Seçim çalışmaları çoğu zaman bizlerin uzaktan gördüğü gibi bir düz 
anlamlı mantıkla yürümüyor.
İl yöneticilerinin her zaman seçim kazanmak, birinci parti olmak, oy 
oranlarını arttırmak gibi hedefleri olmayabiliyor. 
Bazı durumlarda seçim kaybetmek, belli bir adayın kazanamaması, oy 
oranını düşürmek siyasi açıdan bizim anlayışımızın ötesinde perde 
arkasında daha derin bir hedef ve amaç olabiliyor. Küskünlükler, liste 
sıralamasına kızma, parti yöneticilerini beğenmeme gibi çeşitli 
sebepler seçim başarısında rol oynayabiliyor. 
Şu anda Mersin’de her parti için seçimi kaybetmesi halinde uygun 
bahane olabilecek mantıklı bir sebep var.
*Ak Parti’de adaylar tespit edilene kadar halkta hep 1. sırada bir 
Bakan olacağı beklentisi hakimdi. Bundan önceki son iki genel 
seçimde de 1. sırada bir Bakan aday olmuştu. Aday listesinde bir 
Bakanın olmaması başarısızlıkta sebep gösterilebilir.
*CHP seçim yenilgisinde Macit Özcan operasyonunu sebep 
gösterecektir. Yerel seçimin kaybedilmesinde “yanlış aday” olarak 
Macit Özcan’ın gösterilmesi sebep olmuş ve dolayısıyla İl yönetiminin 
bunda payı olduğu kabul edilmiştir.
*MHP de seçim yenilgileri İl yönetimlerini ve teşkilatları çok 
etkilemese de eğer bir sebep gösterilmek istenirse Belediye 
çalışmaları ve yaşanan kimi sorunlar gösterilecektir.
Her yeni parti yönetiminde eski küskünler ve yeni taraftarlar 
meydana gelmekte, bir grup dışlanıp, bir grup öne çıkarılmakta 
olduğu bir gerçektir.
Burada bütün maharet İl yönetimlerinin kucaklayıcı, birleştirici 
yapısına ve doğru çalışmasına bağlıdır.
Bu durum Mersin’de her zaman diğer illerden daha önemli olmuştur. 
Bu seçimde de sonuçlar İl Yönetimlerinin doğru çalışma ve 
stratejilerine bağlı olacaktır.
Partilerin açıklanan adayları ilk 10 günlerini doldurdular.
Adayların ve partilerin 10 günlük çalışmalarına ve durumlarına 
bakalım:
* Bana göre ilk açıklandığında en iyi liste CHP nin listesi idi. Sevilen, 
birleştirici, saygıdeğer, uyumlu insan Hüseyin Çamak adaylar arasında 
bir barışçı Ağabey rolü oynayacağını düşünmüştüm. Geçtiğimiz salı 
günü Akkuyu’da Aytuğ Atıcı’nın yanında, eylemin içerisinde yer 
alması, neredeyse tüm kent yöneticileri ve idarecilerinin ve birçok 
sivil toplum örgütü başkanının bulunduğu grubun yolunu kapatarak 
geçmelerine izin vermemesi Hüseyin Çamak’la ilgili olumlu 
düşüncelerimi biraz sarstı. Ayrıca kendisinin ve Aytuğ Atıcı’nın içeri 
alınmadığını söylemesi de doğru değildi; çünkü onlar listede 
bildirilmemiş olunmasına rağmen alınacaklardı. Yalnız diğer 
eylemciler herhangi bir olumsuz olaya sebep olunmaması için içeri 
alınmayacaktı.
Bu eylemin içerisinde Aytuğ Atıcı’nın “Mercedes” otomobili ile girişi 
kapatmasını çok yadırgamadık. Daha öncede Aytuğ Atıcı’nın eğer 
seçilirse bundan önceki beş yılda olduğu gibi önümüzdeki 5 yılda da 
nükleere karşı bir uğraş vereceğini, ama 5 yıldır olduğu gibi santral 
sürecinin de hızla ilerleyeceğini yazmıştım.
Bugün ülke genelinde belli bir ağırlığı olan ve adeta bir marka 
değerindeki Fikri Sağlar’ın böyle bir eylemin içerisinde olmasını ve 
orada kendisine su sıktırıp bunu sosyal medyada paylaşmasını 
herhalde düşünemezsiniz.
