Dünyada birkaç ülke hariç tutulursa, birçoğunda sistem tartışması yapıldığını sanıyorum. Kimi başkanlık
sistemleri parlamenter sisteme özenirken; kimi parlamenter sistemler de başkanlık sistemine özenir. En
azından mevcut sistemlerinin olumsuz yönleri sorgulanır. Tabi ki hepsinin kendine has gerekçeleri var.
Bir kere, başkanlık sistemlerinin olumsuz yönleri sıralansa da; parlamenter sistemlerin dört dörtlük
mükemmel olduğu da söylenemez. Sistemlerin de kuvvetli yönleri olduğu gibi kendine özgü zaafları da
Dünyada parlamenter sistemlere yönelik eleştiriler iki temelde toplanıyor. Birinci nedeni, parlamenter
sistemin tabiatından kaynaklanan zaaflarına yöneliktir. Aslına bakarsak parlamenter sistemler, yetkileri
bütünüyle elinde bulunduran krallara karşı icat edilmiş sistemlerdir. Türk parlamenter sistemi de benzer
şekilde başladı. İlk defa 1876 Meşrutiyetin ilanıyla padişahın karşısına mebuslar meclisi çıkarılarak
başladı. İnişli çıkışlı bir şekilde günümüze kadar geldi. Dolayısıyla geçmiş dönemler için yeterli olsa bile;
küreselleşen dünyanın demokratik şartları için yetersiz kaldığı varsayılır.
Parlamenter sistemlere yönelik eleştirilerin ikinci nedeni ise, dönüşüme uğratılırken aslından
uzaklaştığına yöneliktir. Gerçekte ideal, ortalama bir parlamenter sistemin olmazsa olmazı şunlardır:
Seçimle oluşmuş bir meclis; meclis içinden çıkmış bir hükümet ve hükümeti denetleyen bir meclis olması
gerekir. Mekanizma böyle işliyorsa, yürütme ve yasama kuvvetleri arasında denge kurulduğu için sisteme
yönelik eleştiriler azalır. Haliyle parlamenter sistemi bırakıp başkanlık sistemine geçelim gibi tartışmalar
pek zemin bulamaz.
İdeal bir parlamenter sistemin başka yönü ise; iki başlılıktır. Yürütme yetkisi zayıflatılmış ve sorumluluğu
olmayan devlet başkanı (kral, imparator veya seçilmiş bir cumhurbaşkanı olabilir); asıl yürütme yetkisi ve
sorumluluğu olan başbakan ve hükümeti denetleyen meclis olması gerekir. Parlamenter sistem
mekanizması böyle işlediğinde sisteme yönelik eleştiriler azalır. Haliyle başkanlık sisteminin iyi bir sistem
olduğu varsayımı yine yeterli zemin bulmayacaktır.
Türkiye’de, başkanlık sistemine geçelim, geçmeyelim tartışmaları da bu konulardan bağımsız değildir.
Türk parlamenter sisteminin ideal tip parlamenter sistem olduğu tartışmalıdır. Özellikle 60’lı yıllardan
70’li yılların ortalarına kadar ideal parlamenter sisteme yaklaştığı; 80’li yıllardan sonra kuvvetler
dengesinin bozulmaya başladığı kabul görüyor. Hatta kimi siyaset bilimcilere göre, yarı başkanlık
sistemine yaklaştığı; kimine göre de cumhurbaşkanlığı kuvvetlendirilmiş parlamenter sistem olarak tarif
ediliyor. Tartışmalar şimdilerde yoğunlaşmış olsa bile; gelecek dönemlerde de başkanlık sistemi
tartışması bitmeyecektir. En azından parlamenter sistemin yetersizlikleri gündemde olacağa benziyor.