İnsan olarak genelde gördüklerimizle ilgileniriz. Devenin boynunun eğri
olduğunu görürüz de kendi yanlışlarımızı görmeyiz. Başkalarının yaşamlarını
didik didik didikleriz de kendimizi tanımak, kendimize sahip çıkmak aklımıza
gelmez. Sağlığınız için, kendi içinize dönüp nasıl bir yaşam sürüyoruz sorusuna
cevap aramaya başladığınızda, hayatınızı idame ettirirken yalnız olmadığınızı,
kendi hücrelerinizin sayısının on katı kadar sayıda başka canlı türleriyle birlikte
ortak bir yaşam sürdüğünüzü görürsünüz.
Yani sizin sağlıklı nefes alıyor olmanız, tamamen sizin yaşamınıza katkı
sağlayan canlıların sağlıklı olmalarına, onların arasındaki uyuma bağlıdır. Büyük
çoğunluğu sindirim sisteminizde bulunan bu canlıların eksikliği doğrudan sizin
sağlığınızı tehdit eder. Bu canlılardan bir türünün eksikliği, ya da baskın hale
geçmesi salgı bezlerinin çalışma düzenini bozar. Her birinin metabolizma
faaliyeti farklı olan türlerin sağlıklı yaşaması için besinlerimizi mümkün
olduğunca çeşitlendirme zorunluluğu vardır. Bu canlıların bir türünün ihtiyaç
duyduğu besini sağlamazsanız bunlar ya birbirlerine saldırır, ya da üzerinde
yaşadığı organizmaya saldırır. Bunun sonucunda da sistem bozuklukları ve
hastalıklar ortaya çıkar.
Yaşamımıza katkıda bulunan bu canlılar bağırsak içerisinde belli bir
düzende bulunurlar. Bu canlılara probiyotik (faydalı bakteri) denilir. Ancak
bunlar dar bir kapsamda düşünülmemelidir. Beş ana grup altında binlerce çeşit
faydalı bakteri vardır. Tıpkı padişaha bağlı yeniçeri askerleri gibi davranırlar.
Beslendikleri sürece üzerinde yaşadıkları organizma yararına çalıştıkları halde
beslenemediklerinde ilk saldıracakları üzerinde yaşadıkları organizmalardır. Yani
insan olarak beslenirken kendi sağlığımız için öncelikle bu canlıların sağlıklı
olmalarını düşünmek zorunluluğu vardır.
Yetişkin bir insan vücudunda ağırlıkları ortalama 2 kilogram kadar olan bu
canlılar, vücudumuzda gerçekleşen sindirim işlevinin % 70’den daha fazlasını
Bu canlıların uyum içerisinde çalışmaları metabolizma faaliyetlerini
gerçekleştirmelerine bağlıdır. Alınan besinler üzerinde bulunan kimyasal atıklar,
ya da alınan kimyasallar, antibiyotikler bazı türleri öldürebilir, ya da mutasyona
uğratırsa canlılar arasında kargaşa başlar.
Bu canlıların sorun yaratmaması için alınan besinlerin mutlaka sağlıklı
olması gerekir. Bu nedenle GDO’lu ya da hibrit besinler bu canlıların yaşamları
dolayısıyla da sizin sağlığınız için risk oluşturur.
Ortak yaşadığımız faydalı bakterilerin metabolizma faaliyetlerini düzenli
sürdürebilmelerinin bir başka olmazsa olmazı mineraller ve vitaminlerdir.
Bunlara bilim dilinde prebiyotik denilir.
Probiyotikler, enzimler, vitaminler ve minerallerden oluşan bütüne
Yaşamın sağlıklı sürdürebilmesi için bağırsak florasının olabildiğince
zenginleştirilmesi, sindirim sistemindeki canlıların ihtiyaçlarının dengeli
karşılaması gerekir. Kefir, yoğurt, şalgam, turşu, peynir, ekmek v.b. ürünler
probiyotiklerin yalnızca bir kısmını karşılar.
Simbiyotik kapsam olarak bütün faydalı bakterileri, mineralleri, enzimleri ve
vitaminleri kapsayan bir kavramdır.
Bakterileriniz mutlu olsun yeter, onların mutluluğu sizi de mutlu edecektir.