Kanser, çağımızın illeti, ülkemizdeki yayılma hızı gelişmiş ülkelerdeki yayılma hızının yaklaşık 700 
katı. Siz okumamaya devam edin. Kanserle, bağışıklık sistemimizle ilgili çok sayıda yazı yazdım, bugün 
benzer yazıların bilimsel makale olarak yayınlandığını görüyorum. Hem mutlu oluyorum, hem de 
üzülüyorum. Konuyu doğru tanımladığıma mutlu oluyorum, ama yazdıklarımın çok da ciddiye 
alındığını düşünmediğim için insanlara kendilerine çeki düzen vermelerini sağlayamadığım için 
üzülüyorum. Buna rağmen ben yine yazacağım, sizler yine okumayacaksınız. Belki bir ya da birkaç 
kişiye doğru bir bakış açısı kazandırabilirsem kendimi kumsaldan bir iki tane denizyıldızı 
kurtarmışçasına mutlu sayacağım.
        Kanser diğer hastalıklardan çok daha farklı bir hastalıktır. Kendi vücut hücrelerimizin, kendi 
bedenimize yabancılaşması sonucu ortaya çıkar. Bir doku içerisindeki hücre diğer doku hücrelerine 
göre daha farklı bir yapıya kavuşur. Farklılaşan hücrenin metabolizma faaliyetleri de farklılaşır. Doku 
içerisinde görevlerini yapmaz dokuyu oluşturan hücreler içerisinde uyumsuzluk gösterir.
        İlk ata hücreden bu yana hücrelerde oluşmuş bir bilgi birikimi vardır. Bu birikime uymayan 
uyarılar hücrelerin DNA yapısını bozarlar. Başka bir deyişle kanserin ortaya çıkışının nedeni 
hücrelerimizin endüstrideki gelişmeye ayak uyduramamasıdır. Hücrelerimizdeki bilgi birikimine 
uymayan endüstriyel uyartılar hücrelerimizin DNA yapısını bozarak onların mutasyona uğramasına, 
dolayısıyla da davranış değiştirmelerine neden olurlar. Mutasyona uğramış bu hücreler diğer hücreler 
tarafından çembere alınır, çember içerisinde çoğalan yabancılaşmış hücreler sıkıştıkları ortamda 
bölünüp çoğalarak kist oluştururlar. Bu kistlerin delinmesi, parçalanması kanserli hücrelerin yayılması 
için önemli bir sebeptir. 
        Peki, nasıl oluyor da kendi hücrelerimiz kendi vücudumuza yabancılaşır?
        GDO’lu gıdalar başta olmak üzere, gıdaların raf ömrünü arttırmak için kullanılan kimyasallar, 
meyve ve sebzelerin üzerinde kalan kimyasal ilaç kalıntıları, elektromanyetik dalgalar, radyoaktivite, 
tekstil kimyasalları, toprağa uygulanılan kimyasal gübreler, mutasyona uğramış bakteriler kanalıyla 
meyve ve sebzelerin yapısal bozulmaları, hibrit tohumlar, sanayi atıkları, o atıkların etkileşimde 
bulunduğu besinler, vücuda alınan sentetik ilaçlar kansere neden olan başlıca kaynaklardır.     
        Kanserden korunmak için endüstri ile etkileşmiş ürünlerden uzak durmanın yanında 
bağırsaklarda bulunan bakteri florasını güçlendirilmesi, vücudun ihtiyacı olan besinlerin doğal 
olmasına özen gösterilmelidir.  
       Unutmayalım ki, 2015 yılında kanser ölüm nedenleri arasında birinci sıraya yerleşecek, 2020 
yılından itibaren ise her yıl 5.000.000 insanımız kanserden ölecek…
       Kanser kader değildir, kanserden korunmak için bilgilenmek zorundasınız….
       Saygılarımla