Eski yazılarıma bakıp bazı konuları günümüzle karşılaştırınca çok 
önemli tespitlerde bulunabiliyoruz. Birçok konuda geri gitmiş 
kentimizde, az da olsa bazı gelişmeleri sevinerek gözlüyoruz.
Kasım 2010 da “Alman Cumhurbaşkanı ve Mersin Üniversitesi 
Rektörü ile el sıkışmak” başlıklı bir yazı yazmışım. 
Yazının bir bölümü şöyleydi;
***
“Ekim ayı benim için önemliydi. 
İki önemli elle ilk kez el sıkıştım.
Birincisi Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff,
İkincisi Mersin Üniversitesi Rektörü Süha Aydın…
Alman Cumhurbaşkanı ile Tarsus St. Paul ziyaretinde protokolü ve 
korumaları aşarak konuşup elini sıkabildim ve Papa ile ilgili vermek 
istediğim bir mesajı verdim.
Yani kendi çabamla başardım.
Mersin Üniversitesi Rektörü ile el sıkışma şansını yakalamam ise 
yalnızca bir tesadüf ve o anda sohbet ettiğim kişiden dolayı.
Cumhuriyet Resepsiyonunda Mahmut Arslan ile sohbet ederken 
onunla vedalaşmak için yanına gelen Rektör benimle de mecburen  
el sıkıştı.
Yani kendi çabamla değil, bir tesadüf eseri.
Gerçi son dört yılda Rektörü ancak birkaç defa klasik müzik 
konserlerinde uzaktan görebilip konuşamasam da, el sıkışmak dahi 
önemli bir gelişme idi !
Sanırım son bir buçuk yıldır Üniversite ile ilgili bir düzineden fazla 
yazı yazdım. Bir üniversitenin kent için ne kadar önemli olduğunu 
ve kentin gelişmesi için ne kadar büyük katkıda bulunabileceğini 
anlatmaya çalıştım. Mersin Üniversitesinin kentten kopuk, uzak bir 
tepede kendi kendine kentten habersiz yaşadığını, kente bir yarar 
sağlamadığını, kentte yapılan bilimsel etkinliklere dahi 
katılmadıklarını vurguladım durdum. Bölgemizdeki komşu 
üniversitelerin bulundukları kente sağladıkları katkılarla 
kıyasladım.
Üniversite bizim Üniversitemiz, Mersin’in Üniversitesi… Onun 
başarılı olması hepimizin başarısı. Eleştirilmesi daha başarılı 
olması, kentle birlikte bütünleşmiş olması, kenti sahiplenmiş olması 
için.
Bir önceki yazımda kentin gelişmesindeki önemli ayaklardan ve kent 
orkestrasının elemanlarından birinin üniversite olduğunu, fakat 
onu hissedemiyorsak o zaman onu yok sayarak yolumuza devam 
etmeliyiz diye yazmıştım.
Bugün eski anlayışın değişmediğini görerek, yine aynı durumun 
devam edeceğini düşünüyorum.
Demek ki yine Üniversite Akademik Oda Orkestrası boş koltuklara 
konserler verecek,                                                                                
Üniversitenin boş salonlarda Mersin’den kimse gelmeden 
sempozyum ve paneller düzenlenecek,
Mersin üniversitesiz yaşamına devam edecek.
Bize de ‘’Orda bir Üniversite var uzakta’’ şarkısını söyleyip, 
uzaktaki Üniversiteye ve Rektörüne mutluluklar dilemek kalıyor.
***
Şimdi aradan 5 yıl geçti. 
Birkaç aydır yeni bir Rektörümüz ve yeni bir Üniversite yönetimi var. 
Geçtiğimiz günlerde, bir haftada Üniversite Rektörü ile üç etkinlikte 
karşılaştım, el sıkıştım, konuşma fırsatı buldum.
Senede bir ya da iki kez bir basın haberi aldığımız Mersin 
Üniversitesinden artık haftada birkaç kez basın haberleri alıyoruz. 
Üniversitenin yıllar süren kentten kopuk, başarısız döneminden sonra 
kısa zamanda nasıl kentle kaynaştığını, kentle iletişim içerisinde 
olduğunu sevinerek gözlüyoruz.
Mütevazı, halkla iç içe, halka tepeden bakmayan yeni Rektörümüzü 
hem aramızda görüyoruz hem de sosyal medyadaki paylaşımlarında 
kendisini ve Üniversite çalışmalarını izleyebiliyoruz.
Bugüne kadar Mersin’de Üniversite dendiğinde genelde Toros 
Üniversitesi’ni ve Rektör dendiğinde de Toros Üniversitesi Rektörü 
Prof. Dr. Tayyar Şen’i anlıyorduk. 
Toros Üniversitesi’nin kente önemli katkılarının olduğunu ve bir çok 
yararlı etkinlik yaptığını söylemeliyiz.  Kentle başarılı iletişiminde ve 
Toros Üniversitesi’nin gelişmesinde önemli katkısı olan ve kentimizle 
yakın ilişkiyi kuran, sevgi ve saygı duyduğumuz Prof. Dr. Tayyar 
Şen’in hakkını teslim etmeliyiz. 
Boşa geçen bunca yılın telafisi zor; fakat son derece gayretli, ilgili ve 
çalışkan olduğunu gördüğümüz yeni Mersin Üniversitesi ekibinin de 
kısa sürede Üniversitemizi istenilen noktaya getireceğini 
görebiliyoruz.  
Tabii burada bizlere de bazı görevler düşüyor; üniversitemizi 
desteklememiz gerek. Siyasi söylemlerle ilçelerine Üniversite 
açılmasını isteyen siyasetçilerin taleplerinden önce, Üniversite 
Hastanesi’ni bir an önce ayağa kaldırmak gerektiğini görmemiz 
gerek.
Yıllar sonra Mersin’de bir şeylerin hızla olumlu yönde değiştiğini 
görmek sevindiricidir. 
Artık yakından takip ettiğimiz, çalışmalarından haberdar olduğumuz 
ve iletişim kuracağımız bir Üniversitemiz daha var. Yığınla sorunla 
boğuşan değerli rektör Prof.Dr. Ahmet Çamsarı görevi teslim aldıktan 
itibaren üniversite içinde ciddi bir güven sağlamış durumdadır. 
Yönetsel ve ekonomik çözümler için son derece şeffaf, demokrat 
kararlar alıyor. Kentle ilişkide alışılmadık gelişmeler sağladı. Sıcak, 
samimi temaslarda bulunuyor, iletişime açık ve dinlemeyi biliyor.
Bunun hem Mersin Üniversite’sinin başarısında, hem de Kentsel 
gelişmede sayısız yararını hep beraber izleyeceğiz. 
Özellikle Üniversite Hastanesi çok ciddi sorunlar yaşıyor; doğrudan 
bu kente hizmet için gerekli yığınla çözüm bizi bekliyor ve 
Rektörümüzün olağanüstü çabalarını desteklemek hepimizin  
görevidir.
HARUN ARSLAN