Bilime ışık tutan pek çok bilim adamı bu dünyada yoksul yaşadı. Bu dünyadan
uğurlanırken de yoksulların omuzlarında ebediyete yoksul uğurlandılar. İlk arayışları belki
yoksulluklarına bir çözüm içindi, sonra bulduklarının insanlara faydalı olacağı düşüncesi
açlıklarını, susuzluklarını, hatta uykusuzluklarını unutturdu. Aradılar, buldukları karşısında
heyecanlandılar ama anlatamadılar. Ellerine geçen üç, beş kuruşu da zamanlarını da
hayallerine harcadılar.
Bir insan düşünün; birlikte yaşadığı toplum için olabileceği kadar duyarlı, her şeye
rağmen eline geçen her kuruşu ve tüm zamanını toplum sağlığı için harcarken, toplumun bir
başka kesimi çaresiz, umutsuz ama alışkanlıklarından kesinlikle vazgeçme niyetinde değil?
Nasıl bir çelişkidir anlayabilmiş değilim!
Sorgulamayan, yargılamayan, fikir üretemeyen bir toplum, maalesef ki siz de algısını
başkalarının kontrolüne sunmuş birisisiniz. Sakın kızmayın bu ifademe, kızmak yerine bir kere
düşünün! Ya da peş peşe soracağım sorulara yanıtlar verin.
Portakalı, narı, kiviyi kabuğuyla tüketiyor musunuz?
Meyvelerin çürümüş kısımlarının üzerini temizleyip tüketebiliyor musunuz? Ya da böyle
bir alışkanlığınız var mı?
Senede bir defa olsa bile elma, armut, kavak, çınar, asma vb ağaçların kabuğunu
tüketiyor musunuz?
Kilo verebilmek için diyet mi yapıyorsunuz?
Beslenme kaleminizde kaç çeşit bitki var?
Manavdan, ya da marketten meyve sebze alırken fiziki görünümleri iyi olanları mı
Bağırsaklarınızda sizin yaşamınıza katkıda bulunacak yeteri kadar tür ve sayıda bakteri
var mı? Beslenirken bu bakterileri ne kadar düşünüyorsunuz?
Sorun çözmek bütünlük gerektirir. Evi temizlemek için görünen pislikleri halının altına
süpürmek geçici bir süre için evi temiz gösterebilir, ancak çözüm değildir. Eğer sağlıklı
yaşamak istiyorsanız, sizinle birlikte ortak yaşadığınız tüm canlıların sorununu birlikte
düşünüp birlikte çözmek zorundasınız.
Bugün pek çoğumuz vücudumuzda kendimize ait hücre sayısının on katı kadar bakteriyle
ortak yaşadığımızı, vücudumuzda gerçekleşen metabolizma faaliyetlerimizin %70’den
fazlasının gerçekleşmesinde bu bakterilerin rolleri olduğunu bilmeyiz, kabullenmek de
istemeyiz ama gerçek bu. Beslenirken kendimiz için değil organizmayı oluşturan tüm
hücreleri ve ortak yaşadığımız bakterileri de düşünerek beslenmemiz gerektiğinin farkına
Günümüzde sağlık sorunlarını çözerken günübirlik davrandığınızın farkına varmalısınız.
Eğer bedeninizin herhangi bir yerinde bir ağrı varsa bunun nedenlerinden birisi bağışıklık
sisteminizin zayıflığı, bir diğeri beyninizle bedeniniz arasında iletişim kopukluğu, diğer bir
neden de bağırsak floranızın zayıflığı olabilir.
Unutmayın ki vücudunuzu korumak için alacağınız önlemler, tedavi olmaktan çok daha
kolay ve ucuzdur.
İçinde bulunduğumuz 2015 yılından itibaren kanser birinci sırada ölüm nedenleri
içerisine girecek, 2020 yılından itibaren her yıl 5.000.000 insan kanserden ölecek. Bu biyolojik
bir savaşın içerisinde olduğumuzun göstergesi değildir de nedir?
Sağlık sorunlarınıza daha ciddi bir bakış açısıyla bakmak zorundasınız. Doğru
beslenmenin nasıl olduğuyla ilgili kendinize, bundan yüz yıl önce, bin yıl önce ninelerimiz,
dedelerimiz nasıl beslenirlerdi sorusunu sorun. Alacağınız cevap en doğru beslenme
Ninelerimiz, dedelerimiz zamanında janjanlı ambalajlı, raf ömrü uzun ürünler yoktu.
Raf ömrünü uzatmak için E kodlu koruyucu kimyasallar kullanılmazdı, GDO, hibrit gibi
sözcükler lügatimizde yoktu. Sırtımızda elektrik yükü biriktirecek sentetik giyecekler,
ayağımızda üzerimizde biriken yükün toprağa akmasını engelleyecek altı lastik ya da kauçuk
ayakkabılar yoktu.
Günümüzde kalp damar rahatsızlıkları, obezite, kanser, alerjik ve psikolojik temelli
rahatsızlıklar hızla artarken hala alışkanlıklarınızı sorgulamayacak mısınız?