Anayasa’da laiklik tanımlama eksikliği, laikliği Cumhuriyet’in en önemli vasfı olarak anlaşılmasına sebep olmaktadır. Bu durumda sürekli laiklik elden gidiyor tartışmalarının yapılmasına sebep olmaktadır. Problem, laikliği bir özgürlük kuralı değil de devletin sivil hayatı kontrol eden kuralı olarak gösterilmesidir.
***
Anayasa’nın 24.maddesi; din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili resmi laiklik yorumunun karşılığı olmakla beraber, bu konuda bilgi sahibi kişilerin düşünceleri ve yazılarına baktığımızda; teknik açıdan bunu iddia edildiği gibi laikliğin tanımı olarak nitelendirmek doğru değildir.
***
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan: “Anayasa’nın 24. Maddesi ve laiklik konusu” başlıklı bir yazısında şöyle diyor: “..hür dünya da sosyal ve ekonomik hayatın din kurallarından etkilenmediği bir ülke var mıdır?.. Kendi iktisadi iş ve ilişkilerini dini inancına göre yürütmek isteyenlere hür bir toplumda yer yok mudur?.. Eğer -kamusal alandan geçtik- sosyal düzen de devletin ise, o zaman dini bayramları, din kurallarına göre icra edilen resmi cenaze törenlerini de yasaklamamız gerekmez mi?..
***
Sonuç olarak, Anayasa’nın 24. maddesinin amacı, ne din ve vicdan özgürlüğünü doğru-dürüst bir güvenceye kavuşturmak ne de doğru-dürüst bir laiklik tanımı yapmaktır…”
***
Laikliğin eksik tanımlanmasından en çok zarar gören başörtü olduğunu herkes biliyor. Bu konuda Merve kavakçı başta olmak üzere, birçok dini inancı gereği örtünen üniversite öğrencileri ve devlet memurları olduğunu hepimiz biliyor ve bundan sonra da tekrar yaşanmayacağı garantisini veremiyoruz. Zira şuanda başörtü sorunu kalmadı gözüküyor ise de, bu konuda atıfta bulunularak kararlar verilmiş olan Anayasa maddeleri değişmediği sürece ve buna bağlı olarak, herkesi tatmin edecek, tüm tarafların haklarını koruyacak laiklik tanımlaması yapılmadığı sürece, kanunların uygulayıcılarına göre tekrar mağduriyetler yaşanacaktır.
***
Anayasa’nın 11 ve 153 maddeleri, öğrencilerin genel görüş, giyiniş ve davranışlarını belirleyen, aynı zamanda başörtüsü yasağının da yasal dayanağı olan maddeler olduğu varsayılmaktadır.
***
İkinci madde ne diyor; …demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. 
Ama laikliğin tanımı yapılmadığından ve tam tanımı 24. madde de vermediğinden bütün başörtü ile ilgili mahkeme karaları laiklik ilkesine aykırılıktan göndermeler yapılarak verilmekte. 
***
İşte yeni dönemde sayılabilen bir örnek: Bir programa konuşmacı olarak katılan Tevhide Kütük; 2007 yılında kazandığı kompozisyon ödülünü almak için çıktığı kürsüden, Kozan Kaymakamı ve Garnizon Komutanı tarafından indirilmiştir. Ve Tevhide Kütük konuşmasında şöyle diyor: “Lisede iken bir kompozisyon yazıyorsunuz, ardından birinci oluyorsunuz, ödül için kürsüye çıkıyorsunuz oradan ‘Hayır ödülünüzü alamazsınız!’ deniliyor. Neden? Örtünüz var. İşte böyle bir örtü düşmanlığıyla karşı karşıya kaldım. Bu nasıl bir düşmanlıktır, nasıl bir cehalettir anlam veremiyoruz.” 
***
Nedir bu örnek; Anayasa’nın maddeleri duruyor ve Ak Parti döneminde bu olaylar artık yaşanmıyor. Neden? “At binicisine göre kişner.” Pekiyi kanunlar değişmediği sürece uygulayıcılara göre tekrar yasaklar uygulaması olabilecek mi? Bana göre olacak.
***
22Haziran günü TBMM’deki 1 saatlik ziyaretimden de bahsetmek istiyorum.
7 Haziran 2015 milletvekili seçiminde, 21 başörtülü milletvekili ve 7 Kasım’da da kapalı milletvekili seçildi. Bunlardan birisi de Anamurlu, Pullu’da piknik yapmış, Kaş Yaylası’nda naylon leğen üstünde karda kaymış, Anamur’un çocuğu, Tekirdağ’dan seçime girmiş milletvekili olmuş Ayşe (Çetin)Doğan.
***
Daha önceden yazışmalarımız ve sosyal medya üzerinden gıyabi tanışmamızın dışında yüz yüze görüşmediğim Ayşe Hanım’ı ziyaret etmek istedim. Meclisin ziyaretçi girişinden randevu almak için, danışmanına telefonla ulaştım. Daha sonra ismini öğrendiğim Ebru Hanım kızımız samimi ve gerçekçi duygularıyla; Ayşe Hanım’ın komisyon toplantısında olduğunu ve odasına uğramadan Meclis Genel Kurulu’na gideceğini ama odaya gelmem halinde bir şekilde görüştürebileceğini ifade etti.
