Ana rahminde yumurta döllenir zigota dönüşür. Anne ve babadan gelen bütün genetik bilgiler zigottadır. Zigot bölünerek embriyoyu oluşturur. Embriyodan ilk olarak beyin ve beyin sapı oluşur. Beyin sapı üzerinde omurların arasına yerleşecek şekilde çiftler halinde sinir hücreleri oluşur. Beyin her sinir hücresinin ucuna kendisinden bir hücre bırakır ve bu hücreye ne kadar büyüyeceği, hangi görevleri üsleneceği, hangi maddelere duyarlı olacağı konusunda bilgiler yükler.
Beyinin ana görevlerinden birisi öğretmektir. Beyin, bir organ, bir doku, ya da bir salgı bezine görevini tamamen öğrettikten sonra o görev ve organla ilgili sorumluluğu bir başka organa bırakır ve başka görevlere döner. Örneğin, bebekler yürümeye başlamadan önce ayakta durmayı, denge kurmayı beyin kontrol eder, çocuk denge kurmayı, ayakta durmayı, adım atmayı öğrendikten sonra görevi beyinciğe devreder. Vücudun diğer organları için de durum aynıdır. Beyin çocuğun gelişimi sırasında tüm organlara, dokulara, salgı bezlerine görevlerini öğretir ve yetkiyi merkezi sinir sisteminde bir organa devreder. Bir besini sindirirken, vücuttaki şeker dengesini kurarken, ya da bir salgı salgılanırken görev beyinde değildir.
Beyin organların en üstüdür. O devreye girdiğinde beyin tarafından yetkilendirilmiş olan organ devre dışı kalır. Hiçbir çocukta uyku apnesi gözlenmez. Bir organın, bir salgı bezinin görevini yapması için iki temel faktöre ihtiyaç vardır. Bunlardan birisi bağlı olduğu merkezden olumlu emir alması gerekir, diğeri de o organ ya da salgı bezinin üretmesi için gerekli maddelerin temin edilmesi gerekir. Hiçbir organ ya da salgı bezini bağımsız düşünemeyiz. Vücudumuzda bulunan tüm organlar, bezler, dokular arasında bir ağ şeklinde organize edilmiş bir bağlılık vardır.
Eğer vücudunuzda gerçekleşen olayları dinlemeye başlarsanız, beyninizi organlarınızı, salgı bezlerinizi, sistemlerinizi yönetmeye çalışırsanız merkezi sinir sisteminizi oluşturan organlar arasında bir yetki karmaşası yaratırsınız. Bugün adına stres denilen hastalıkların temel nedeni vücudunuzda kendi kendinize yarattığınız yetki karmaşasıdır. Uyku apnesinden, strese, uykusuzluğa pek çok rahatsızlığın sebebi beyninizle içe dönük olarak yaptığınız dinlemelerinizdir.
Vücudunuzdaki salgı sistemlerine bağlı rahatsızlıkların diğer bir sebebi de hem onurlu oluşunuz, hem de ayağınızı yorganınıza göre uzatmadığınızdan kaynaklıdır.
Her bir hareketin gerçekleşmesi için enerjiye gereksinim duyulur. Merkezi sinir sistemi yalnızca mevsimlik meyveler, kuru üzüm, pekmez ve keçiboynuzundan sağlanan şekerle beslenir. Merkezi sinir sisteminin gereksinimi olan enerjiyi sağlamazsanız merkezi sinir sisteminiz de, sinir hücreleriniz de gerekli verimlilikte çalışmaz. Sinir hücrelerinize yeterli enerjiyi yüklemezseniz organlarınız, salgı bezleriniz, sistemleriniz arasındaki iletişimi gerektiği şekilde sağlamanız mümkün olmaz.
Bundan yüz yıllar öncesine, yaşamın; barınma, beslenme, üreme, korunma olaylarından ibaret olduğu döneme gittiğinizde bugün karşı karşıya geldiğimiz pek çok hastalığa rastlamazsınız. Endüstrinin gelişmesi, kentleşme ile birlikte birbirimize benzeşmede yaşadığımız taklitçi yaklaşım merkezi sinir sistemimizin vücudumuz için kullanacağı enerjiyi gereksiz yere boşa harcamaktadır. Ali’nin evi var, benim arabam neden şu değil, kart borcu, okul taksiti, ya da hiç ummadığınız bir yakınınızdan yediğiniz kazık, enerjinizin çoğunu harcadığınız gereksiz şeyler. Biraz da duygusal iseniz, onurunuza da düşkünseniz yandı keten helva…
Hâlbuki bütçenize uygun hareket etmiş olsanız, kendi doğrularınızı yaşasanız, başkalarının oyunlarının figüranı olmasanız daha sağlıklı yaşardınız.
Özetle; metabolizmanızı verimli hale getirir, aldığınız her nefesi dolu dolu yaşarsanız kaliteli yaşarsınız.
Sevgiyle kalın, sağlıklı kalın…