıştığı yeri bilmeyen birçok elemandan söz edilirken bu bölümde adeta eleman yoktu.
Gazetecilerin çoğunluğu oradaydı. Birçoklarında biraz çekingenlik, biraz utangaçlık, biraz pişmanlık duyguları fark ediliyordu. Herkes birbiriyle “Kim Belediyeden maaş alıyordu?” sorusuna dönük tahmin oyunu oynuyordu !
Soma’daki faciadan dolayı Sn. Kocamaz basın toplantısını başka bir tarihe erteledi ve konuşma yapmadı.
Tabii konuşma yapmayınca, soru da sorulmadı ve eleştirecek bir şey bulmak zorlaştı.
Ama demokrasilerde çare tükenmez ! Değerli ve cesur basın mensupları için işte ben örnek bir direniş başlatıyorum ve bu kent için çok önemli bir meseleyi eleştiri konusu yapıyorum! Arkadaşlar; bu çay konusu dikkate alınmalıdır!
İşte sizlere eleştirecek çok önemli bir konu.
Öyle ya : Çaylar neden geç geldi?
Bu yeni Büyükşehir Belediyesi’nin önemli bir eksiği!
Meclis toplantısında çok yüksek bir enerji varmış; Sn. Kocamaz Belediyeyi haram yiyicilerden temizliyormuş, kentin dinamikleriyle çok verimli bir diyalog başlatmış falan… bunlarla vakit kaybetmeyelim! Ve temel soruyu ısrarla soralım:
Çaylar neden geç geldi ?
Eğer eski Başkan olsaydı böyle bir sorun yaşamazdık! Kendisi sürekli bu işletmelerde olduğundan ve her gün buraları bizzat yaşayarak ve pratik yaparak özellikle kalabalık gruplar halinde denetlediği için, servis mutlaka daha iyi olurdu.
Herhalde daha fazla deneyimleri olduğundan gece servisleri mutlaka daha iyi idi.
Bir gün de kısmetse akşam gidersek, mutlaka eleştirecek çok daha çarpıcı , yeni ve önemli konular bulabiliriz!
15 yıllık eleştiri suskunluğumuzu bozalım arkadaşlar; onca yıl meslek aşkına (!) ve tamamen iyi niyetle sustunuz da sustunuz; ama şimdi görev zamanıdır ve 40 günlük Kocamaz yönetimini kafamıza göre takılalım ve eleştirelim! İlk acımasız soruyla da eleştiri bombardımanını ben başlatıyorum : Çaylar niye geç geldi ?
Gerisi sizlerin gayretine kalmıştır arkadaşlar !