***
Danışmanı Ebru Hanım Tekirdağlı. Ancak ilgisinden Anamurluların Ayşe Hanım’a ziyaret etmelerine alışık olduğunu anlıyorum. Ebru Hanım’a, sadece ziyaret için geldiğimi ama mutlaka görüşmem gerektiğini, hatta Genel Kurul toplantısının sonuna kadar bekleyeceğimi ve mutlak surette görüşmeden gitmeyeceğimi ifade edince danışman kızımız işin ciddiyetine inanarak bir şekilde görüştüreceğini ifade etti. 
***
Bir iki başka özel görüşmelerim olacağını belirtip kısa süreli ayrıldım. Geri döndüğümde, Ayşe Hamın ile görüştüğünü ve Genel Kurul kısmına geçerek görüşeceğimizi söyledi. Oraya gidilmesi özel izne tabi olmasına rağmen bir şekilde gittik. Ve Genel kurul kulisinde bir araya geldik. 
***
Başörtülü ve Anamurlu milletvekili. Çok kısa sürede az ama değişik konulara değindik. Ben geçmişteki çalışmaları ve mevcudu saklı kalmak üzere, Anamurlu olarak gelecek için, desteklerine Anamur’un ihtiyacı olduğunu ifade ettim. Abisi Hüseyin Çetin’den ve özellikle İlçe Başkanı Fevzi Başkan’dan bahsetmesek olmazdı, bahsettik. Fevzi Yılmaz’ın Ayşe Hanım’la okul arkadaşlığını da konuştuk tabi. 
***
Tabi başörtüsünden bahsetmesek olmazdı. Ravza Kavakçı dahil, Merve Kavakçı ve onun milletvekili haklarından da bahsettik. Bana göre daha önceden de yazdığım gibi Merve Kavakçı’ya milletvekili haklarının iadesinin Ak parti’nin vermesi gerektiğini düşünüyorum. Başka partili vekillerin haklarını korumuş ve vermiş Ak Parti, Merve Kavakçı’ya vermemesini anlamış değilim.
***
Ayşe Hanım’ın iki satırlıkta olsa bu konudaki konuşmasında, başörtüsü konusunun tam çözülmediğini, tam çözümün yeni Anayasa hazırlanmasıyla olabileceğini, yoksa her an iktidarı elinde bulunduranların, iktidar olanların gücüne göre tekrar yasakların olabileceğini ifade etti. Hatta konuşmasından    bu konuda da yazı yazmam gerektiğini anladım. İşte bu amaçla mevcut Anayasa’dan ve uygulamalarından bahsettim. 
***
Kendisi Genel Kurul toplantısından çıkıp gelmişti. Zamanını fazla almamak adına ayrılmak üzere ayağa kalktığımızda, alanına giren her konuda yardımcı olabileceğini, gelmeye de gerek olmadan direk ya da danışmanı Ebru Hanım aracığı ile ulaşabileceğimi ifade ettiler. Ebru Hanım kızımız beni uğurlamak üzere çıkış kapısına kadar geldi. Ve milletvekilimiz Ayşe Hanım’a başarılar dileyip ayrıldım. Sağ olasın Ayşe Hanım. İktidardasınız, hizmet için iktidarsınız, Anamur’a hizmet az olmuş. Nedeni hep muhalefette kalmış. Hizmeti az olmuş bir yere hizmet etmek daha kolaydır. Allah yar ve yardımcınız olsun.
***
Bu TBMM’indeki bir saatlik ziyaretimde; Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan’ı da ziyaret ettim. Genel Kurul’a gittiğinden çok kısa bir görüşmemiz oldu. Tabi bu görüşme beni doyurmadığını da ifade edeyim. Daha sonra yine Mersin milletvekili Hacı Özkan’ı da ziyaret etmek istedim. Kendisi yoktu ama danışmanı Murat Bey beklenilenin çok üstünde ilgi ve alaka gösterdi. Telefonumu ve ismimi alıp milletvekiline ileteceğini ifade etti ve memnun olarak ayrıldım. Daha sonrasına Antalya’da oturuyorum ya, bu vesileyle aday tanıtımda kendisini dinlemişliğim vardı ve Antalya’da çok sevilen bir milletvekili Mustafa Köse ile görüşmek istedim ama yerinde yoktu. Buradan kendisine selam olsun diyorum. Danışmanı Nurcan Hanım inşallah selamımı iletmiştir.
Ben Ankara Yüksek Öğretmen Okulu mezunuyum. Okul yatılı olup öğrencilik dönemi ve arkadaşlık ilişkileri çok farklı ve iyidir. Ben 1972 mezunuyum, MHP Mersin milletvekili Oktay Öztürk ise aynı okuldan (yanlış hatırlamıyorsam) 1974 mezunudur. 7 Haziran ve 1 Kasım seçim döneminde kendisiyle karşılaşmak istedim, genelde Antalya’da olduğumdan görüşememiştim. Mademki meclisteyim bir de onu ziyaret edeyim demiştim ve kendisinin odasına gittim. Ama odası kapalıydı. Kısmet olursa bir başka gelişimde inşallah görüşmek nasip olur. Size de selam olsun Oktay Bey.
Hoş kalın. Haziran 2016, Antalya. İsmet Kadıoğlu.