Mustafa Baysan Mersin’de çok fazla tanınmamış olmasına rağmen 
anlatılanlardan anladığımız kadarı ile iyi bir etki bırakmıştı. Fakat istifa 
etmesi, çok inandırıcı olmayan bir sağlık bahanesi ortaya atması, 
sonra istifasını geri alması kendisi üzerinde bazı tereddütlerin 
oluşmasına yol açtı. İstifa ettiği süre içerisinde parti içerisinde aday 
sıralamasındaki huzursuzluk artmış ve Mustafa Baysan’dan bir 
süreliğine de olsa boşalan yer için bir kavganın yaşanması partiye 
zarar vermiştir.
Macit Özcan’ın hâlâ teslim olmaması ve parti yönetiminden de  
onunla ilgili en ufak bir yorum yapılmaması ve eleştirilmemesi, 
genelde 15 yıllık Özcan yanlısı özgür Mersin basınında konu ile ilgili bir 
habere yer verilmemesi  Mersinli iyi niyetli partililer arasında olumsuz 
bir hava yaratmıştır.
Macit Özcan’ın durumu, Mustafa Baysan’ın istifa bilmecesi, Hüseyin 
Çamak olgun ve saygın gibi birisinin bir sokak eylemin içerisinde 
olması, Aytuğ Atıcı’nın hâlâ “ her şeye karşı ve her şeyi engelleyici” 
negatif tutumunun devam etmesi bana göre CHP’yi “en şanslı 
adaylara sahip” görüntüsünden uzaklaştırmıştır. 
Beş yıl Mersin’e somut bir katkı sunamayan CHP milletvekillerinin 
önümüzdeki dönemde de bu durumu sürdürecekleri görülüyor.
Burada tek değişmeyen olumlu özellikleriyle aday Fikri Sağlar, diğer 
adaylardan farklı olarak, ülke genelinde okunan yazıları ve akılcı bir 
tarzda ziyaret ve görüşmelerle yürüttüğü seçim çalışmalarını 
sürdürüyor ve seçim sürecinde partisinin lokomotifi görünümündedir. 
Siyasette bir günün bile önemli olduğu sözü burada açıkça görülüyor; 
10 gün de birçok şey değişmiştir.
*CHP deki 10 gün içerisinde yaşananlar bana göre “en iyi aday 
listesi”nin Ak Parti’ye geçmesini sağlamıştır. Bir Bakan’ın aday 
gösterilmemesi partililerde bir burukluk yaratmış olsa da, adaylardan 
bir kişinin daha sonra Bakan olabilmesi ihtimali ve bunun güçlü bir 
şekilde konuşuluyor olması partide özgüveni artırmıştır.
Seçilebilir yerde tek kadın adayın Ak Parti de olması yine bir avantaj 
olarak ortadadır.
Tüm Milletvekillerini tamamen yenileyen tek parti de yine Ak Partidir.
CHP de bir aday istifasından dolayı bir iç huzursuzluk yaşanırken Ak 
Parti adayları hemen çalışmaya başlamışlardır. İlginçtir ki 5. Sıradaki 
İbrahim Gül açıklamanın ardından yarım saat sonra çalışmaya 
başlamıştır. Aday tanıtımı kapalı spor salonunda yapılmış, akşamda 
geniş katılımlı bir yemek programı düzenlenmiştir. Listeye giremeyen 
aday adayları içerisinde de bir parti içi huzursuzluk ve kırgınlık 
görülmemiştir.
Muhsin Kızılkaya gelir gelmez Mersinlilerle mütevazı ve dost yapısı ile 
hemen iyi bir iletişim sağlamıştır. Zaten Mersin’de çok iyi tanınan 
Mustafa Gültak’tan sonra, Yılmaz Tezcan’ın da uzun süre Mersin’de 
görev yaptığı için iyi tanındığı görülmüş ve bir iletişim sorunu 
yaşanmamıştır.
Şimdi Ak Parti’nin elinde en büyük avantaj Mersin’deki tüm partiler 
arasında kadın adaya en büyük önemi vermiş olmasıdır. Burada da 
Zeynep Gül Yılmaz’ın çalışması seçim sonucunu etkileyecektir. Mersin 
gibi kadın hakları konusunda duyarlı bir kentte Ak Parti dışında bütün 
partiler listelerini kadınlara kapatmıştır ! Bunun dürüstçe 
konuşulması, tartışılması ve politik maliyetinin ortaya çıkması gerekir. 
Ak Parti bu yanıyla da çok avantajlı konumdadır.
HARUN ARSLAN