Birçok kentimizin çevresinde antik kentler var; ancak bir kentin
tam içinde, kent yoğunluğuna doğrudan dahil olan, yani kentin tam
kalbinde olan antik bir kent çok daha değerlidir; değerlendirilebilirse
o kente inanılmaz bir zenginlik katar.
Mersin, “Soli” ve “Yumuktepe”antik kentleri adında böyle iki hazineye
sahip.
Tam 5 yıldır Soli için yazıyorum. Eski Mezitli Belediye Başkanı Uğur
Yıldırım’ın Belediyenin kıt imkanları ile yaptığı katkıyı ve desteği
biliyorum. Yeni Belediye Başkanı Neşet Tarhan da duyarlılıkla bu
konuya yaklaşıyor ve önemsiyor.
Eski Valimiz de Özel İdare olarak buraya destek verdi; en azından bazı
sütunların ayağa kalkmasını sağladı.
Fakat en büyük destek, göreve gelir gelmez Sn. Kocamaz’dan geldi.
Soli harabelerini yerinde inceleyerek buradaki zenginliği gördü ve
ciddi bir maddi destek sağladı. Önümüzdeki yıl yapılacak kazılar çok
daha kapsamlı olacak ve daha onlarca yıl sürecek olan kazıların yakın
bir zamanda tamamlanma ümidi var.
Kentimiz içerisinde ikinci antik kent olan Yumuktepe, maalesef bu
güne kadar Soli’ye gösterilen ilgiyi ve katkıyı görmedi.
Yumuktepe’yi anlatan bazı yazılarımdan sonra Sn. Kocamaz’a da
Yumuktepe’nin önemini anlatmaya çalıştım. Konuya duyarlılık
göstererek Yumuktepe’de bir inceleme gezisi ve kazı ekibini ziyaret
etme ricamızı kabul etti.
Eski eserlerle dolu Tarsus’taki hizmetleri nedeniyle, kazı konusunda
önemli bir bilgi ve tecrübesi olduğunu gördüm.
Yağmur ve sel sularından kazı bölgesinin zarar görme ihtimaline karşı
hemen konu ile ilgili yetkilileri çağırarak gerekli talimatları verdi.
Şu anda yetkililerle görüşerek bu çalışmaların hemen yapılmaya
başlandığını öğrendim.
Ayrıca Büyükşehir Belediyesinde Kültür, Sanat ve Turizm’den sorumlu
Aşkın Günay’ın bu sürede üç kez Yumuktepe’ye giderek çalışma
yaptığını biliyorum.
Şimdi binlerce yıldır günümüze kalmakta direnen Yumuktepe’nin
belki bu dokunuşla önümüzdeki bir binyılda da aynı sağlamlıkta
kalması sağlanacak.
Sn. Kocamaz gelecek yıl için kazılara gerekli desteğin sağlanacağı
sözünü verdi.
Ayrıca karşı kıyıya yapılacak bir asma köprü ile geçilebileceği, oradaki
asfalt şantiyesinin bir açık hava müzesi haline getirilebileceği ve
Mersin’de farklı yerlerde dağınık duran, Heykel Sempozyumlarından
kalma çok güzel heykellerin de burada toplanarak bir “Açıkhava
Heykel Müzesi” yapılabileceği fikri, yaptığımız sohbette ortaya çıktı.
Elbette, kazı ekibindeki uzmanları üzen, Bakanlığın da kaldırılması
tavsiyesinde bulunduğu “Truva Atı Maketi” de bir an önce ait
olmadığı o eğreti yerden kaldırılması gerekir.
Yine gelecek yıl Prof. Dr. Isabelle Caneva’nın Yumuktepe’nin 9 bin
yıllık tarihini gösteren “Zaman Tüneli Projesi” gerçekleşebilirse,
Mersin gerçekten Dünya çapında diyebileceğimiz bir farklı zenginlik
kazanmış olacak.
25 yıla yakın süredir devam eden kazılarda, bundan önce yalnızca
bir Büyükşehir Belediye Başkanının Yumuktepe’yi ziyaret ettiğini
öğreniyoruz.
Sn.Kocamaz’a kentin bu önemli hazinesine, bu benzersiz kıymetteki
kültür ve tarih hazinesine verdiği değer için teşekkür ediyorum.
HARUN ARSLAN