Yolsuzluk; bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak, suiistimal etmek, tüzüğe, kurallara uymamak. Daha çok kamu kuruluşlarında, mevzuatın esnetilmesi halinde yetkililerin görmezden gelmesi veya ihlallere göz yumulması halleri olarak tanımlanabilir. 

Genelde siyasilerin aracılığı ile yolsuzlukların yapıldığını düşünürüz.  Yolsuzluk yapmak isteyen yolsuzlar, siyasileri kullanmaya çalışırlar.

İnsanlar genelde siyasetin, kirli bir zeminde yol aldığını düşünür. Böylece de temiz insanın kolay kolay yapacağı bir meslek olmadığını söyleriz. “Ancak kirli insanlar için su aygırının bataklıkta rahatlaması misali güzeldir, onlar için cazip bir ortamdır” da denebilir. Onun için de siyasilerin samimiyetine birçok kişi hep şüpheyle bakmıştır.

Anasol M iktidarı döneminde yolsuzluk iddiaları çok fazla olmuştu.  Ak Parti karşı söylemle iktidara geldi. Halk, Ak Parti’nin bu tür söylemlerine, kurucularının dürüstlüğüne, partinin tüzüğüne inandı ve güvendi oy verdi. Her seçimde inancını kaybetmedi ve oy vermeye devam etti. Ak Parti de oyunu arttırarak seçimleri kazandı.

Bir yerde çiçek varsa o çiçeğe bal arıları gibi eşek arıları da tebelleş olur. Nitekim ANAP, DYP, ve diğer partiler dönemi halkın oylarıyla bitti. Umduğunu bulamayan rantçı kesim bu sefer de Ak Partiye kondu. Ve böylece kendilerini umduğunu bulacağı yere taşımalıydılar. Konacak çiçek, Ak Parti’de olduğu için, kendilerini oraya taşımaları gerekiyordu ve taşıdılar.

Böylece Ak Parti içinde, kendilerini Ak Partili olarak tanımlayan, yolsuzluğa bulaşmış bir kesim oluştu. Bunların en önemlisi şüphesiz ki paralel yapıdır. Bunların sicili bir hayli kabarık. Sınav sorularını çalıp kendi paralel yapıları içinde dağıtılmasına kadar gittiler. Parti içinde partili gibi hareket ettiler.

İktidar bugünlerde bu yapıdan kurtulmaya çalışıyor. Bireysel veya grup halinde hareket eden bazıları hala iktidarın nimetlerini haksız yere elde etmeye çalışıyor.

Ak Partinin kendisi tarafından, kendisini ve yetkilendireceği kişileri sık dokuyup sık inceleyip öyle görev vermesi gerekiyor. Bilgisayarımıza bulaşmış olan virüslerin özel programlarla temizlendiği gibi, Ak Parti kendi içinde bir denetim yaparak, partinin ömrünü ve performansını uzatılabilir diyorum.

Halkın hakkını yiyenin, bilgisine tecrübesine bu milletin ihtiyacı yoktur. Bu tip insanların yaptıklarını görmezden gelinir ve tedavisi gerekli şekilde yapılmazsa partinin ömrü kısalır. Halk, Ak Parti’ye ihtiyacı olduğunu anladı ve bu partiyi 13 yıldır sırtında taşıdı. Vatandaş bundan sonra da virüslerden temizlenmiş Ak Parti’ye desteğini esirgemeyecektir.

Partiyi taşıyacağız diye, hortumlarla elde ettikleriyle kilo almış insanları parti sırtında taşımamalı. Bu insanlar, yiyerek milletin üzerinde ağırlık yapar noktaya geldilerse, halkın kafasını karıştırmaya başlamışlar demektir.

Bu benim not ettiklerim, bir öz eleştiri olarak algılanmalıdır.  Paralel yapı, çıkarılıp atıldı kabul edelim. Kalan kısmın temiz olduğunu görelim ki ona göre insanlar 2015 seçimlerinde bu partiyi bir daha sırtına alsın. Kalanlar temiz olsa bile, partinin kendini virüslere karşı taramasının bir zararı olmayacaktır.

Şu an gündemde olan bakanlarla ilgili yolsuzluk iddiaları, komisyonda reddedildi. Bugün televizyonunda, Nazlı Ilıcak, Cumhuriyet gazetesinden bir yazara soruyor, bu mesele sizce kapandı mı dercesine. O da daha meclis oylaması var. Yüzdesi az da olsa bir ümit var şeklinde cevap veriyor..

Bana göre, kim yolsuzluk yapmış ise gereği yapılmalıdır. Ancak bu dönem, yani seçim arifesin de Ak Parti’yi Anayasa Mahkemesi aracılığı ile sandıktaki başarısını engelleyebilir miyiz hesabı yapıldı. Amaç yolsuzluk değil. Seçime vesayet gölgesi düşürüp iktidar olabilir miyiz.

Ama umut bağladıkları dağlara kar yağdı. Bana göre Türkiye’nin geleceği için, umut boşa çıkmalıydı ve öyle oldu. Yüce divan hayalleri de suya düştü. Kargaşa ve kaostan kurtulduk.

Onların derdi yolsuzlukla mücadele değil. Yolsuzluklar dün vardı, bugün de var, yarın da olacak. Her iktidar döneminde bunlar oldu. Yolsuzluk, rüşvet, torpil bitmeyecek. Bu konuda sürekli bir takip gerekli. Bazı insanlar şeytana uyup, yoldan çıkar ve haram lokma yiyebilir. Haram lokma yiyenler gün gelir bedelini öderler/ ödemelidirler. Herkes aklını başına alması lazım. Adayların belirleneceği şu seçim arifesinde, bu olay iyi oldu. Ümit ediyorum ki, AK Parti ve diğer partiler de aday belirlerken daha dikkatli olurlar.

Zaman gazetesinin yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, geçmişte, yolsuzluk haberi yapanları “hükümet düşmanı” diye niteliyordu. Bugün ise yolsuzluk haberlerinin yayınına öncülük ediyor. Yazılanlarda ve haberlerde, bilgi yok, sakinlik yok, saygı yok, tutarlılık, efendilik, centilmenlik yok. Halk da bu yazılan ve söylenenlerin tam tersini sandığa yansıtıyor. Çünkü, yazılanlarda doğruluk yerine öfke var.

Gazeteci olarak bize düşen, gerektiğinde hükümetin hatalarını, arızalarını, eveleyip gevelemeden, açık ve sakin bir dille topluma sunmaktır.

17-25 Aralık darbe girişiminin, iktidarın yolsuzluklarını açığa çıkarmak üzere gerçekleşen ve dürüst savcılarla polisler tarafından icra edilen bir operasyon olarak kabul edemeyiz. Mahkemelerin verdiği takipsizlik kararları ve komisyonun kararı bunun böyle olmadığını göstermektedir. Meclisten de geçmeyeceği aşikar.

Her parti sivil bir Anayasa hazırlanmalıdır diyor. Öyleyse ölüme kim yakının hesabını yapmak durumundayız. “Ayrıcalıklı seçkin beyazlar” öyle bir anlatıyorlar ki, Anayasa Mahkemesi bir sigortadır diyorlar. Milletin verdiği kararların yanlış olması durumunda bu yanlış kararı düzeltecek makamın AYM olduğunu ümit ediyorlar. İşte bu yapıyla verilen kararların güvenirliğinden emin değilsek, yeni Anayasa lazım diyorum. Bu bilgiler ışığı altında 2015 genel seçimi herkesin hayrına olacak şekilde olsun. Hoş kalın. İsmet Kadıoğlu Ocak 2015